Sabah alarmın sesi ile kalktım ve kızları tek tek uyandırdım.Sılanın eksik olduğunu farkettim mutfaktanda kokular gelince işin aslı anlaşıldı.Kuzuum diyerek içeri girdim. Hadi kahvaltı hazır çirkin ördekler diye cevapladı beni.Ay benim biricik sılam erkenden kalkıp markete gitmiş.Sonra bize kahvaltı hazırlamış.Ama masada reçel yoktu.Anne yapımı reçel getirmiştim neyseki. Bi elimde telefonum öteki elimle de dolabı açıp reçeli çıkardım ve popomun kenarıyla dolabın kapağını kapattım.Kahvaltımızı ettikten sonra çantalarımızı alıp çıktık.Okulun kapısından içeri girdik. İlk ders geçti ve yemek molasındayız. Bi masaya oturduk karşımızdada o yedi kişi oturuyordu içlerinden tek tanıdığım jin.Bi ara jin'e kaydı gözüm yemek yerken çok komik gözrünüyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kendimi tutamayıp bir kahkaha patlattım.Herkez deli mi bu bakışı atıp önüne döndü.Bense hala gülüyordum.Jin bana dönüp kotü bir şekilde bir kaç saniye baktıksan sonra biraz homurdanıp yemk yemeye devam etti.Yemek bitinceye kadar sürekli güldüm çünkü çok komik görünmüştü gerçektn diğerleri böyle düşünmesede.sınıfa çıktık çok yorgundum gün boyu uyudum en arkada.Son dersde birinin beni sarsmasıyla uyandım.Bu çocuk o yediliden biri diye geçirdim kafamdan o da yeni uyanmış en arkada benim yanımda oda uyumuş öyle söyledi.Çok somurtkan bir tipe benziyor uyanır uyanmaz çantasını takıp hızlıca yanımdan kapıya doğru birkaç adım attı arkasından seslendi.
-heey senin adın ne niye böyle somurtkansın.
Arkasına bakıp ufacık bir tebessüm edip min yoongi dedi.Ama sen bana oppa demelisin.
