bölüm-7

7.1K 280 121
                                    

Bu koşuşturmanın sebebini öğrenmem gerekiyordu. Hizmelilerden bir tanesinin önünü kestim ve en tatlı samimi gülümsememi kıza bahşettim ve üzgünüm işin var bölüyorum ama bu koşuşturmanın nedeni ne acaba? diye sordum.Kız bana şaşkın bir ifadeyle baktıktan kısa bir süre sonra gülümsedi ve Efendim bugün sizin doğum gününüz ve edizle beyle evleniceksiniz. Unuttunuz mu? diye sordu. Ne ben bunu daha şimdi mi öğreniyorum. Kıza hiç çaktırmadan gülümsedim ve ah tabi unutmuşum yorgunumda dedim ve tekrardan koşarak edizin odasının kapısına geldim. Bu sefer kapıyı tıklattım ve içeriye girdim. Az önce yaşadığım görüntüyü tekrar yaşamak istemiyordum. Kapıyı tıklatıp içeriye girdikten sonra edizin giyinmiş olduğunu gördüm. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. Ona biraz daha yaklaştım ve ediz biz bugün evleniyomuşuz. Bişey yapmamız gerek engel olalım buna diye telaşlı bir şekilde ona söylendim. Kaşlarını çattı ve soğukkanlılıkla üzgünüm toprak bu evlilik olucak dedi. Dediği kelimeler tekrar tekrar beynimde yankılanırken hala şaşkınlıkla ona bakıyordum. Dicek bişey bulamıyordum. Yani o ve ben gerçekten evlenicektik ve ediz hiçbir şey yapmıcakdı. Engel olmuyordu. Bir şey dememe fırsat bırakmadan ediz odadan çıktı ve beni dört duvar arasında yalnız bıraktı. Napıcaktım şimdi ben? Ediz olmadan nasıl engel olucakdım bu evliliğe. Benden nefret eden bana buraya geldiğim günden bu yana kötü davranan insan şimdi ise bu evlilik olucak diyordu. Ağlamak istiyordum ama bunu bile başaramıyordum. Derin bir nefes aldım ve kendimi toparladım. Yapıcak bişeyim yoktu bu evlilik olucakdı. 

Ediz'in odasından çıktıktan sonra tekrardan aşağıya salona indim ve bahçeye çıktım. Bahçeye çıkmamla şaşkınlığım daha da arttı. Bahçenin ortasında beyaz çiçeklerle süslenmiş büyük bir yarım halka vardı halkaya doğru giderken yerlerde beyaz çiçekler, sağ ve sol tarafta da beyaz örtüyle kaplanmış arkaları kurdele şeklinde oluşmuş sandalyeler vardı. Etraftaki ağaçların üstleri ışıklandırmalarla bahçeyi ayrı bir hava katmıştı. Olduğum yerde durmuş, hareket edemiyordum. Büyülenmiş gibiydim. Herşey o kadar sade ve şıktı ki hayallerimdekinden daha da güzeldi her şey. Tek sorun evleniceğim adamın hayallerimde kurguladığım aşık olduğum adam değildi. İçim bir buruk olmuştu omuzumda bir el hissetmemle başımı sağa çevirdim ve karşımda hizmetlilerden birisini gördüm. Gülümsedi ve Efendim gelinliğiniz geldi hazırlanmanız için size yardımcı olucam. Benimle yukarı odanıza gelirmisiniz ? dedi. Kafamı olumlu anlamda hafifçe salladıktan sonra hizmetliyi takip etmeye başladım. Odaya girdiğimde 3-4 tane daha tanımadığım kişinin olduğunu görünce pekte şaşırmadım. Sanırım hepsi benim için buradaydı. Beni çağıran hizmetli yatağın üzerinde duran gelinliği nazikçe kucağına aldı ve bana doğru getirdi. Böyle olmamalıydı. Yani.. Kendi gelinliğimi kendim seçmeliydim dimi? En azından bunda bana danışabilirlerdi. Gelinliği giyebilmem için bana yardım etmelerine müsade ettim ve büyük bir mücadele sonucunda gelnliği üzerime giyebilmiştim. Herkesin bana hayranlıkla bakınca utanmıştım. Aslında bende nasıl olduğumu merak ediyordum ve hemen kendimi boy aynasının önüne attım. Kendimi aynanın karşısında gelinlikle görünce karşımdakinin gerçekten ben olduğuma inanamamıştım. Gelinlik üzerime tam oturmuş ve arka kuyruk sokumuma kadar açık ve desenli desenlerin üzerinde ufak ufak taşlar bulunuyordu. Ön kısmımda ise hafif bir dekoltesi vardı ve yine arkası gibi aynı süslemelerle kaplanmıştı. Dar ve aşağıya kadar uzanan bi kuyruğu vardı. Gelinliğin alt kısmıda hafif dantel işlenmiş ve işlemelerin üzeri hafif pullar vardı. Çok, çok güzeldi. Hayranlıkla kendime bakarken herkesinde bana aynı gözle bakması yanaklarımın kızarmasına yetmiti. Hepsini güzel bir gülümseme bahşettikten sonra saçımın ve makyajımın yapılacağı masaya oturdum. 1-2 saatlik süren saç yapımından sonra da makyajıma geçilmişti. Hafif bir makyaj istiyordum ve onlara da bunu iletmiştim. Kısa bir aradan sonra  makyajımda bitmişti. Saçımı beğenmiştim ve makyajımda tam da istediğim gibi olmuştu. Etrafımdaki hizmetçilerin hepsi teker teker odadan çıkarken içeriye aysun annem girdi ve beni görünce gözyaşlarını tutamayıp bana doğru hızlı adımlarla geldi ve bana sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra beni süzdü ve bana bakıp çok güzel olmuşsun toprak. Tıpkı bir melek gibi dedi ve elinde olan daha yeni farkettiğim kırmızı kutuyu açtı ve içinde ince altın bir bileklik çıkarıp bileğime taktı.  sade ve şık şeyleri her zaman beğenmişimdir ve bu bileklik tam da öyle bir şeydi. Aysun anneme teşekkür ettikten sonra gülümsedim ve ona sarıldım. Bir süre daha odada beraber kalıp düğün hakkında konuştuk ve o odadan çıktı. odada yalnız kalmıştım ve aklıma ediz gelmişti. Acaba şimdi napıyodu ve neredeydi. Takım elbise giymişmiydi ki? Nasıl olmuştur diye düünüp duruyordum kendi kendime. Camdan dışarı bahçeyi izlemeye başladım. Herey hazırdı ve davetliler yavaş yavaş yerlerini alıyordu. Bahçedeki kimseyi tanımıyordum ve herkes o kadar yabancıydı ki içim bir buruk olmuştu. Annemin yanımda beni gelinlikler içinde görmesini o kadar çok isterdim ki ama o yoktu ve ben yalnızdım. Yapayalnızdım. Ağlamak istiyordum ama makyajımın bozulmasınıda istemiyordum. Alt dudağımı dişlerimin arasına aldım ve ağlamamı bastırmaya çalıştım. Kapının açılmasıyla arkamı döndüm ve siyah takım elbisesiyle edizle karşılaştım. Takım elbisesi üzerine tam oturmuş ve omuz genişlerini orataya çıkarmış. İçindeki beyaz dar gömleği kaslarını daha da belirginleştirmiş ve onu olduğundan daha seksi göstermiş. Edizi süzme işim bittikten sonra gözlerimiz birleşti ve edizin alt dudağını dişleyip arzu dolu bakışlarını bedenimde gezdirdiğini farkettim. Bu içimin ürpermesine ve düğünden sonra gece yarısı onun tamamen karısı olucağım şimdi aklıma gelmişti. Gözlerimi yumup tekrardan açtım ve edizin aramızda hiçbir mesafe bırakmadığını burunlarımızın birbirine değdiğini farkettim. Çok yakındık hatta olduğundan fazla yakındık ve uzaklaşmak için tam geriye doğru bir adım atıcakken edizin ellerinin belimde hissetmemle durmam ve bütün bedenimin kaskatı kesilmesi saniseler içerisinde olmuştu. Çatık kaşlarımı ona bahşederken onun ise tam tersini yapıp o mükemmel gamzeleriyle gülümsemesini bahşediyordu. Gözleri, gözlerimi kenetlemiş sadece birbirimize bakıyorduk. İkimizde konuşurmuyorduk. Odanın içerisi sadece nefes alış verişlerimiz duyuluyordu. Kalbimin gögüs kafesiminden çıkıcakmış gibi hissediyordum. Avuçlarımın terlediğini ve vücudumun tüm iliklerime kadar titrediğimi hissediyordum. Kapının birden açılmasıyla ikimiz de ani refleksle birbirimizden ayrıldık ve kapıya doğru baktık. Gelen aysun anneydi ve bizi görünce kaşlarını çatıp davetliler sizi bekliyor ve siz burada ne yapıyosunuz çocuğum aşağıya hemen dedi ve odadan çıktı. Ediz başını bana çevirdi ve gülümseyip zamanı geldi toprak dedi ve elini uzattı. Gerçekten öküz edize ne olmuştuı böyle? Çok fazla değişmişti ve bu çok tuhaftı. Uzattığı elini tuttum ve diğer boşta kalan elimlede gelinliğimin ucundan tutup yavaş adımlarla odadan çıktık. Gelinlikle merdivenlerden inmek her ne kadar zor olsada sonunda başarmış ve bahçe kapısına gelmiştim. Çok heyecanlıydım hemde fazlasıyla ve bir o kadar da utanıyordum. Bahçeye göz attığımda havanın çok hafif karardığını ve ağaçların aralarına konulan rengarenk ışıkların yandığını farkettim. Zaman o kadar çabuk geçmişti ki havanın bile yeni karardığını şimdi anlayabilmiştim. Edizin elini bırakıp artık koluna girmiştim. Çok fazla gergindim ve sanırım bunu çok belli ediyordum çünkü ediz bana bakmadan sessiz bir şekilde şşş.. sakin ol toprak dedi ve başımı ona çevirmemle gülümsediğini farkettim. Bu çok az da olsa içimi rahatlatmıştı ama işte kolaysa siz gergin olmayın. Kolay mı o kadar insanın arasından geçip o beyaz örtülerle süslenmiş masaya oturmak. Hem ya ayağım gelinliğime takılır düşersem. Kafamda deli sorular üretip duruyordum hep ve bu benim daha da gerginleşmeme sebep oluyordu. Başlıyoruz toprak edizin sesini tekrardan duyunca derin bir nefes alıp bıraktım ve kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra dışarıdan hafif bir müzik kulaklarıma doldu ve yavaş adımlarla sandalyelere oturmuş insanların arasından ilerlemeye başladık. Davetliler bizi gördüklerinde oturdukları sandalyelerden ayağa kalktılar ve bizi alkışlamaya başladılar. Çok fazla gergindim ve edizin kolunu fazlasıyla sıkmaya başlamıştım. Derin bir nefes aldım ve insanlara bakmadan sadece karşımdaki beyaz masaya bakıyordum. Nefesimi hala geri verememiştim ve bi ara boğulacağımı sanmıştım fakat biz masaya gelir gelmez nefesimi geri boşaltmış artık rahat bir nefes alabiliyordum. Ediz sandalyemi çekip oturmam için yardımcı oldu ve oda yanıma oturdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Daha 15 yaşında (töre)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin