Niat Doan

1K 116 141
                                    

GENçLER, YAZARINIZ BOK GİBİ HİSSEDİOR. İSTEDİĞİM HİÇBİR ŞEY OLMADI. VİDEOYU HAZIRLADIM, LAKİN İNTERNETE YUKLENMEDİ. O YÜZDEN BU BÖLÜMÜ ATMAK ZORUMDA KALDIM :( AĞAĞAĞ. NEYSE GÖRÜŞLERİNİZ BENİM.İÇİN ÖNEMLİ. KEYİFLİ OKUMALAR.

Yeni bir gün idi. Tüm bu dünya düzenine aykırı bir şekilde içindeki doğal gazları dışarıya salarken, bundan 512 yıl önce yaşamış atalarından kalan o kutsal çorabı, ayağımdan çıkardım. Temiz olup olmadığınıu kontrol etmek için burun hizasına getirip kokladım. Hoş, kirli olsa bile-ki öyle- yine o çorabı giyecektim. Tahmin ettiğim gibi, asilliğini koruyarak burnum koku alma duyusunu tekrardan altüst etmişti. Ayaklarıma geçirdim, çorabı. Ani hareketle yatagımdan kalktım. Çok yalnızdım be Sebastian. “Hıağağağ” diye hönkürdüm. Yalpalayarak oturma odasına geçtim. Siyah deriyle kaplı ikili koltuğa oturdum. Kumandanın masanın üzerinde olduğunu farkettim. Bir de kalkıp onu alacaktım. “Lonet!”

Üşengecliğimi üzerimden atarak ayağa kalkıp, kandayı aldım ve tekrardan yerime geçtim. Koltukta yayvam bir şekilde uzanıyordum. Hemen bizim kanalı açtım. Flash tv.

Bizim programın yayınlanmasından önce yayınlanan dizi vardı. Bu da demek oluyor ki; Hemen evden çıkmalıyım. Mendilimi almayı unutmadan, dışarı çıktım. Arabama binip, stüdyo yolunu tuttum. Allahtan bi sefer hiç sorun çıkarmadan çalışmıştı, ah şu dün olanlar. Bugün Nihat Doğan geliyordu programa. Acaba ne saçmalayacaktı. Ne farkeder ki? Her türlü benimle halay çekecekti.  Ve eminim ki halay onun aklını başına getirecek.  Trafiğe takılmıştım. Önümde duran tüm araçlara küfrediyordum. Yaklaşık 10 dakikalık yolu, 40 dakikada tamamladım. Stüdyonun son hazırlıkları yapılıyordu. Benim ise mendilim hazırdı. Nihat Doğan'ı gördüm. Hemen yanına gittim.

‘’Nihat Loğan... Naber lo?”

‘’Loğan ne lan amk kertenkelesi?”

‘’Eşşeğin ziki.”

‘’Bak daha hebi Balıkesirden geldim, bana eşşektrn bahsetme.”

‘’Balikesirin çılgın eşşekleri demek. Hım iyiymiş lo.”

‘’Nihat Doğan olmak Balıkesir'e gidip, ‘Burada neden balıklar esir tutuluyor?’ diye bağırmaktır.”

‘’Yine ne saçmalıyon lo?”

‘’Ya abi taksiyle geliyordum tamam mı. Çıkan olaya bak; Buraya vardık. Cebimden akbilimi çıkardım, öne doğru uzatıtm. Baktım basacak yer yok. Adam zaten bana tip tip bakıyor. ‘Ne yapıyorsun? ’ dedi. Ben de. ‘Akbil basacağım da, o kutu yok. Nerede o kutu?’ diye sorunca, ‘Siktir git, in arabadan cahil, fakir, gavat!’ diye bağırdı.”

‘’Ulan salak ahaha. Senin amaç ne lo? İlla dayak mı yemek istiyon?”

‘’Abi sen beni anlamıyorsun. Nihat Doğan olmak; 100 basamaklı merdivenin 99unu çıktıktan sonra ‘yoruldum’ deyip, geri inmektir.”

‘’Başka?”

‘’Nihat Doğan olmak; Sevgiliye hediye almamak için 13 Şubatta ayrılıp, 15 Şubatta barışmaktır.”

‘’Bu taktik iyi de lo, benim sevgilim yok.”

‘’Bak aklıma bir anım geldi. Geçenlerde araba kullanırken polis çevirdi. Alkollü araba kullanıyorsunuz, arabanızı alacağız, dediler. Ben de dedim ki, ‘Ne alkolü kardeşim, gel bak istersen depoya, saf benzin bu.’ Bu cümlemin üzerine beni yaka paça içeri attılar.”

‘’Müebbet verseler az sana.”

‘’Öyle deme abi. Nihat Doğan olmak; Evdeki koltuk takımı ile maç yapmaktır.”

‘’Mendilim nerde benim ağğg ağlamak istiyorum.”

‘’Abi ya daha dün bir lokantaya girmeden önce camda bir ilan gördüm. Hemen patronun yanına gidip ‘Garsonum tipini tarif eder misiniz? Belki görmüşümdür. Hiç olmadı polise söyleyin, onlar kayıp garsonunuzu hemen bulur.’ dedim”

‘’Artık o lokantaya giremiyorsun değil mi?”

‘’Hayır abi.”

‘’Tabii giremezsin şu tipe bak amk hipopotam suratlısı.”

‘’Ama abi bak şu olaya bak. Geçen Mısır'a gittim, lakin tek bir mısır yok. ”

‘’Sen kesin Sudan'a da sudan ucuz gitmişsindir.”

‘’Oha be nerden bildin?”

‘’Yaf yürü içeriden bizi çağırıyolağr, goş.”

‘’Tamam abey,”

Nihat, kapının arkasında bekliyordu. Ben ise içeriye girdim. Tüm kameralar bana çevrildi. Mendil sarmalı mikrofonumu ağzıma yaklaştırarak konuştum, ‘’Evet sayın seyirciler. Karşınızdaaaaa Niaaaaatttt Doaaaannnn” Nihat, hızlıca içeriye daldı.

‘’Eğer halay çekmiyorsanız, belgesel çekin. Bir şey çekin en azından.”

“Gel lo buraya, başlayalım halaya.”

MAHMUT TUNCERLE YENİDEN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin