Maskeler düşerken
gerçekler düğümleri çözüyor.
Eris dün gece beni gördüğünde ufak bir şok geçirmişti. Theon'un yanında ne kadar iyiymiş gibi yapsam da dizim çok sızlıyor ve karnım aşırı ağrıyordu. Onun yanında acımı belli etmemiştim çünkü abarttığımı düşüneceğinden korkmuştum. Son birkaç aydır bu durum böyleydi. Küçücük bir çizik bile inanılmaz derecede ağrıyor ya da sızlıyordu. Bunun için ne kadar doktora gitmem gerekse de sürekli erteliyordum.Tüm gece ağrılarımdan dolayı uyuyamadığım vakitte Theon aklımdan çıkmıyordu. Tam da ihtiyacım olduğu anda orada olması şans mıydı yoksa başka bir şey mi bilmiyorum. Sanki her şey planlanmış gibi. Sanki biri rüyalarımla oynuyor. Gerçekten aklımı kaçırmak üzereyim. Onu rüyamda görmekten en ufak bir şikayetim yok ama rüyalarımın gerçekleşmesi beni son derece ürkütüyor. Ayrıca o beni görmezken benim onu sürekli görmem çok can sıkıcı. Bu durumu kendisine anlatıp anlatmamakta kararsızdım ama Pythias söylememem gerektiği düşüncesini savunduğunda bu seçenek daha ağır basıyordu. Eğer söylersem benden ya uzaklaşırdı ya da deli olduğumu düşünürdü.
Tanımadığı bir insanı bir sene boyunca rüyada görmek herkesin başına gelmiyor...
İçine düştüğüm durum milyonda bir görülen, hatta belki de hiç görülmeyen açıklanamaz bir olaydı ve bu yüzden bir süre susmaya karar verdim.Binaya gireceğim an kapıyı açtığımda nefesimi tuttum. Karşımda siyah uzun paltosuyla Theon duruyorken onu görmeye alışamadığımı heyecanıma engel olmaya çalışırken anladım. Tek eliyle kapıyı tuttuğunda birkaç saniyeliğine göz göze geldik. Kehribar gözlerine sevincimi belli etmeyerek bakmaya çalışıyordum.
''Nasıl oldun?''
Gülümsedim. "İyiyim."
"Emin misin?" Dizime bakarak hafifçe kaşlarını çattı. "Pantolonu giyerken zorlanmadın mı?"
"Mecburdum. Annemin anlamaması gerekiyor."
Başını salladı ve kaşlarını kaldırarak sordu. "Eve sanırım?"
"Evet, sen?" Yeni tanıştığın birine neden nereye gittiğini soruyorsun Carsin?
"İşim var biraz."
"Peki, görüşürüz." dediğimde aralık bıraktığı kapıdan geçtim.
"Görüşürüz." Hafif tebessümle asansöre bindim ve yüzümdeki morlukların görünüp görünmediğine bakmak için aynada kendimi inceledim. Eris izleri mükemmel bir şekilde kapatmıştı.
Üzerimi değiştirirken vücudumdaki ezilmelerden dolayı odamda kıvranıyordum. Kimsenin duymaması için ses çıkarmamaya çalışmak ise ayrı zordu. Dizime değdirmeden indirmeye çalıştığım pantolonum çoktan yaranın üzerine yapışmıştı bile. Gördüğüm manzara karşısında sanki daha da canım acımaya başladı. Gözlerimi kapatmış halde dişlerimi sıkarken kulağıma Theon'un sesi çalındı. Kalp ritimlerim sesle orantılı olarak değişirken gözlerimi açarak hayal görüp görmediğimi düşündüm.
"Carsin aşağıda defterini düşürmüş."
Gerçekten de onun sesiydi. Ama bir defter düşürmediğime de emindim.
Halam "Geç canım, sağdaki oda." dediğinde kıvranarak hızla yataktan kalkıp pantolonumu yukarı çektim. Ani hareketime karşı sızlayan dizimle kapının önüne geçtiğimde karşımda belirdi.
Çalışma masamın ucundan destek aldım.
"Sen gitmiyor muydun?"
Elinde tuttuğu torbayı yukarı kaldırdı ve kısık sesle konuştu. "İlaçlarını dün arabada unutmuştun."
Arkasına doğru bakıp kimsenin olmadığını gördüğümde elindekileri aldım. "Teşekkür ederim."
Bakışlarını takip ettiğimde diz kısmı koyulaşan pantolonuma baktığını fark ettim.
Kanıyordu.
Kaşları çatıldı. "Yardım etmemi ister misin?"
"Üzerimi değiştirmem lazım biraz bekleyebilir misin?" Bir süre yüzüme baktı. "Tamam buradayım."
Odanın kapısını sessizce kapattım.
İşkence dolu dakikalar geri geldiğinde pantolonumu hırsla çekmeye çalıştım. Boşuna uğraştığım bir inattı. Dişlerimle dudağımı ısırarak inlediğimde bacağımın üst kısmını sıktım. Biraz daha sürse gözümden yaş gelmeye başlayacaktı.
Sesimi duymuş olacak ki "İyi misin?" diye sordu.
Sesindeki ton çok tuhaftı.
Nefes aldım ve zorlanarak konuştum. "Pantolon.. dizime yapışmış."
Annemin duymaması için hala kısık sesle konuştuğu sesiyle sordu, "Makas bulmamı ister misin?"
Makas odamda vardı ama odama nasıl girecekti? Yarı çıplak sayılırdım.
"Şu an makası alabileceğimi sanmıyorum."
"Tamam sen kapının arkasında kal, içeri giriyorum, nerede olduğunu söylersin." dedi.
Tüm kan yanaklarıma hücum ederken sesim titredi. "Tamam."
Girer girmez arkasından kapıyı kapattım. Sırtı bana dönük bir şekilde durdu.
"Önündeki kitaplığın alt çekmecesinde." Yanında boy aynası vardı ve ona baktığı an beni görebilirdi.
Lütfen o tarafa bakma Theon.
Çekmeceyi karıştırdığında makası buldu. Yere bakarak arkası dönük biçimde bana doğru yürüdü ve makası uzattı.
"Teşekkür ederim."
Makasla pantolonu keserken ses çıkarmamaya çalışıyordum ama acıdan kesik kesik aldığım nefesten zorlandığımı anlamıştı. Arkasına doğru bir adım attığında telaşla "Hallediyorum." dedim. Tekrar yerinde durdu.
Makasla işim bittiğinde giymek için eşofman lazımdı. "Şey.."
"Efendim?" Hala yere bakıyordu. Tereddütle ona baktığımda kadife gibi bir sesle "Carsin söyleyebilirsin." dedi.
Sıkıntıyla sormayı başardım. "Dolabımdan eşofman verebilir misin?" Beklemeden dolaba doğru yürüdü.
"Sağ alt rafta.'' dediğimde siyah eşofmanı alıp kapağı kapattı ve yine aynı şekilde bana yürüdü.
"Teşekkür ederim." Şu an yaşadığımız duruma inanamıyorum.
"Giyerken dizlerinin üzerine çek.'' dedi.
Bana doğru döndükten sonra dizlerime baktı. "Sen otur pansuman yapalım."
Gergin bir şekilde yatağıma oturup bacaklarımı uzattığımda getirdiği ilaçları çıkarıyordu. O an aklıma Halam geldi. İkili ilişkilerde oldukça net bir tepkisi vardı. Bizi odada yalnız bildiği için her an gelebilirdi ve dizimi görürse anneme söylemesi kaçınılmazdı.
"Theon, Halam içeri girebilir, lavabonun ışığını açıp kapıyı kapatabilir misin?"
Anlamadığını belli ederek "Neden?'' diye sordu. "Senin lavaboda olduğunu sanması için."
Dudağının kenarı yukarı kıvrılırken başını sallayarak odadan çıkıp dediğimi yaptığında beni yanlış bir şey söyleyip söylemediğimi düşünmeye itti. Tekrar odaya girdiğinde kapıyı hafif aralık bırakarak dizlerimin yanına oturdu. O sırada çıkardığı ilacı pamuğa döküyordum. Bana doğru uzanıp pamuğu elimden aldığında şaşkınca ona baktım.
"Bırak ben yaparım."
"Yapmak zorunda değilsin." Hatta bunların hiçbirini yapmak zorunda değil.
"Biliyorum."
Bir tutam pamuğu dizime yaklaştırdığında tereddütle bana baktı ve onu onaylarcasına gözlerimi kapadım.
Henüz acımaya başlamadan istemsizce elimle yatak örtüsünü sıktım.
"Acıyor mu?" diye sorduğunda gerçekten acımaya başlamıştı.
Yüzüne bakamadım. Gözlerimi sıkıca kapatarak başımı salladığımda dizimde bir soğukluk hissettim.
Kalp atışlarım hızlanmaya başladığında yavaşça gözlerimi araladım. Karşımdaki manzara karşısında nefes alış verişlerimi zor kontrol ediyordum. Dizime doğru eğilmişti ve yavaşça üflüyordu. Tüm bunları yapması karşısında ona minnettardım.
Anlayamadığım bir şekilde acım azalmaya başlamıştı. Sanki tüm acımı üzerimden almıştı. Merakla onu izlemeye devam ettim. O kadar zarif duruyordu ki sanki tüm uzuvları ahenkle hareket ediyordu. Bandın kağıdını dişiyle açtığında yavaşça yapıştırıp diğer dizime de aynı şeyleri uyguladı.
"Başına bela açtığım için özür dilerim."
"Kimse bana zorla bir şey yaptıramaz Carsin."
Ona hayran hayran bakmaya devam ederken eşofmanımı itinayla aşağı kadar çektiğinde bende uyandırdığı duygu karşısında afalladım. Bakışlarını bana çevirdiği an Halamın sesi duyuldu.
"Bu çocuk kaç dakikadır lavaboda ne yapıyor?"
Gülen gözleriyle gözlerim buluştuğunda ana kapılmamak için bir çözüm ürettim.
"Sen kapının arkasına saklan, ben Halamı çağıracağım. Ardından lavaboya gir tamam mı?"
Muzipçe gülümseyerek dediğimi yaptığında nabzım hızla atmaya devam ediyordu.
Yatakta oturur pozisyona geçtim ve Halama seslendiğimde aniden kapıyı açarak içeri girdi.
"Hala kapıda mı bekliyordun? Ne kadar hızlısın?"
Yanıma yaklaşarak kısık sesle konuştu. "Carsin bu çocuk hala lavaboda mı?"
Tepkisine karşın istemsizce gülmeye başladığımda Theon saklandığı yerden göz kırparak lavaboya ilerledi.
İfadesinin muzipliği zihnimde kendini tekrarlarken Halamı duymuyordum bile. O kadar sempatik bir tavrı vardı ki başımın dönmesine sebep oluyordu.
Lavabonun kapısını açtığında Halam arkasını döndü. "Ben artık gideyim."
Olduğum yerde seslendim. "Teşekkür ederim, defter için."
O kusursuz ifadesiyle yanıtladı. "Önemsiz."