Çok açtım ya. Acaba Steak house yesem çokmu ayı gibi dururum. Yok yeaa buna mı rezil olcam.
" Ecem birazdan arkadaşlarım gelecek. Sorun olmaz değil mi? "
" Yoo gelsinler benim için sorun olmaz. " Masaya üç kişi oturduğunda gözlerimi Doğan can' dan ayırdım. Bir evli çift ve bir kız.
" Merhaba ben Jülide. "
" Bende Rüzgar. Juju' nun eşi. "
" Bende Nurten. "
" Bende Ecem. Memnun oldum. " Biz sohbet ederken gözüm Nurten' in çantasına takıldı. Benimkinin aynısı. Normalde bunu dert etmezdim ama Rüzgar o lafı söyleyene kadar.
" Kızlar hayırdır çantayı kızılaymı dağıtıyordu? " dedi ve masadaki herkes gülmeye başladı. Ben ve Nurten hariç.
" Bu çantanın markası Mango bikere tamammı. Kızılay dağıtsaydı senin karın alırdı. Zaten kızılay dağıtsa dağıtsa senin üzerindeki gömleği dağıtırdı. Şuna bak çizgili çizgili. Karısıda ütü yapmayı bilmez. " deyip Burger King' den dışarı çıktım. Yoldan taksi çevireyim dedim hepsi dolu. Dolmuşa bineyim dedim dolmuş zaten full dolmuş ama yapacak birşey yok. Para Allahın izni ile kaybolmadan şoföre ulaştı. Yoldan olsa gerek ben bir ileri bir geri gidiyorum. Millete bakıyorum put gibi duruyor. Arkamı dönmemle hunharca sırıtan bir fordçu gördüm.
" Alllaaaahh sapık var sayın yolcular. İmdaağd. Aneeeeyy. "
Ben adamı yaka paça dışarı atarlar diye düşünürken
" Kızım sende o kadar kısa giyinmeseydin. Vallaha iyi bir ders olmuş sana. "
" Amca ne diyn yea. "
" Bak şu ablalarına. Kim bakıyor onlara? "
Amca kafiyemi yaptı, beni mi kötüledi, onlarımı savundu anlamış değilim. Bana örnek gösterdiği ablalara baktığımda ninja gibi giyinmiş olduklarını gördüm.
" Napayım ben şimdi çarşafamı gireyim? Ne yobaz insanlar var. Kabahat sizi böyle koyunlaştıran katilde. " Şansıma durağa gelmiştik. Bir kaç metre yürüdükten sonra eve girdim. Soğuk bir duş alıp laptopa geçtim. The Walking Dead' ın son sezonunu bitirdim. Saate baktım. 12:15 bunlar daha gelmez dedim. Açtım Game Of Thrones i Khaleesi' nin güzelliğine birkez daha hayran kaldım. Sonra aradım Müjgan ablayı. Khaleesi' nin ejderhalarının ne yaptığını anlattım. Gel çay içelim dedi dertleşiriz dedi. Gaza geldim tamam dedim. İndim aşağı. Çaldım kapıyı. Kapı bir açıldı. Mahallenin tüm kadınları evin içinde kıvırıyor. Yeşim teyze işi büyütüp yanında nargileyle gelmiş. Bende diyorum Müjgan abla yalnız, birlikte oturur çay içeriz.
" Gel gız geel. Sana damat adayı çıktı. " dedi ve kolumdan çekip kapıyı kapattı. Geçtim içeri oturdum. Teyzenin biri başını koltukdan sarkıtmış sırıtarak bana bakıyor. Bende, gülümseyip ayağa kalktım. Göbek atan teyzelerin arasına karıştım. Amerikan partilerinin mahalle versiyonu gibi birşeyin içindeydim. Disko müziği yerine oyun havası. İçki yerine çay. Sapık yerine oğluna gelin arayan teyze. Bir tek dans eden çılgınlar aynı. Kapıya ulaşıp kendimi dışarı atacakken İnci ablanın memelerinin gazabına uğradım. Etraf bir karardı dedim yok daha memeler. Burada daha fazla kalırsam neler olacağını düşünerekten kapının koluna sarıldım. Dışarı çıktığımda birbirine benzer ayakkabıların arasında sırıtan ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Yukarı çıkıp eve girdim. Konuşmaları duyunca, ses çıkarmadan hareket etmeye başladım. İyice kulak kesilip dinlemeye başladım.
" Tabikide gideceğim. Bu fırsat kaçmaz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli
De TodoÜniversiteli üç ev arkadaşı. Alt komşuları gelmiş geçmiş en büyük dedikoducu olan Müjgan abla ve dedikodu takımı. O gıybet kazanının içine giren eridi ve bir daha görülmedi. Dedikodu ile iyi gider diye demli çayı ve sigarayı içirdikleri 72 yaşındak...