Spoiler

912 44 4
                                    

Y /N:Düzenlenecek.Yazım hatalarını okuyabilecek olan varsa okusun ancak dayanamayacaklar,ileriye lütfen ^^

–Adelina!! diye bağırdım.Ama yosun yeşili gözleri olan çocuk bana;

–Hadi gitmeliyiz.Geri dönüp yardım çağırmalıyız.Ayrıca seni bir an evvel güvenli bir yere yani kampa götürmeliyim.Hadi acele et!

–Ama onu burada bırakamayız yoksa ahtopotamus -Ahtopotamus=Ahtopot ve hippotamus birleşimi bir şey en azından ben öyle diyorum-onu bulabilir! dedim.

–Bak acele etmessek seni de bulabilirler,ayrıca ona yardım bulmaya gitmeliyiz.

–Am_

Adelina sözümü keserek;

–Onu buradan götür.

–Hayır!!

–Gidin dedim!Götür onu... dedi.Adelina’a cevap veremeden yosun yada yeşil gözlü çocuk.Kolumdan tuttu ve hiddetle çekti.Ardından son sürat koşmaya başladı.Ona acı çığlıklarım içinde cevap verdim;

–Yavaş olsana yaralıyım diye bağırdım.

–Özür dilerim dediğini zorda olsa duymuştum.Koşarak bir süre daha ilerledikten sonra ağaçların sıklaştığını fark ettim.Yavaş yavaş bulunduğumuz ortam belirginleşmeye başladı.Koca bir ağaç,ağacın dallarında asılı bir altın post,tabelalar.Hey dur bir saniye  altın bir post mu?Vay canına cidden altın mı ki acaba?Hey hey Aria ölmek üzeresin bir yaratık tarafından sol bacağından ısırıldın ve o bacakla koşuyorsun ki fark ettiysen kotun kıpkırmızı olmak üzere ve senin düşündüğün şey postun  altın olup olmaması mı?Evet iç ses altın olup olmaması mı sanane?dedim ve iç sesimle kavgamı resmen başlattım.Şaka yapıyorum benim iç sesim falan yok sadece akıl sesim var.Ama bazen iç sesim varmış gibi anormal anormal konuşuyorum işte.Bu da benim Disleksimi ve DEHB’imi  (Dikkat eksikliğimi neyse işte öyle birşey.) aslında normal kılıyor.Zaten ben baştan anormal doğmuşum ya hani o yüzden şey etmiştim ama_ tamam tamam sustum.Herneyse işte yosun göz’le koşmaya devam ederken o tabelalar da “Melez Kamp’ı” yazdığını gördüm.Aslında ben kampa geleceğimizi biliyordum ama yine de şaşırdım.Ayrıca ben en azından“Camp Rock” veya “Star Camp” gibi bir yere geliriz sanıyordum.Ama onun yerine “Melez Kamp’ı" ha ha düşünsenize “Camp Melez" güldürmeyin beni.Tamam tamam işte yosun göz -ona bu ismi verdim çünkü adını bilmiyorum- beni bir nasıl desem kemerden içeri soktu.Ve kapıdan geçerken güç gibi birşey hissettim.Yani hava değişti.Nerden anladın demeyin tahmin yürüttüm.Herneyse kemerden geçince yavaşlamaya başladık ve sanırım kamp alanı gibi bir yere geldik.Yosun göz;

–Dışarıda türünü bilmediğim bir canavarlar bizi kovalıyorlardı.Clarisse en iyi askerlerini al ve gidin.Oradan adının Clarisse olduğunu tahmin yürüttügüm kız;

–Bana emir verme Jackson dedi.Yosun göz;

–Bu acil bir durum Clarisse.Lütfen!Travol ve Connor yanınıza biraz nektar alın, ormanlık alanın orada kahverengi saçlı bir kız bıraktık.Yaralı.Türü ne bilmiyorum ama Tanrıları biliyor acele edin.dedi.Birbirlerine çok benzerliklerini düşündüğüm çocuklar.Emredersiniz anlamında kafa sakladılar.Çocuklar gittiğinde.Kalabalık azalır sanıyordum ama onun yerine arttı.Bende yosun göze;

–Burada ne yapıyoruz?Ayrıca onun hangi türden olduğunu bilmiyorum da ne demek?Tanrılarda nedir?Tek bir tanrı yokmu?Yani tırnak içinde söylüyorum gerçekte.Yoksa mitolojiden falan mı bahsediyorsun?Vay canına bu bu hafta üçüncü dedim bir çırpıda.

–Ne demek bu hafta üçüncü? dedi.Tam ona cevap verecekken yaralı ayağıma krap girdi.Ve görüşüm yavaş yavaş bulanıklaşmaya başladı.Ama ayakta kalmaya niyetliydim ve sorunu yineledim.Oda bana “Cevabı Kheiron’a gittiğimizde öğrenirsin!” dedi.Ve yürümeye başladı.Yavaş yavaş organlarımın çözüldüğünü hissettim.Görüşüm hiç bir şekilde net olamayacak şekilde bulanıklaştı.Kafamı hafifçe sallayarak geçmesini bekledim ve çocuğa yetiştim.Ardından bir an durdu.Ona çarpmamak için kendimi zor tuttum zaten hiç kolay değildi.Bana;

–Düşündüm de belki de onu burada beklemeliyiz.

–Ne!!! diye bağırdım.Adelina orada can çelişiyor ve sen burada bekliyor musun?Seni öldüreceğim! diyerek resmen bütün kampa duyurdum.

–Sakin ol arkadaşlarım ona yardım edecek dedi.Biran için onu öldürmeyi gerçekten düşündüm.Ama sonra bunun çok saçma olduğuna kanaat getirdim ve sessizce beklemeye başladım.Sessiz sedasız geçen 10 dakika ardından kimse gelmemişti ve muhtemelen birazdan öbür dünyaya göçecektim.Neyseki Kheiron bir at gibi hızlı koşarak yanımıza geldi.Hem de kelimenin tam anlamıyla.Çünkü belinden itibaren attı.Bu zaten allak bullak olan vücuduma çarpınca iyiden iyiye göçtüm.Bir beş dakika bunun gerçek olup olmadığını sindirmeye çalıştım.Sonra yosun kafaya sorduğum soruların aynını ona sordum;

–Zamanı gelince öğreniceksin dediği an küplere bindim ve ağır çekimde pantolonumun cebinden Troy’un bana vermiş olduğu hançeri çıkarttım ve yosun yeşili gözlü’nun boğazını dirseğimle sıkıştırdım ve bïçağı dayadım.Gerçi bunu yapmak için baya efor sarfetmiştim ve yosun göz’ün boyunun benden uzun olması bunu hiç kolaylaştırmadı.Kestane rengi saçlarım terden alnına yapışmıştı.Ama son gücümle beraber herkese doğru bağırdım;

–Yaklaşırsanız ölür.Eğer bana inanmıyorsanız.Sicilime bakın orada hiçte iyi olmayan şeyler var bilerek bir çocuğu arabanın önüne itmiştim.-tabi ki yalandı ama sanırım heyecandan inanmışlardı.-O zaman anladım herkesin neden bu kadar heyecanladığını gerçi bunu daha önce zeki beynimle anlamalıydım.Ama sanırım ısırık beynimi yavaşlattı.Hatta onun o insanlara emir vermesinden anlamlıydım.O burada herkes tarafından saygı duyulan biri olmalıydı.Hatta olmalı değil kesinlikle öyleydi.Seslice;

–Sanırım ona değer veriyorsunuz eğer bana cevap vermesseniz.Onu öldürürüm dedim ve boynunu daha da sıktım.Hançeride boynunun hizasında tutuyorum.Kafasını keseceğimi göstermek için.At adam;

–Bak canım o bıçağı da Percy’yi de bırak dedi.Bende tam bir psikopat gibi;

–Demek adı Percy.Sorularımı bir süre tekrarladım.Ama yinede cevap vermediler bende sanki deliymişim gibi konuşmaya devam ettim.En sonunda at adam;

–Deli olmadığını biliyorum kızım.Öyle davranma!dedi.Bende pes eden bir ses tonuyla;

–Tama beni yakaladın ama niye buradayım.Bana anlatın! diye bağırdım.Ama tek Kheiron bir anda 1000 tane oldu ve hepsi üzerime gelmeye başladı.Artık saçlarım terden sırılsıklam olmuştu.

En sonunda dayanamadım ve hançeri Percy denen çocuğun tenine bastırdım.Ve yere yavaş yavaş kan damlaları düşmeye başladı.

Bir tane,iki tane,üç tane...

Zeus'un KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin