Neredeyse 1 saat boş gözlerle bize baktılar. Üstümde siyah elbise tarzı geceliğim ayağımda yine siyah tüylü terliklerim vardı. Guzayın üzerinde ise beyaz bir atlet ve üzerinde şeker olan bir şort vardı.
-sanırım üstümüzü değiştirsek daha iyi olacak
-sana katılıyorum. Üstünde siyah dantelli gecelik varken 2 tane taş gibi çocuğun karşısında oturman pek güvenli değil.
-hey dalga geçme
Çeviriden çevirdiğimiz birkaç cümleyle anlaşabilmeyi başardık. Üstümüzü değiştirip aşağı indiğimizde Marcus koltuğa uzanmış telefonuyla oynuyordu martinus ise birkaç hayran mektubu okuyordu.
Birden az olan İngilizcemle
"HEY GUYS, ARE YOU HUNGRY? "
diyiverdim.
Evet dercesine kafalarını salladılar.
"Let's order pizza. our assistant will come tomorrow." Dedim
-hey senin İngilizce konuşamadığını sanıyordum.
-ben süprizlerle dolu bir insanım. Diyip sırıttım.
Yarım saat sonra kapı çaldı. Guzay kapıyı açıp Kadir'i görünce bana bakarak:"bu ne şimdi? " Dedi.
Kadir guzayın başını okşayıp "hey ufaklık nasılsın? " Dedi.
-hoşgeldin baş belası
- hoşbulduk ufaklık
-pizzalar araba da onları alda gel bi koşu.
-eğer konu pizza olamsaydı bunu asla yapmazdım seni pislik.
-tabi canım...
Guzay pizzaları almaya gitti ve kadir salona girdi.
-hey tatlım bugün nasılsın?
-iyiyim kankacım sen nasılsın?
-iyi ne olsun. Misafirin mi var?
-evet tanıştırıyım.
- gerek yok ben tanışırım
-iyi madem. :D
-hey guys. My name is kadir. Nice to meet you. I'm ilayda's brother
-hey kadir nice to meet you too.
İyi anlaştıklarını görmek güzeldi en azından bizim kafamız rahat olucaktı. Masaya oturduk ve yemeğimizi yedik. Ayrıca Marcus ve martinus ile artık rahatça konuşabiliyorduk. Kadir sağ olsun aradaki buzları kırmıştı. Arkadaş olabilmeyi başarmıştık. Bütün gece boyunca oyun oynadık ve biraz çevri yardımıyla biraz da kadirin İngilizcesiyle sohbet ettik.
-evet gençler ben artık kaçiyim benimkiler merak etmiştir.
- biraz daha otursaydın ne güzel eğleniyorduk.
-yok canım yarın devam ederiz artık. Hem kankalarım yoldan geldiler dinlensinler.
-bayy bro. See you
-bayy kadir. See you
Yukarı çıktım ve onlar için bir oda hazırladım büyük geniş bir odaydı iki baza bir televizyon ve birde balkon...aslında bu odayı daha önce fark etmemem garipti. Çarşafları değiştirdim ve onları odaya yerleştirdim. Beğenmişe benziyorlardıki gülümseyip teşekkür ettiler.
Odama geçtim ve derin bir iç çektim. Kapı çaldı
-girin
-ben yatıyorum aşko
-tamam canım bende yatarım şimdi iyi geceler.
Gece su içmek için kalktım mutfağa gitmek için aşağı indim ve ışığı açtım. Tam su içecekken martinus arkamda belirdi az kalsın korkudan ölecektim. Telefonunu bana uzattı bir bardak su alabilir miyim yazıyordu. Bir bardak aldım ve su doldurdum. Bardağı alırken ellerimiz bardakta buluştu. Utançtan ikimizde kızardık suyunu içti ve yukarı çıktık. İyi geceler dileyip yattım bütün gece bu olayı duşunup durdum.
Korkuyordum çünkü aşk bana çok uzak bir şeydi...
