Koyun Gitsin

2.3K 211 139
                                    

ARKADAŞLAR, OKUYAN ÇOĞU KİŞİNİN PSİKOLOJİSİ BOZULMUŞ SANIRSAM. SAKIN KAFANIZA TAKMAYIN. BU HİKÂYEDEKİ TÜM OLAY, KİŞİLER HALAY ÜRÜNÜDÜR. GÖRÜŞLERİNİZİ BİLDİRİN. KEYİFLİ OKUMALAR.

Gitmişti, Yıldız Tilbe. Zaten gitmese vuracaktım onu, mendilli tüfeğimle. Beni daraltmıştı, canlı yayında reklam verdim zaten. Tekrardan yayına geçmemiz gerekiyordu. Oturduğum koltuktan, hızlı bir şekilde kalktım. Aydınlatmasının gereksiz derecede olduğu koridorlardan ilerliyorum. Birkaç adım sonra varmıştım. Kameranın gördüğü yere geçtim, son 10 saniye kalmıştı. Bunu, arkadan cırtlak bir sesle bağıran kadından duydum. Suratıma aptal şekiller verdim, bu sürede yayın başlamıştı.

“Evet lo. Şimdi yeni bir konuğumuz var. Kim mi? Tabii ki de Maceracı, alkışlarla...” Tepkisiz bir yüz ifadesi takınmıştım. İçeriden geliyordu, Maceracı. Elinde tam ekmek döner vardı, tıkınarak ilerliyordu. Yanıma geldi, “Merhaba Mahmut abi,” dedi. Tabii ağzında yemek olduğu için bu, “Mörhöbo Möhmat abio,” olarak çıkmıştı.

Ağzında yemek varken konuşması beni rahatsız etmişti. “Tıkınırken konuşma lo. Atarım seni!” dedim. Gerekli mi, gereksiz mi? Olduğunu anlayamadığım bir cümle kurdum. Sonuçta kurdum. Hayır kurt değilim, yanlış anlamayın.

"Koyun gitsin abi ya," dedi. Bu sefer ağzında lokma yoktu.

“Lo, iki lafından biri koyun. Bi doymadın, kainat'ı mı yiyeceksin?” Yüzümde gülümseme oluştu. Aslında şuan yayındaydık ama olsundu, ben her yayında rahatım, kimse rahatımı bozamaz.

“Ne koyun mu? Hani, nerede? Hemen yemeliyim,” Ağzı açık bir şekilde, yarım nefes aldı. "Ha, pardon abi ya, koyun deyince benim hatlar karışıyorda."

“Tamam lo tamam. Şimdi halayımıza katıl.” Elinden tuttum, parmağımı, serçe parmağından geçirdim, halaya kalktık.

Adımlarımızın ardı arkası kesilmiyordu, hatta ben ikinci dakikadan sonra kendimden geçtim. Müzik durduğunda kendime gelebilmiştim. Önce bir etrafıma bakımdım. Kulaklığımdan ses geliyordu, "Yayın süresi bitti, kapanışı yapın." diye.

“Bugünkü yayınımız bitmiş bulunuyor lo. Kendinize iyi bakın; "Bende halay çekecek potansiyel var mı?" diye.” Alnımdaki teri, elimdeki mendille sildim. Arkamı döndüğümde, Maceracı'yı yemek yerken gördüm. Elinde; içinde kuzu eti olan bir tabak vardı. Hemen yanına gittim.

“Sen yemek yemeden duramıyor musun lo? Hem sen ne ara aldın, o yemeği?”

“Sen bir an delirdin, sanırım halaydan birkaç dakika sonra. Ben de o ara halaydan kaçıp, ald yemeği. Deli gibi oynuyordun, hatta on dakika önce bir tane kişiyi hastahaneye kaldırdık. Yanında duran adamın gözünü çıkardın resmen.” dedi ve elindeki kuzu etini ağzına götürdü.

“Zıkkım ye. De siktir lo!”

MAHMUT TUNCERLE YENİDEN HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin