Multimedya yağmurun gördügü kişi...
Hayatımızda bazı tesadüfler vardır. Bu tesadüfler insanların ya hayatını karartır ya da hayatının gidişatını çok iyi bir yönde değiştirir. Bu tesadüfün benim hayatıma nasıl etkileceğini hiç bilmiyordum ama içimde kötü bir his vardı.
Şuan hiç laf yetiştirecek halim yoktu. O yüzden önüme dönüp masalı da almadan okula doğru yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. O yüzden daha da hızlı yürümeye başladım. Bi anda kolumdan tutup beni kendine doğru çevirdi. " Nereye güzelim? Daha bana adını bile söylemedin."
Bana güzelim demesinden nefret etmeye başlamıştım. Kolumu hızlıca çekip " birincisi sana ne adımı ne de başka bişey söyliycem ikincisi bana bi daha güzelim deme bu sayede senden daha az tiksinmemi sağlarsın."Okula doğru dönüp yine hızlı hızlı yürümeye başladım. Bir yerden sonra nefesim kesilince köşede duran banklardan birine oturup masalı beklemeye başladım. Masal koşarak yanıma gelip önümde diz çöktü. "Yağmur iyi misin?... Nefes spreyini getiriyim mi?..." masal koştuğu için nefes nefes kalmıştı. Bende nefesimi düzene sokmak için konuşmuyordum. Masal bi anda dengesini kaybedip kalçasının üstüne düşünce gülmeye başladım. Ama öyle böyle değil kahkahalarla gülüyodum. Başımı kaldırıp karşıya baktığımda yine o çocuğu gördüm. Beni izliyordu. Ama normal bir şekilde değil. Gözleri kararmıştı. Bakışlarından rahatsız olduğum için masalı da alıp okula doğru yürümeye başladım.
Okula girdiğimizde nöbetçiye müdürün odasını sorduk. Bizi müdürün odasına getirdiğinde geri yerine döndü. Kapıya vurup başımı içeri soktum. " Hocam girebilir miyiz?" Müdür başını kaldırıp bana baktı. " tabi kızım gel" müdür yeni öğrenciler olduğumuzu anlamış galiba. Bizde ayakta durarak müdürün sınıfımızı söylemesini bekliyorduk. Bana bakarak" galiba sen yağmur olmalısın?" dedi bende başımı sallayarak onayladım.
Önündeki kâğıtlara baktıktan sonra" senin sınıfın 12/B "dedi. Yine başımı sallayarak onayladım. Masala dönerek " sende masal olmalısın senin sınıfında 12/D " dedi. Müdürü sevmiştim. Tam bir baba edasıyla konuşuyordu. Ama masalla aynı sınıfta olmadığıma üzülmüştüm. Masala bakarak buruk bi tebessüm gönderdim. Müdüre teşekkür ederek odadan çıktık.
Tam da o sırada zil çaldı. Masal birini durdurup sınıflarımızın kaçıncı katta olduğunu sordu. Çocuk " 12/B aşağıda, 12/D bu katta" dedi ve gülümsedi. Masal da gülümsedikten sonra bana döndü ve" teneffüste kantinde" diyerek yanımdan ayrıldı. Hep böyle yapardı. Cümleleri tam olarak tamamlamazdı. Severdim bu huyunu. Merdivenlerden aşağı inerken yine çocuğu gördüm. Bütün moralim alt üst oldu yine. Yanımdan geçerken kısık bir şekilde yine "güzelim" demişti. Duymamış gibi yaptım ve kaşlarım çatık bir şekilde yanından geçtim.
Onun gibi kokuyordu.
Sınıfıma gittiğimde herkes test çözüyodu. Şaşırmıştım. Ben pratik bir zekaya sahip olduğum için pek fazla test çözmezdim. Genellikle mantık yürütüp doğru cevaba ulaşırdım. Omuz silkip boş bir sıraya oturdum. Cebimdeki telefonu çıkartıp sosyal medya hesaplarıma girdim. Biri beni takip etmeye başlamıştı. Merak edip çocuğun profiline girdim. Adı umuttu. Ne güzel bir isim diye içimden geçirdim. Pek fazla fotoğrafı yoktu. Pek de merak etmedim zaten yüzünü. Profilinden çıkıp biraz daha hesaplarımda gezdikten sonra telefonu sessize alıp cebime koydum.
Ders zili çalıp hocanın gelmesi kendimi tanıtmam ve hocanı yıllık planımızı anlatmasıyla 40 dakika sıkılmadan geçmişti.
Teneffüs zili çaldıktan sonra sınıftan çıkıp kantini aramaya koyuldum. Galiba koca okulda kaybolmuştum. Labirent gibi olan ortamları sevmezdim. Yavaştan başım dönmeye başladı. İnsanlar sanki üstüme üstüme geliyomuş gibi hissettim. Ellerim duvarda düşmemek ayakta kalmak için büyük çaba sarf ediyodum. Sonrasında bana doğru gelen masalı gördüm. Galiba onu görüp sesinin tiz çığlığını duymamla yere yığılmam bir oldu.
Masal'dan
Kantine doğru giderken yağmurun çoktan gelmiş olduğunu düşündüm. Çünkü kantin ona daha çok yakındı. Kantine girdiğimde yağmurun o tanıdık simasını aramaya koyuldum ama yoktu. Endişelenip hızla kantinden çıktım. O anda birine çarpmıştım. Ama hiç yüzüne bakmadan koşmaya başladım.
Sınıfına baktığımda orda da yoktu. Çok endişelenmiştim. Bir kat daha aşağı inip yağmura bakmaya başladım.
Şükürler olsun ki ordaydı. Ama eli duvarda her an düşecekmiş gibi duruyordu. Yanına hızla gittim. Ama ben daha ona ulaşamadan bayılmıştı. Yani ben bayılmasını umuyordum.
Ben yağmurun yanına gidip başını dizimin üstüne koydum. Bir yandan da yardım edin diye bağrıyordum. Yanıma adının - ögrendiğimde şok geçirdiğim- umut olduğunu öğrendiğim çocuk geldi. Yağmurun sabah döğüştüğü çocuktu bu hemen yağmuru kucağına alıp bana bakmadan " hastaneye gidiyoruz. Yağmurun çantasını getir çabuk!! Sonrada arabanın yanına gel! " diye bağırdı. Şaşırmıştım. Ama hemen koşup yağmurun sınıfına gidip çantasını aldım.
Umut arabaya yağmuru yerleştiriyodu. Bende hemen ön koltuğa binip umutun oturmasını bekledim.
Umut arabaya bindikten sonra son sürat hastaneye sürdü. O anda da birşeyler fısıldıyordu. Biraz daha ona yaklaşıp ne dediğini anlamaya çalıştım. Onu duyduğumda ağzım açık bir şekilde yağmura bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAĞMUR'UN UMUDU
ChickLitÖnüme diz çöktü o yorgun bedeniyle ellerimi tutup " Yağmur kalbimi durdur senin karşına böyle çıkmak istemiyorum." yine söylememişti ölüm kelimesini nefret ederdi bu kelimeden bilirdim." Sana böyle yalvarmak istemiyorum ama benim kalbimi durdur!" be...