Saat 18.00 partime çalıştığım işten çıktım, yürüyorum.
Yılbaşına sadece iki gün kaldı. Şirket, alelade bir yemek organize etmiş bu akşam için, kim bilir akşam kaçlara kadar sürecek. İş arkadaşlarıma yemeğe geleceğimi söyleyerek hızlı adımlarla uzaklaşıyorum ofisin soğuk-yakın kalabalığından.
Dışarısı buz gibi, esen rüzgâr şemsiyemi ters düz etti.
Kahve içip dışarıyı izleyebileceğim bir yer arıyor gözlerim.
Yalnız kalıp kafamı dinlemek istiyorum aksi halde eve gidip misafir kalabalığına girecek kafada değilim.İş yerime yakın mesafedeki bir kahve dükkânına girip içeceğimi alıp, ahşap merdivenlerden yukarı doğru çıkıyorum.
Kendime cama yakın bir köşe seçtim. Üşümem hala devam ediyor kahvemi yudumlayıp dumanında ellerimi ısıtmaya çalışıyorum.
Camdan koşuşan insanları, fırtınanın oraya buraya savurduğu sokak çöplerini, ağaçların tıpkı salıncakta sallanan küçük bir kız çocuğu gibi nazlı nazlı sallanmasını seyrediyorum.
Benim gibi çok uzaklara gidemeyenlerin oturup yaşamı, bir pencereden gözetleyebileceği, sıcak kahve kokularının pahalı parfümlere karıştığı bir yer burası.
Dalıp gidiyorum cümleler kucağıma oturup paylaşılmayı bekliyorlar sanki.
Cümlelerim uymuyor, devrik anlatmıyor ki içimdekileri.Kahvemi yudumlarken kalabalık ve gürültülü bir grup kız grubu ilişiyor gözlerime. Şımarık ve ukalaca yurtdışı seyahatlerini anlatıyorlar birbirlerine.
Marka yarıştırıyorlar sohbetlerinde.
Sesler bir diğerini bastırmak, ben üstünüm ve senden daha havalıyım çünkü bilmem ne marka çantam var diyebilmek adına yükseldikçe yükseliyor.
İçlerinden birinin doğum günü olmalı.
Kısa-kızıl saçlı genç kız, şu sıralar çok moda olan transparan taytlardan giyinmiş ve etrafı zımbayla sarılmış botu, yüzüne sürdüğü bolca fondöteniyle süslü ama işe yaramaz bir bibloyu andırıyordu.
Hediyelerini açıyordu bilmem ne marka giyen ve herkesten daha zengin olan genç kız, işin içine hediye girince nasılda iştahlı ve doyumsuz bir varlık oluyordu.
Şimdide, hangi hediyeyi kim aldı ve en pahalısı hangisi savaşı okunuyor meraklı gözlerden sözcüklere düşmeden önce.
Gülümsüyorum bu şaşalı zenginlik savaşına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paralel Rüyalar
Teen FictionBurası dünyanın en uzak noktası benden başka kimse yok. Kendime bir konum seçip izlemeye başlıyorum. Okyanusya ülkesi gözüme ilişiyor. Sudan bedenleri olan neptonların avlanma vakti yaklaşmış olmalı. Karşımda yükselen suyun seviyesi gitgide yükseliy...