Evlenmeden Olmaz

214 14 30
                                    

İzaya

Gözlerim bağlıydı ve doğal olarak hiçbir şeyi göremiyordum . Bileklerimdeki kelepçeyi hissedebiliyordum. Yattığım yatak ıslanmıştı ve yapış yapıştı.Kahretsin kıçım acıyordu "Şimdi ne yapacaksın Shizu-chan?"

Sinsice kahkahasını duydum insan olmayan varlığın "Bilmem ki ne yapsam senle İzaya? Söyle, son duan nedir?"

Güldüm "Ben Tanrı'ya inanmam Shizu-chan."

Birazcık yüzü düştü galiba oluşan sessilikten belliydi ama bozuntuya vermeden bana "O zaman benim içimde biriken arzularım için kendini hazırla."

Ben Orihara İzaya şimdi size Shizu-chan ile aramızda niçin böyle bir konuşma geçtiğini en başından anlatayım.

Sabah bir şirketi birbirine katıp iflas ettirmiştim. Bu kadar kolay iflas edeceğini tahmin edememiştim beni biraz daha eğlendirir sanıyordum. Ama varis olacak çocuk göründüğünün aksine intihara meyilliymiş.

Galip benim, sevinmem lazım ama bu çocuğun intihara meyilliliğini önceden fark edememem... canımı sıktı.

Hepsi de Shizu-chan yüzünden. Yaşamım için büyük bir tehdit oluşturuyor. Sabah akşam onu nasıl yok edebilirim diye düşünmekten bile nerdeyse bunalmaya başladım.

Şapşal görünmesine karşın nasıl hep yaptığım işleri tahmin edebiliyor anlamıyorum. Artık öyle bir konuma geldim ki onu yok etmek için takip edip onunla ilgili olabildiğince bilgi edinirken Shizu-chan'ın uyurken aldığı nefes sayısını bile öğrendim.

Yine dalmış Shizu-chan'ı düşünüp sinirleniyorum ki onu düşünürken sinirlenmem bile oldukça garip ve rahatsız edici. Neyse şimdilik bu konuyu askıya alayım. Benim bile rahatlama zamanlarım var.

Siyah paltomu üstüme geçirip ofisimden çıktım. Ikebukuro sokaklarında bir ileri bir geri gezinip insanları izledim. Hangisinin hayatıyla oynayıp keyiflensem diye düşünüyordum ki şıp... aklıma Shizu-chan geldi. Neden o canavar sebepsiz yere aklıma gelip duruyor ki?

Tekrar sinirlenmek üzereydim ki burnuma Shizu-chan'ın parfümünün kokusu gelmişti. Daha önce de söyledim onun hakında her şeyi biliyorum. Tabii ki parfümünü de. Büyük ihtimal aynı parfüme sahip biri yanımdan geçti ve sonuç olarak beynim Shizu-chan'a çağrışım yaptı.

Yok. Kesinlikle böyle olmayacak. Bir müzik aklına takıldığında o müziği bir şekilde dinleyene kadar rahat edemezsin ya işte benim durumum da aynen öyle. Dalgınlığım gitmesi için Shizu-chan'ı görmem lazım.

Saat iki suları yani tam şu anda Shizu-chan, Rus Sushicisi'nin önünden geçiyor. Bildiğim ara sokakları kullanarak oraya gitmem en fazla beş dakikamı alır.

Vakit kaybetmeden yola koyuldum hele benim gibi zıplayarak uçmayı biliyorsanız çok basit. (yn: Cümle çok  saçma ama değiştirmek istemedim nedense XD)

Vee bingo İşte Shizu-chan ve Tom. Gerçekten... Tamam senin koruman filan da niye bu kadar yakınsınız? Neden konuşurken gülüyorsunuz? Acayip sinirim bozuluyor. Ama tek siniri bozulanın ben olmam haksızlık değil mi? Gülümsedim. En iyisi şunları azıcık rahatsız edeyim de Shizu-chan dikkatini bana versin.

Binaların gölgeleriyle siyaha bürünmüş ara sokaktan çıkıp kendimi Shizu-chan'ın görüş alanına attım.

Başını çevirdi, beni gördü, kaşlarını çattı ve bir direk koparıp pozisyon da aldı. Şimdi de üstüme doğru geliyor. Beklediğim o melodik bağrışı da duyunca "İİİ-ZAAAA-YAAAA!!!!" tabii ki kaçmaya başladım. Çok garip can korkum var ama şu işten acayip zevk alıyorum.

Arada bir bıçak çıkarıp, kırmızı pelerin görmüş boğa gibi üstüme gelen Shizu-chan'a atıyorum. Ama ne fayda... Etkilenmiyor insan dışı varlık.

Ben koşmaya devam ederken Shizu-chan bir ara sokağa girdi. Onun hemen pes etmeyeceğimi bildiğimden bahsimi bir noktada önümü kesmeye çalışacağına yatırdım. Ama ben daha iyisini yapacağım.

Shizu-chan'ın girdiği sokağa girip ilerlemeye başladım. Sokak oldukça sessizdi. Ne olduğunu fark etmem bir kaç saniyemi almıştı. Kaçmak için hazırlandım ama yeterince hızlı değildim. Kafamda bir acı hissettim. Gözlerim kararıyordu. Bilincimin son saniyelerinde arkama döndüm. "Shizu-chan..."

****

Gözlerimi açtığımda boşu boşuna göz kapaklarımı yorduğumu hissettim çünkü gözlerim bağlıydı. Kıçımın üstüne düşmüş olmalıyım kıçım fena acıyordu.

Her nerdeysem yalnız olmadığımı biliyordum... Shizu-chan'ın sesini duymam da uzun sürmemişti "Uyandın mı İii-zaa-yaa-kuuun?" Sesin geldiği yere dönmeye çalışırken ellerimin kelepçeli olduğunu hissettim. Ayağımı hareket ettridiğimde ise bir şeye çarptım. Üstüme döküldüğünden içecek olduğunu anlamam zor olmadı.

"Kahretsin meyve suyum daha dikkatli olsana!" Shizu-chan... Meyve suyu mu içiyor?

"Pfttt" ne yapayım komik ağzımdan kaçtı.

"Neye gülüyorsun!" diye bildiğiniz cırladı Shizu-chan.

"Şimdi ne yapacaksın Shizu-chan?"

Evet olaylar böyle gelişmişti.

İçimde biriken arzular mı dedi o? Galiba acı içinde öleceğim.

Belimde duyduğum elle irkildim. Sonra ise bıçaklarımın olduğu yerde bir hafiflik hissettim. "Bu bıçakları hep bana fırlatıyorsun öyle değil mi, İzaya?" Bıçağın metalinin sesini duydum "Ben de senin üstünde denesem mi acaba?" dedikten sonra üstüme çıktı Shizu-chan.

Bir bacağını benim iki bacağımın arasına hissetim. Diğer bacağını da yatakta boş bir tarafa koymuştu. Yatağın gıcırtısından bana doğru yaklaşmaya başladığını anlamıştım. Ne yapacağını kestiremiyordum. Belli etmemeye çalışsam da hafiften korkuyordum. Bir çıkış yolu arıyordum ama aklıma hiç bir şey gelmiyordu.

İç çektim. 'Sonum geldi.' diye düşünürken dikkatsiz Shizu-chan'ın dizi erkekliğime baskı yapmıştı. Ben de insanım sonuçta. Dudaklarımım arasından minik bir inleme çıktı.

Shizu-chan bu olay üstüne bir süre duraksadı. Onun şaşkın bakışlarını üzerimde hissediyordum. Aynı şekilde yine yaklaşmaya başladığında işte şans dedim kendi kendime. Utanmış rolü yaparak "Hayır Shizu-chan... Evlenmeden olmaz." dedim.

Shizu-chan durumu anladığında "GYAAA!!!" diye bir bağrış attı. Sonra ise King Kong'un bir gökdelenden düşünce anca çıkarabileceği ses kulaklarımda yankılandı.

Evlenmeden OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin