Bugün saat tam 8de uyanmıştım.Evet ben ve evet bildiğiniz 8.Kendimi çok garip hissediyordum liseden beri heralde bu kadar erken kalkıyordum.Bugün önemli bir gündü .Niye bu kadar heyecanlanıyorusun
altı üstü hoca bir tezini beğendi demeyin saygın üniversitetilerden saygın bir profösör beğenmişti ve bu bilim adamlığına giden yolumu açabilirdi.Belkide ilerde çok ünlü bir bilim adamı bir zaman mühendisi (senden anca ajdar olur derseniz 32 yerinizden pıçahlayıp gelinlikle ormana atarım.(neden gelinlik hala anlamıyorum ne fantazili bir milletiz))olduğum zaman bu anları gülerek hatırlayacaktım.Üstüme yine rahat ama şık bir şeyler giyip mutfağa gittim.Uzun bir aradan sonra kahvaltı yapacaktım hemde güzel bir kahvaltı.Ve dolabı açmamla hayal kırıklığına uğradım kahvaltılık namına hiçbir şey yoktu.Suratımı ekşitip dudak büzdüm.Bir güncük ya birgün kahvaltı etme aşkıyla dolmuştum.O sırada kapı çaldı.Bu saatte hangi dengesiz acaba?Kapıyı açmamla şok oldum."Kı kı kristieğğn dostumm""Dedim aynen böyle demiştim.Bu kız londradaydı ne ara gelmişti buraya. Hayvan gibi sarıldıktan sonra davet etmeden içeri geldi.Elinde kahvaltılık mı var onun yavrum benim be ?!?!!? "Helolo kristin kahvaaltılık mı aldın.." dedim hönkürmeye benzer bi sesle.Helolo da bizim aramızda yuppi anlamına gelen bir şeydi.Ve hönkürmenin kelime manasıda insan hayvan karışımı bir sesti. Hayır ya cidden açtım yada kristinin yanında böyle oluyor.Her ikiside cazip geldi her ikisinide. yiyebilirdim şu an."Ee hoşgeldin yok mu arkadaşına hemen kahvaltılıkları gör zaten"deyip trip atmaya başladı .Al işte dakka bir gol bir.Bu kiz tam bir tripinatör ama yakışıyorda mala."Hoşgeldin arkadaşımm.Bana bak sen ne kadar büyümüşsün böyle görüşmeyeli.Boyun mu uzamış senin."dedim.Çocukluk arkadaşımı tanımazmıyım hemen kanmıştı tabi.Birlikte mutfaktaki kanepeye oturduk."Her ne kadar sözlerinden ziyade kendinde akraba yorumu gibi olsanda özlemişim seni sina."diye cırladı.Ve yeniden sarıştık.Bu kız beni bugün boğacak.Sarılma faslını bitirdikten sonra kahvaltıyı hazırlamaya başladık.Oda hazırlayacak tabi misafir mi o."Ee ne oldu anlat bakayım Londra nasıldı neden bugün geldin sen biraz daha durmayacakmıydın.Neden geleceğini haber vermedin.Neden beni aramadın."dedim soluk soluğa sesimede biraz kırgınlık katmaya çalışarak ama dudak büzmeye başladığım sırada ikimizde gülmeye başladık."Süpriiizz yapmak istedim Londra harikaydı muhteşemdi seninle kesinlikle tekrar yapmalıyız taş çocuklar diyarı resmen yaa.Hemde harika biriyle tanıştım."demesiyle dudak büzdüm.Sonunda kırılan hep o oluyordu.Ne düşündüğümü anlamış olacak ki"Ama bu sefer ki gerçekten çok farklı biri ismi gabriel.Ve aslan burcu benim için harika bir seçim olacak göreceksin."ne diyebildim ki en yakın arkadaşım için elbette çok seviniyordum.Umarım doğru kişiyi bulmuştur diye düşünürken içimde bir boşluk hissettim acaba gerçekgen benim için yaratılan biri varmıydı.?Benim olacak biri,onun olacağım biri,doğrum olacak kişi.Ama büyük ihtimalle ilerde en çok yaklaşacağım erkek petshopa kedi almak için girdiğimde göreceğim satıcı olacaktı.
"Sana bahsettiğim tezimi profosere gösterdim ne dediğine inanamayacaksın çok beğendi.Bugün 11 deki seminere özellikle çağırdı birde bir şeyler söylüyecekmiş.Çok heyecanlıyım."dedim.Kristinle aynı okula gidiyorduk ama o tıp okuyordu oda benim gibi 1. sınıftı aslında aynı puanları çekmiştik ama ilgi alanlarımız ayrı olduğu için bölümlerimizi ayırmıştık.Tez olayını söylememle gözleri büyüdü sevindiğini hissedebiliyordum.Ee nede olsa en yakın arkadaş olmak bunu gerektirir.Bahse girerim tezimi anlattığımda hiçbir şey anlamamıştır."helolo beybi bu çok güzel bir şey.Çok mutlu oldum artık benide Kral 2. arthurun yanına ışınlarsın yakışıklı olduğunu duymuştum."deyip sırıttı ondan sonra saatine bakıp"Eyvah saat 9 olmuş hadi kalk üstünü giyin çıkalım dedi."Ben hazırım." dedim ama üstümü dikkatlice inceleyip göz devirdi.Dolabıma doğru gidip dolabımdan siyah dar bir kapri üstünede yarasa kol pullandbear dan aldığım göbeği açık bol bir tişört attı.İtiraz etme gibi bir şansım olmadığını bildiğimden hemen üstümü giyindim.Kristin uzun boylu güzel şık ve her erkeği etkileyecek türden biriydi ama kesinlikle sürtük değildi biraz ayran gönüllüydü o kadar hatta saf biri olduğunu bile söyleyebilirim aşka karşı diğer konularda cindir cin.Düşüncelerimden sıyrılıp kapımın önünde bekleyen Kristinin arabasına atlayıp üniversiteye gittik.Bölümlerimiz farklı yönlerde olduğu için ayrılmak zorunda kalmıştık.Saat 10.30 du.Aslında bölümümün hemen yanındaki starbucksdan bir kahve içebilirdim.Yok olum ya içmiyim ne kadar zengin ve mirasyedi olsamda o kahvelere giden para hep canımı acıtıyor.Starbuck fikrimdende vazgeçtikten sonra zamanın biraz geçmesi için bölümümü keşfe koyuldum.Geleli fazla olmamıştı ve burası cidden acayip büyüktü.Kullanılmayan en az 100 oda olduğuna eminim.Ve o odalarda kim bilir ne cevherler vardır.Hangi fizikçiler çalışmıştır.Ah birinde bende buralarda çalışabilsem.Koridorda yürürken daha önce hiç sapmadığım bir koridor daha farkettim.Buraya daha önce girmek değil görmemiştim bile.Girip girmemek konusunda kararsın kalırken artık koridorda yürüyordum.Koridor bir önceki koridora göre biraz dardı.Ve şuana kadar yanlarda hiç kapı yoktu.İçerisi ben yürüdükçe kararmaya başlıyordu ondan sonra karşıma büyük bir kapı çıktı.Tam büyük ihtimalle kilitlidir diyip gidecekken içeriden sesler geldiğini duydum.Kapı kulpunu yavaşça çevirmemle yine bir koridora açıldı yada ben öyle tahmin ediyorum çünkü kollarınızı açtığınızda her iki duvarada değebiliyordunuz.El fenerimi açmamıştım çünkü şarjım bitmek üzereydi.Biraz daha ilerledikten sonra yumuşak bir şeyi ezmemle çığlık atmam bir oldu."Fareeeeeeeğğ."Sen neden buralara gelirsinki salak kız.Malsın işte mal.Seni buralarda bu fareler yese cesedini. bulamazlar.Buralarda ölür kalırsında bir mezarın bile olmaz.O petshopçu erkeğide nah görürsün diye söylenmeye başlamıştı bile iç sesim.Çığlığımın ortasında biri eliyle ağzımı kapattı."Al işte şimdi sıçtın bir seni burada öldürebilecek olan psikopatın eksikti." Diye yeniden konuştu iç sesim.Korkudan titriyordum yada arkamda hissettiğim kaslardan.Arkamdaki her kimse beni sadece iterek öldürebilirdi.Biraz paranoyaklık var bende hatta baya.Onun için hemen cinayet planlarına başlamıştım.Arkamdaki xmen bana "Yavaşça ağzını açıcağım ve bağırmıycaksın."dedi.Elimi ağzımdan çekip yavaşça beni kendine döndürdü bir eli belimdeydi.Kristine ilk defa bana topuklu ayakkabı giydirdiği içten bir teşekkür ettim.Xmen beni döndürdüğünde yüzlerimiz dipdibeydi.İçerisi çok karanlık olmasına rağmen gözlerimiz o kadar yakındıki bu çocuğun kim olduğunu anladım.Yok ama yuh artık.Her tarafta bu çocuk.Önüm arkam sağım solum öküzblueman.Ve süreklide bu pozisyona düşüyorduk biz.Sınav mı bu Ya Rabbim."Bitsin artık bu çileeğeeee çekemem bileeğee bileğee sen ne söylersen söyle bu hayat geçmez böyle seni sevmeyeceğim geri dönmeyeceğim."Ne diyom lan ben.Bunları sesli mi söyledim şimdi.Kızarmanın doruğundaydım heralde bir eli belimdeyken diğer eli de yanağıma gidip bir tutam saçı kulaklarımın arkasına attı."Geri döneceksin matmazel ama inanki bunu engellemek için her şeyi yapacağım.Ve aynı zamanda seni öldürmeyi bekleyen bir psikopat değilim."Yine sırıtıyordu.Allahım ya bide bu kadar çekici olmasa.Bi saniye ben demin onuda mı sesli söylemiştim.Ve kime geri dönecektim?"S sen ne arıyorsun burada her seferinde karşıma çıkıyorsun."Acaba bir önceki sefer pozisyonumuzu sorsamıydım.Gerçi hoş şu anda da pek farkımız yoktu."Asıl sen burada ne arıyorsun matmazel burada olmaması gereken 1 kişi var ve o şuanda burada.Bana hayran kaldın da takip felan mı ediyorsun yoksa."Haklıydı ama benim aklım başka şeydeydi.Yani haklıydı derken burada olmamam gerekiyordu.Hayran olduğumdan felan değildjsbajsndjdja
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Gölgesinde
RomanceBütün hakları saklıdır. "Zaman çatlaklardan oluşan lanetli kader parçaçıkları,düzeltmek için dünyaya geldiğim" Hamlet. Zaman öyle bir kavramdır ki idrak edemeyiz,bulamayız,göremeyiz, yönetem...