Öyle bir an gelirki her şey bitti sanarsın, arık yok oldum, öldüm bitti dersin. Ama sonra bir bakarsın aslın da herşey yeni başlamış. Yeni yeni öğrenmeye başlamışsın hayatı. Ve o hayatın içine biri girer. Sevgili,arkadaş,dost,abi,kardeş... Ve o senin hayatına mutluluk huzur verir. Her şey onunla güzelleşir, her şey onunla anlam bulur. Hayatı onunla daha iyi anlarsın. Gerekirse o sana destek olur,gerektiğinde de sen ona olursun birlikte her şeye meydan okursunuz. Mutluluğu, üzüntüyü, acıyı birlikte yaşarsınız, birlikte göğüs gerersiniz zorluğa.
Ama sonra bir şey olur bir kopukluk girer araya. İki yabancı olursunuz yine tek kalırsınız ve bu sefer onun da acısı biner sırtına. Daha da zorlaşır hayat gözünde. Ve dayanamayanlar intihara kalkışır. Ama Allah'ın verdiği canı koruyup kollamak bizim sorumluğumuz. Bize emanet edilmiş bir can ona hıyanet edemeyiz. Daha beter acılar yaşayanlar var ve onlar her şeye rağmen yaşıyorlar.
Mesela bir anne evlat acısı yaşıyor. Canın bir parçası daha doyamamısken ellerinden kayıp gidiyor ve bu anne buna rağmen yaşıyor. Evlat bu dokuz ay taşıyorsun, sancılarını çekiyorsun, sonra doğuyor. Onu sevgiyle büyütüyorsun o üzülmesin hep mutlu olsun diye elinden geleni yapıyorsun. Sonra biri geliyor ya yaşayan ölüye çeviriyor ya da onu ellerinden alıyor. Neden peki? Bunca acı, bunca göz yaşı neyin bedeli? Kimin bedeli? Hangi masumun bu kadar büyük günahı olabilir? Bir annenin nasıl bir günahı olurda bedeli evlat kaybı olur?
HAYAT ASLIN DA GÜZEL. HAYATI ÇİRKİN YAPAN İÇİNDE YAŞAYAN CANİLER