Galiba ben ilk aşkıma aşık olacağım.

3K 59 11
                                    

1.BÖLÜM

Part time işimden dönüyordum. Uzun bir süreden beri en mutlu günüm bu gündü. Hatta dinlediğim müziklerle gülmüştüm bile. Bu benim için çok büyük bir gelişmeydi. Ne kadar da güzel… bir… gün… ta ki şu ana kadar…. -------------------------------------------------------------------------------------- Ben Han Hye Mi. 19 yaşındayım. Ailem Kore’nin en büyük oteller zincirinin sahibiler. Maddi durumumuz çok iyi olmasına rağmen sosyal hayata adapte olabilmek için part time olarak bir restoranda garsonluk yapıyorum. Gangnam da evimiz olmasına rağmen ailem benim ‘iyiliğim’ için burada oturuyorlar. Burası neresi mi? Super Junior yurdunun bulunduğu mahalle. Neredeyse evden kaçacaktım. Sırf buraya gelmemek için. Ama ailem buraya gelmem konusunda çok fazla ısrar ettiler. Neymiş efendim burası benim yaşama sevincimi kazanmama yardım edebilirmiş. Ama hiç kimse bilmiyor… ben o sevinci bu gruptan bir kişi yüzünden kaybettim. O kişi kim mi? Cho Kyuhyun… Ben bundan 2 yıl öncesine kadar uzun bir geçmişi olan bir gamerdım. Kyu ya her şeye verdiğimden daha fazla değer veriyordum. O adeta benim yaşam kaynağım olmuştu, nefes alma sebebim… bir yıl sonra onsuz hiçbir şey yapamaz olmuştum. Bir yıl daha sonra onsuz bir hiçe dönüşür olmuştum. Onun şarkılarıyla kendime geliyor, onun gülüşüyle hayat buluyordum. Bu kadar büyük fanıyken ne mi oldu?? Bütün neşem kaçmıştı. Sanki az önce gülen ben değildim. Birden eski Hye Mi oluvermiştim. Mutsuz ve neşesiz Hye Mi. Çünkü tam karşımda fanların çığlıkları arasında imza dağıtan birisi vardı. Ve Super Junior üyesi olduğuna hiç şüphem yoktu. Kendime geldiğimde bu çığlık atan yılışık kızların bizim evin önünde olduklarını fark ettim. “Yah benim eve gitmem lazım!” eve koşmaya başladım. Kalabalığı yararak kapıya doğru geçmeye çalışıyordum. Her seferinde birisi bana çarpıyordu ve her seferinde kulaklarının dibin bağırıyordum. En sonunda birden bir boşluğa geldim kapıdan geçtiğimi düşündüm ve “ Ohh sonunda!” dedim hafifçe gülümsedim. Kafamı kaldırma gereği duymadan ilerledim ve bir şeye çarptım kafamı. Sert bir şeye. Kafamı kaldırdığımda şok olmuştum. Ağzımı açamıyor,konuşamıyordum. Sadece bakıyordum… umutsuzca… o an sadece öyle durmak istedim. Onun gözlerinin içinde kaybolmak… Ve karşıdan korktuğum soru geldi. “nereye imza atmamı istersin?” ne? İmza mı? Bu… bu çocuk beni ne sanıyor! İyi ki önceden sanıydık! Kyuhyun sen bittin! Tam bunları demek için ağzımı açmıştım ki birden hiç görmediğim bir şekilde güldü. Harika, mükemmel ve kusursuzdu… hayır! Ahh ben böyle düşünmemeliydim. O benim için bitmişti. Uzun zaman önce bitmiş olması gerekiyordu… “küçük hanım” dedi gülerek “kağıt getirmedin mi? Ya da herhangi bir şey?” elini omzuma koydu. Ve o anda çığlıklardan ne düşündüğümü bile duyamaz hale gelmiştim. “Kulaklarım… ahh çok acıyorlar.” Sadece bunları diyebildim. Elleriyle kulaklarımı kapattı ve ortamı susturdu. “ee küçük hanım nereye imza atayım?” ahh hayır bu EVIL MAKNAE değildi. Yani benim tanıdığım kişi bu değildi. Neden bu kadar tatlı? Neden? Ahh neden bu kadar samimi ve içten davranıyor? “ismin ne?” dedi bana bakarak. Kendimi toparlamalıydım. Evet bunu yapmak zorundaydım. Tekrar onun büyüsüne kapılamazdım. Üstümü düzelttim ve çıkıştım. “Ben Han Hye Mi!” gözlerinin içine bu sefer nefretle baktım. Sevgiyle değil. Ve o anda onunda bakışları değişmişti. Bu.. bu mümkün müydü? Davranışları karşısındaki kişiye göre mi değişiyordu? Yani az önce…? Ahh düşünmek istemiyorum. “imza ister misin?”dedi iğneleyici bir tavırla. Anlamıştı ondan imza almak istemediğimi. Umarım bir DELİLİK yapmaz. “Hayır” dedim aynı şekilde. Bir adım geri gitti, fanlardan birinden kalem aldı, yanıma geldi. Ayakkabılarımızın ucu birbirine değiyordu. Aşağı eğildi, yüzümle aynı hizadaydı. Konuşamıyordum, tepki veremiyordum, hareket edemiyor veya kendimi çekemiyordum. En istemediğim şey şuan başıma gelmişti. ONDAN ETKİLENMİŞTİM! Kendimi alıştırmama rağmen böyle bir olasılığı hiç hayal etmediğimden hazırlıksız yakalanmıştım. Ben hala onun etkisindeyken o da bana bakıp gülüyordu. Sonra gözlerini devirerek aşağı doğru baktı. Tişörtüme bir şeyler yazdı ve geri çekildi. Ben hala olayın şokundayken o gitmişti bile. Eve girişim muhteşemdi. Hem kendime hem de Kyuya küfürler savuruyordum. Odama doğru koştum üstümdeki tişörtü çıkarıp başka bir tane giydim. Ve tişörtte yazana baktım. ‘Han Hye Mi ye sevgilerimle. EVIL MAKNAE… en yakın sürede görüşeceğiz. Kkk ^^’ Neeeee? Kyuuuuuuuuuu bunu nasıl yaparsın? Ahhh” evde attığım çığlıkların haddi hesabı yoktu. Bir bebek gibi odamda tepinerek ağlıyordum. Tam bu sırada kardeşim kapıda belirdi. -------------------------------------------------------------------------------------------- O benim kardeşim ve aramızda 1 yaş var.o benim hem sırdaşım hem arkadaşım. Her ne kadar anlaşamıyor gibi görünsek de onsuz ben bir hiçim. Erkek olmasına rağmen her şeyi onunla paylaşabilirim. Onun adı Han Seung Chan. Benimle dalga geçmek hobisidir. Her zaman benimle uğraşmayı ilke edinmiştir. Çoğu zaman beni bunaltsa da bu şebeklikleri benim her zaman moralimi düzeltmiştir. Dış görünüşü starları aratmaz bu yaşına rağmen o harika görüntüyü yakalamış bir insandır kendisi.her ne kadar yakışıklı olduğunu bilsem de bunu asla dışarı vurmadım şuana kadar. İçten içe onunla gurur duyarım onun başarılarını dışa vurmam. Beklide bu yüzden iyi anlaşamıyoruzdur. Ben ona inat ederim o bana. Onunla aynı üniversiteye gidiyoruz. Bu yıl üniversiteye başladı kendisi ama sesi ve oyunculuğu çok iyi olduğu için sınıf atlattılar. Her zaman olmasa da gelirken ve giderken karşılaşmak zorundayım kendisiyle. Bu yüzden bizim sevgili olduğumuz dedikoduları okula yayılmıştı. Yalanlamadık ama gerçek de demedik. Okulda öğretmenlerimiz harici bizim kardeş olduğumuzu bilen yoktu zaten. Bizim içinde sorun değildi… Kapıya dayanmış beni izliyordu gülerek. Bir şeyler demeye hazırlandığını adım gibi biliyordum. “Ya ne oldu yine? Eski aşklarından biriyle mi karşılaştın yoksa?” dedi gülerek. Birden ağlamam durdu olduğum yere çöktüm. Seung chan hemen yanıma geldi. “Yaa Hye mi-ah iyi misin ? Ne oldu?” ahh ne diyecektim şimdi? “Sen.. sen haklısın..” dedim. Kafamı kaldırdım ona baktım. “Galiba ben ilk aşkıma aşık olacağım.”

First LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin