~Dostça?~

725 103 54
                                    

Ertesi sabah uyandığımda Yoongi yanımda yoktu. Aslında bu iyi bir şeydi ama nedense bir tarafım burada olmasını istiyordu.

Dünü düşündüm. Yoongi beni kollarıyla sardığında aklıma bir kez bile Kang Dae gelmemişti. Ve açıkçası şu an ona ihanet etmiş gibi hissediyordum.

Okul için hazırlanıp dışarı çıktığımda Kang Dae her zaman olduğu gibi yerinde değildi. Bu yüzden otobüse bindim.

Okula vardığımda beni kapıda bekleyen Eun Mi ile karşılaştım. Endişeli bir hali vardı.

"Ne oldu Eun Mi?" diye sorduğumda kollarımdan tuttu ve "Lütfen sakin ol tamam mı?" dedi.

"Ne için? Ne oldu da sakin olmalıyım?"

"Sen sadece sakin kalacağına söz ver."

Derin bir nefes aldım ve "Tamam. Söz veriyorum." dedim.

"Biri okulun interney sitesine Yoongi ve senin sarılırkenki fotoğraflarını yüklemiş ve senin hakkında bazı kötü şeyler yazmış..."

"Ne gibi?!"

"Kang Dae ve Yoongi aynı anda idare eden bir..."

Cümlenin devamının ne olduğunu tahmin edebiliyordum. Bu nedenle başımdan kaynar sular döküldü.

Öfkeyle okula ilerlerken sağdan soldan fısır fısır konuşanları ve laf atanları duyuyordum. Elinden geldiğince umursamamaya çalışarak ilerledim ama tam kapıdan girmek üzereyken duyduğum söz bardağı taşıran son damla oldu.

"Hey Ga Yeon! Benimle de çıkman için bir ödeme yapmama gerek var mı? Yoksa sadece zevkine mi yapıyorsun?"

Bunu diyen çocuğa doğru ilerlerim ve yakasına yapıştım.

"Sen kim oluyorsun da bana bunları söylüyorsun? Sen beni ne sanıyorsun ha? Ölmek mi istiyorsun?" diyerek onu sarsarken beni aniden itti ve düşmeme sebep oldu.

"Eee! Görüyoruz ya kızım! Sürtüğün tekisin işte!" diye bağırdığında bir anda Yoongi belirdi ve suratına sert bir yumruk geçirdi.

Bir süre çocuğu yumruklamaya devam etti ve ardından yanıma geldi.

Boş boş yere bakıyordum. Dünyanın sonu gelmiş gibi hissediyordum. Sahip olduğum tek şey olan onur ve gururum yerle bir olmuştu.

Yoongi beni kucakladı ve okulun çıkışına doğru ilerledi. Tam kapıdan çıktığımızda inanılmaz bir şekilde hızlanmasıyla kollarımı boynuna sardım ve gözlerimi sıkıca kapattım.

Durduğunu hissettiğimde gözlerimi araladım. Bir ağaç evdeydik sanırım. Yoongi'ye dönerek "Beni neden buraya getirdin." diye sordum.

"Okulda olmak senin için iyi değil."

"Buna sen değil, ben karar veririm. Hemen okula dönelim. Bana dostça sarıldığını söylemelisin ve Kang Dae'ye bir açıklama yapmalıyız."

Gözlerini gözlerime dikti. Yine başlıyoruz...

"İstemiyorum. Okula gidersek çok daha kötü hissedeceğini biliyorum."

"Hayır. Yanılıyorsun. Eğer gidip Kang Dae'ye bir açıklama yapmazsam daha kötü hissedeceğim."

"Buraya gelirken yoruldum. Beklemelisin."

Gözlerini hala gözlerimden çekmiyordu ve ben ölecek gibi hissediyordum.

"En azından bana bakmayı kes."dedim yalvarırcasına çıkan sesimle.

Gözlerini çekti ve oturup ileriye bakmaya başladı. Ben de biraz uzağına oturdum ve "Ne zaman enerjin yerine gelir?" diye sordum.

"Bilmiyorum." diye kısa ve hiç de tatmin edici olmayan bir cevap verdi.

"En azından bana nasıl geri döneceğimi söyleyebilirsin. Kang Dae çok kötüdür şu an. Ona onu sevdiğimi ve tüm bunların bir iftiradan ibaret olduğunu söylemeliyim."

Cevap vermedi.

"Hadi ama Kang Dae'yi öylece bı-"

Öfkeyle kükredi. "Kang Dae! Kang Dae! Kang Dae! Kang Dae! Başka bir şey bilmiyor musun sen?! Kendini hiç mi düşünmüyorsun?!"

Tekrar bakışlarını bana dikmişti.

"Ben bencil bir insan değilim Yoongi."

"Kendine saygın, sevgin de mi yok? Günlerdir uyuyamıyorsun, bugün okulda olanlar yüzünden incindin. Hem mental hem de..." sözlerini kesti ve elimin kenarında boydan boya kanayan yeri göstererek "... fiziksel açıdan." dedi.

"Bunun benim için bir önemi yok. Ufak bir kesik." diye kısık bir sesle söylendim.

"Ufak yaralar daha çok can acıtıyor diye biliyorum."

"İnan bana sen gözlerimin içine baktığında hepsinden daha çok acıtıyor. Neden bilmiyorum ama beni gözlerinle boğuyorsun Min Yoongi."

"Biliyorum... Ama kendimi gözlerine bakmaktan alıkoyamıyorum..." dedi ve bir süre bakışlarını tekrar ileriye çevirdi.

Ben de aynısını yaptım ve düşünmeye koyuldum. Neden? Neden kendini bana bakmaktan alıkoyamıyordu? Bu neden beni boğuyordu? Sorun bende mi yoksa onda mı?

Söylediklerinde biraz haklı olabilirdi. Kendimi düşünmüyordum ve elimdeki yara canımı inanılmaz acıtıyordu. O ani düşündükçe acısı daha da artıyordu.

Birden haykırarak ağlamaya başladım.

"Canım yanıyor!"

Yoongi hızla bana yaklaşınca ellerimle ona engel oldum. "Sadece ağlamak istiyorum Yoongi. İzin ver." dedim ağlarken yarım yamalak çıkan sesimle.

Ne kadar uzun süre hıçkıra hıçkıra ağladım bilmiyorum. Ömrüm boyunca biriktirdiğim her şeyi o an içimden atmak istiyordum.

~~~

Ağlarken uyuyakalmıştım. Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı. Yoongi üzerime bir battaniye örtmüş ve camdan dışarı dalmıştı.

Uyandığımı belli etmek istercesine öksürdüm ve sırtımı dikleştirdim. Bakışlarını bana çevirdi ve "Artık gidelim." dedi.

Kafamı aşağı yukarı salladım ve onu onayladım.

Sırtına binmem için eğildiğinde başta tereddüt etsem de başka seçeneğim olmadığı için sırtına bindim ve hızla evime vardık.

Beni sırtından indirdiğinde bu sefer gözlerine bakan bendim. "Teşekkür ederim. Ağlarken beni teselli etmeye çalışmadığın için." dedim ve kapıya doğru ilerledim.

Tam kapıyı açmış içeri giriyordum ki Yoongi bana seslendi. Kafamı ona çevirdiğimde "O dostça bir sarılma değildi." dedi ve gözden kayboldu.

by withkof

Merhaba. Gerçekten çok çok uzun bir zaman oldu. Ama okulla fazlasıyla meşguldüm. Karne günü vesilesiyle uzun bir süre sonra Wattpad'e girdim ve yeni bir bölüm yazma kararı aldım. En geç Pazar gününe kadar yeni bir bölüm daha yazmayı düşünüyorum. Sizlerden gerçekten özür dilerim. Çok beklettim. Fakat bu kitabı bitirmeden bırakmayacağım.
Sizleri seviyorum💜

Bloodless | mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin