Hastanenin kendine has kokusu eşliğinde yeni bir güne gözlerimi açtım. Bugün de ışın tedavisi ile zaman öldürüp sabah olmasını bekleyecektim. İki yıldır bu hastanede tutsak gibi yaşamaya çalışıyorum. Akciğer kanseriyim ve evet öleceğim. Bir insan sonunu bile bile neden çabalar ki? Bu soruyu defalarca kendime sormama rağmen kayda değer bir cevap alamamam ise içler acısı bir durum. Fakat daha da içler acısı olan bir durum varsa o da bir ay sonra yeni yıla girme planlarına beni de dahil eden ebeveynlerim. Oysaki yılbaşını bırak iki hafta sonrayı bile göremeyeceğim bir gerçek. Gel de bunu Bay ve Bayan Wheather'a anlat. O kadar inatçılar ki..
21 yasında ve 1.75 boyunda olmama rağmen kilom 35. Vücudum da tek bir tüy bile kalmadı. Göz altların bir zombiyi andırıyor. Babam ise hala iyileşeceğime olan inancını kaybetmiyor. Bunu nasıl başarıyorlar bilmiyorum. Oysa ki ben durumu beş ay öncesinden kabullendim. Basit bişey aslında ölmek. Veya basit görünümlü bir labirent. Bilemiyorum. Aslında oldukça karışık. Her neyse ölmekten bahsetmek yeterli bence değil mi? Hadi birazda hayatta yarım kalacak ve hiç gerçekleşmeyen planlardan bahsedelim. Bir sevgili, bir okul, geleceğe dair hayaller, hedefler... Ah hadi ama Rose Wheather'ın hayatında olmayan şeylerden neden bahsedelim ki. Dostum kelimenin tam anlamıyla berbat bir asosyalim. Hayatıma dair pişmanlıklarım var mı?... Tabii ki de var. Gözde ve inek öğrenci olmak yerine okulun popüler sürtüğü olmalıydım. Veya pantolonun ardına saklanmak yerine harika bacaklarımı millete sergilemeliydim. Ne bekliyordum ki.. Hiç pişman olmayacağımı mı. Tam bir saçmalık. Eğer tüm bunlar için ikinci bir sansım olsaydı bu hayatı yaşıyor olmazdım. Gerçekten böyle olmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2. ŞANS
Teen FictionHastanenin kendine has kokusu eşliğinde yeni bir güne gözlerimi açtım. Bugün de ışın tedavisi ile zaman öldürüp sabah olmasını bekleyecektim. İki yıldır bu hastanede tutsak gibi yaşamaya çalışıyorum. Akciğer kanseriyim ve evet öleceğim. Bir insan so...