BABAM MI?

355 13 0
                                    

Daha yeni uyandım. Biraz halıya bakıp hayatı sorguladıktan sonra gözlerimi ovmaya başladım. Aniden kulağıma dolan sesle kendimi yere atmışım. Annem hem odamın kapısını hızlı bir şekilde açıp, hemde bağırmıştı
  
  -KIZIM, HALA KALKMADIN MI SEN? SAAT KAÇ FARKINDA MISIN?
  -Bu kadar bağırmana gerek yoktu,zaten bugün işe gitmeyi düşünmüyorum

Annemin oflama seslerinin uzaklaşması ile yerden kalktım ve üstümü giyindim. Maddi durumu iyi bir aile olduğumuz için yaşadığımız şehirde 3'e yakın giyim mağazamız ve birde şirketimiz vardı. Annem gelecekte şirketin başına geçebilmem için bazı şeyleri öğrenmem gerektiğini söyledi. Bu yüzden hafta içi şirkete gidip şirketin başındaki dayımı izliyordum ve birşeyler öğrenmeye çalışıyordum. Bu benim için sıkıcı olsada bu sayede  gelecekte mesleğimi koruyabilecek bir patron olacaktım. Birde ailedeki tek çocuk(yani çocuk değilde ama neyse bulamadım o kelimeyi😂😂) olduğumdan gelecekte şirketin başına geçebilecek tek kişi bendim.
Fakat bugün olmaz. Babam bizi çok uzun bir zaman önce(bebekken) terk etmişti. Bende bir kolye vardı. Bu yarım bir kolyeydi. Annem bana onu çıkarmamamı söylemişti. O günden beri hiç çıkarmadım o kolyeyi. Ha birde abim var benden iki yaş büyük-müş. Ben abimi tanımıyorum çünkü annem bana hamileyken abimi bir yere bırakmış babam, iki yıl sonra ise bizi terk etmiş. Ve abimde de benim kolyemin diğer yarısı varmış ve biz abimle aynı durumu yaşıyormuşuz. O durumun ne oldugunu kime anlatırsam anlatayım inanmıyor ve deli deyip geçiyor. Ben insan dışı varlıklar görüyordum ama bana zarar vermiyorlardı. Bende bu yüzden onları takmamaya çalışıyordum. Tabi yıllarca etrafında boş boş gezinen ve sana karışmayan varlıklar olunca bir süre sonra boşverip takmıyorsun. Yani ben babam öldü zannediyordum. Bana bir süre önce bir kutu geldi. Yani kapıdaydı. Üzerinde adım yazıyordu. Hemen aldım ve açtım. Karşılaştığım şey beni çok şaşırtmıştı. Kutunun içinde bir not vardı. Notta bugünün tarihi ve bu tarihte ••••• cafesinin önünde bulunmam gerektiği yazıyordu. Açıkçası ben buna şaşırmadım. Zaten süper müko güzel bir kız olduğumdan dolayı böyle not ve mesajları rutin olarak günde bir kaç kez alıyordum(tamam anladık güzelsin, hadi bizde cirkinler olarak bir yayın falan açalım:Çirkinler Özel Yayını tamam hikayeye devam owqisjsoehe)Asıl beni şaşırtan şey altında babamdan geldiğine dair bir yazı olmasıydı. Bir de kanıtlamak istemiş olacak ki altında bir bebeklik  fotoğrafım vardı. Bu yüzden bugün işe gitmiyordum. Babamla buluşacaktım. Heyecanlıydım. Yanımdaki beşli de öyleydi. Yani şu adını tam bilemediğimiz insan dışı varlıklar. Ben onlarla mutluydum ve onları seviyordum bile denilebilir(😂😂 görcez) Acaba abim de seviyor muydu?
   Babam gelmişti. Tabi ben onu tanımadığımdan onun seslenmesiyle ona doğru baktım

   -Jennie, burdayım!
   -Beni korkuttun.
   -Kusura bakma "kızım".
   -Ne ara kızın oldum be?
   - Sen benim kızımsın. Bunu unutma.
   - Seni daha tanımıyorum ayrıca abimi benden neden ayırdığını da bilmiyorum. Asla ve hiç bir zaman benim babam olmadın. Olmak istemedin. Beni annemle yalnız bırakıp beni abimden ayırmanın hiç bir sebebi yok, olamazda zaten. Eğer bana dilediğin kadar kızım demek isteseydin benim için ölümü bile göze alırdın. Madem yaşıyordun. Ben küçükken benden kaçıp yıllar sonra burda gururla "kızım" diyeceğine yıllar önce gururla karşımıza çıkıp ben geri döndüm diyebilirdin. Sana olan sinirimi bir kenara bırakıp sana sevgimi gösterebilirdim.  Benimle arkadaş olarak büyümesi bana abilik yapması gereken o çocuk neden benim yanımda değil? Neden kötü olduğum zaman içimi dökebileceğim bir abim yok? Neden beni büyütmesi gereken, bana doğruyu anlatacak, her yanlışım da beni azarlayabilecek, eve geç geldiğim zamanlarda beni sorguya çekecek,ama sonra gönlümü almasını bilecek bir babam yok? Madem kızınım,söyler misin sana saydiklarimdan kaç tanesini yaptın?
   -Yapmadım,ama neden diye bir sor.
   -Saçmalıklarını duymak istemiyorum!

  O sırada aklımdan geçen yalnızlık dolu çocukluğumla daha fazla kendimi sıkamayıp saldım gözyaşlarımı. Çok fazla sıkmıştım kendimi bu yüzden boğazım çok acımıştı. O sırada gelen telefonla ordan ayrıldım. Hiç arkama bakmadan. Arkamdan bağırdı;

   - Sen abinle çok yakınsın,bu durumdan rahatsız oluyorum. Rahatsız olduğumdan dolayı bir daha bir erkekle buluşmana izin vermiyorum. Annenle konuşacağım bu konuyu.

  İçimden bir ses bu söylediği şeyin benim için büyük bir ipucu olduğunu söylüyordu. Biraz çalışsa beyni bunun abimi bulmam için en iyi ipucu olduğunu bilip aksini söylerdi. Onu hiç görmedin daha önce gibi laflar uydururdu. İyi ki aklını kullanmayı bilen bir kızım. Galiba anneme çekmişim. Annemin şu eşinden bahsederken neden ona "geri kafalı,akılsız,saf" dediğini şimdi anladım.
     O sırada aklımdaki bütün düşüncelerin kaybolmasına ikinci kez çalan telefonum neden olmuştu.
      Arayan beyaz atlı prensimdi(bir beyaz atlı eksikti😂😂)Yani sevdiğim çocuk Tae Hyung. O iki yıl önce bana beni sevdiğini söyledi ama ben o zaman mal olduğum için (kesinlikle) ona verecek bir yanıt bulamadım. Şimdi cesaretimi toplamıştım. Fakat biraz zamana ihtiyacım vardı. Bu aralar pek görüşmüyorduk. Bu yüzden bu aralar onunla sık görüşmeye karar verdim. Belki de bir sevgilisi olabilirdi.
     Telefonu açtım
    - O unutuldum galiba JenJen.
    - Ya ne unutulması. Aklımdasın.
Bugün Tae ile buluşacaktık. Ağladığım için sesim titriyordu. Tae bunu farketmiş olacak ki:
   - Sen ağlıyor musun yoksa?diye sordu. Cevap verseydim nedenlerini sorgulayacaktı bu yüzden ona sadece buluşacagımız yere gelmesini söyledim. O ise sadece onayladı.
   Hemen gözyaşlarımı silip arabaya bindim ve buluşacağımız yere vardım. Beni bekliyordu.
      -Senin için ne kadar endişelendiğimin farkında mısın? İnsan bir cevap verir soruma! Tae ile ben kendimi bildim bileli arkadaşız ama ben onu seviyordum hemde yıllardır. O yüzden bana bir şey olduğu zaman çok üzülürdü. Kendimi kötü hissetmeye başladım. Çok korkuyordum. Bu sefer bana zarar veriyorlardı. Bu insan dışı varlıklar neden bir anda degiştiler. En sonunda birisi bana yaklaşınca ne yapacağımı bilemedim. Çok korkuyordum. Nefesim kesiliyordu. Fakat bunu dışa vuramıyordum. Eğer tepki verirsem Tae Hyung ne olduğunu soracaktır. Anlatırsam beni deli sanabilirdi. Veya benden uzaklaşabilirdi diye korktum. Bana yaklaşan varlık bir anda belime dokundu bu acıtıyordu. Tae Hyung benim hareketsiz kaldığımı farkeder etmez beni sarsmaya başladı. Varlık en sonunda diğer elini yüzüne götürdü. Bu hareketi ile birlikte kendimi çok sıktığımı anladım. 3 dakikaya yakın bir zamandır nefesimi tutuyordum. Bir anda bayılmışım. Tae Hyung beni kucağına aldığı gibi hastaneye götürmüş. Ne kadar da iyi kalpli(valla babasına çok çekmiş bence sen bayıl neler geçsin başından ama taehyung seni kucağına alsın diye övgüler yağdır) Gerçekten o çok iyi kalpli birisi. Ben olsam yapmazdım. Hastanede yapılan müdahale ardından kendime geldim fakat hala aklımı kurcalayan bir şey var. Neden bana zarar vermeye çalıştı ve neden şu anda hastanede, ben uyanana kadar yanı başımdan ayrılmayıp uyuya kalan Tae'nin karşısına oturmuş onu izliyordu. Bu soruların cevabını bulmam gerekiyordu. Ve bunu hemen yapacağım

LOST STARS/TAENNİEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin