Cenk uyandığında sol gözünde müthiş bir ağrı hissetti. Bir an için başına neler geldiğini unutmuştu. Aynaya bakınca ve mor gözünü görünce herşeyi hatırladı. Aynadaki görüntüsü her zamankinden çirkindi. Göz kapağı kapanabildiği kadar kapanmıştı. İnce bir çizgiyle anca görülebiliyordu gözü. Okulda herkes dalga geçecek diye düşündü. “Rapor mu alsam acaba?” dedi kendi kendine. Fakat içinde Taha'yı görmek, onunla konuşmak, dünü hatırlamak ve konuşarak dünü tekrardan yaşamak istiyordu. Tutku gibiydi bu. Aynadaki çirkinliğine rağmen gülümsedi.
Okulun bahçesinde herkes Cenk'e bakıyordu. Bazıları sırıtıyordu. Bazıları ise şaşkınlık ve acıma duygusu içindeydi. “Ne olmuş ona?” diyordu bazı kızlar onun arkasından. Cenk hızla sınıfa gitti. Asıl dert buradaydı. Sınıf, ona bütün gün bakacaktı. Belki gülecekti. Belki de acıyacaklardı. Hatta alay eden bile olurdu. Ve en önemlisi ne diyecekti? Nasıl bir açıklamaya yapacaktı? Taha'nın onun nasıl kurtardığını mı anlatacaktı herkese? Kendisi Taha tarafından kurtarılan bir zavallı olurken Taha ise bir kahraman olacaktı. Zaten hayran olan kızlar daha da hayran olacaktı ona. Sınıfa girdiğinde bir ilk yaşandı. Önceden kimse ona bakmazken şimdi tam on dokuz kişi ona bakıyordu. Sanki Cenk'in sınıfa gelmesini bekliyorlardı. Taha hariç herkes şaşkın şaşkın bakıyordu. O ise gülümsüyordu. Cenk de ona gülümsemek istedi ama şu an sınıfın neden kendisine böyle baktığına kafası takılmıştı. Mor gözü tek sebep olamazdı. Bu işin altında kesin başka bir iş vardı. Yerine oturdu. Çantasından rastgele bir şeyler çıkartarak yalandan onlarla ilgilenmeye başladı. Kendini kamburlaştırarak ve Taha'nın koca bedenini kendini duvar edinerek sınıftan saklanmaya çalıştı. “Cenk kavga ettiğini bilmiyordum. Yere bakan yürek yakanmış da haberimiz yokmuş” dedi Emre. Bunu derken o da yerinde oturuyordu. Uzaktan seslenmişti Cenk'e. Bütün sınıf sessizdi. Birden sınıfın merkezinde buldu kendini Cenk. Cevap vermesi gerekiyordu çünkü sınıfın sessizliğinin nedeni Cenk'ten birkaç kelime duymaktı. Cenk şaşkındı. Taha sanırım anlatmıştı dünkü olayı. Ama gözüne yumruk atan çocuğu itişi, yumruk yiyişini düşünce komik durumda olması gerekiyordu. Eğlene eğlene millet bunu birbirine anlatmalıydı. Olağan dışı gelişen bu olay örgüsü Cenk'i rahatsız etmişti. “Taha bize anlattı dünkü olayı. Taha'yı nasıl kurtardığını... O yüzden gelememişsin Emre'lere” dedi Nihan. O da oturduğu yerden seslenmişti.
Bütün sınıf hala sessizdi. Merakla Cenk'ten gelecek tepkiyi bekliyorlardı. Cenk sınıfa döndü. Olayı nihayet çözmüştü. “Şey.. Evet...” diyebildi. “Vay be Cenk kavga ediyormuş. Dikkatli olun” dedi arka sıradan biri. Sınıf güldü. Cenk ise gergindi. Taha ise sessizdi. Sınıf ders başlayana kadar bu olayı konuştu ama hiçbir şekilde Cenk'i yadırgamıyorlardı. Hatta ona hafiften hayranlık duyuyorlardı. Bir arkadaşını herşeye rağmen kollamak... Üstelik gözünü morarmıştı bir arkadaşı için. İşte insanlar buna saygı duyuyorlardı çünkü herkes böyle bir arkadaş isterdi. Matematik öğretmeni içeri girdi. Sınav vaktiydi.
Sınav hem Taha hem de Cenk için iyi geçmişti. Taha kopyaya ihtiyaç duymamıştı. Sınavdan bunalan sınıf dışarıya atıyordu kendisini. Her biri Cenk'in önünden geçmek zorundaydı çünkü kapı ve çöp kutusunun dibinde oturuyordu. Cenk ne yapacağını bilmez halde defterine bir şey karalıyordu. Her geçen Cenk'e geçmiş olsun diyordu. “Geçmiş olsun Cenk!” diye gülümsüyordu kızlar. Erkekler ise onun omuzunu sıkarak gösteriyordu iyi dileklerini. Arkadaşı için kendini feda eden Cenk kesinlikle saygı görmeliydi. Sınıf boşalmıştı. Sadece Taha ile Cenk kalmıştı sınıfta. Bir süre ikisi de sessiz kaldı. “Yalan söylediğim için özür dilerim ama gözün morardığı için dalga geçerler diye düşündüm” dedi. Evet, Cenk'in çözdüğü gibiydi olay. Taha hiçbir şekilde zarar görmemişti. Kimse onun kavga ettiğini ya da dayak yediğini bilemezdi. Cenk ise mor gözle dolaşıyordu. Bunu gören herkes onun dayak yediğini düşünecekti. Cenk'in asosyal ve zavallı olduğunu düşününce kesin ama kesin dayak yemiştir bu diyeceklerdi. Kimisi aşağılayacak kimisi de üzülecekti. Bunu dün gece yatağında uyumaya çalışırken farkeden Taha ise yalan söylemeye karar verdi. Cenk belki kızabilirdi. Ama yine de deneyecekti. Sınıfa erkenden gitti. Belli bir çoğunluk oluşunca tekrardan kurgulanan olayı herkese anlattı. Cenk, Emre'lere giderken yerde yatan Taha'yı görmüştü. İki kişi ona tekme atıyordu. Cenk koşa koşa gidip birine kafa atmıştı ama diğeri de onu haklamıştı. Bu yüzden gözü morarmıştı. Ayağa kalkan Taha'nın yardımıyla nihayet kendilerini savunabilmiş ve o iki serseriyi dövmüşlerdi. İşte sınıfın duyduğu hikaye buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asosyalin Değişimi
Novela Juvenil17 Bölümden oluşan hikâyemiz A sosyal arkadaşımız Cenk'in hayatını anlatmaktadır.İlk 9 bölümü yayınlandı devamını önümüzdeki zamanlarda bölüm bölüm aktaracağım.