01:01

159 4 3
                                    

 Çalıların arasından avım ortaya çıktı. Etrafına bakıyordu şaşkın ve mağrur bir ifadeyle. Göğsü dolup dolup taşarcasına nefes alıyordu. Zarif bacaklarıyla yürümeye başladı. Büyük ve geniş gözlerini açıp kapatıyordu. 

Gözlerimi kıstım onu süzmeye devam ettim. Oldukça kolay ve tatsız bir av olacak gibi duruyor diyerek iç çektim. 

Pençelerimi boynumda gezdirdim. Ve ardından kolumdaki deri saate ilişti gözlerim. 

Omzuma biri dokundu ardından;

- On beş on beş. (15:15)

Deyip dijital saatini gösterdi. Tanımıyordum ama elimi kaldırıp göğsüme götürdüm. Eyvallah anlamında.

Kafamı tekrar ava yönelttim. Kol düğmelerimi düzelttim. Yakalarımı da kontrol ettim ve yanına ulaştım. Birkaç gündür hakkında analiz yapma fırsatım olmuştu şimdi derleyip kafasını karıştırma vakti.

( Yirmi bir yaşında, işletme okuyor ama giyiniş tarzına bakılırsa zengin. Taze bir ilişkisi var o yüzden sadık olmama şansı var. Ayrıca kasımın yirmi altısında doğmuş. Bu da yay burcu demek. Um, İletişime açık gibi görünüyor [Harika!] )

Tek yapmam gereken alışık olmadığı bir şekilde yaklaşmak ve kafasını karıştırmak. Sonrası kolay! Zaten genç işim fazla kolay.

Cebimden küçük bir kız fotoğrafı çıkardım. Her av buna kanar. 

Yanına gittim. Evet şimdi birçok erkeğin yaptığı en büyük hata soru öncesi bir soru daha sormak.

Bakabilir misiniz? Bir soru sorabilir miyim? gibi.

Direk yaklaş ki reddetme şansı olmasın.

Yanına gittim ve telaşlı bir şekilde:

- Şu kızı sizin evin oralarda görmüşler ben dayısıyım da benim için çok değerli kendisi.

 (Bu şekilde hem merhametli hemde önemseyen bir insan gibi göründük. )

- Aaa. Çok üzüldüm kızın yüzünü hatırlamıyorum ama gelin bakalım bir. 

(Kurbanın vicdanını kullanıp yakınlaşmayı denemek en doğru karar.)

-Teşekkürler güzel hanım. Çok nazik ve anlayışlısınız. 

( Evet şimdi de şükran duyduğumu göstermeliyim çünkü kurban şükran duyan avcısına daha fazlasını vermeye hazırlanır. )

-Hiç sorun değil. Gelin benimle.

(Aptal!)

Fazla kolay oldu bu. Sadece yirmi bir yaşında. Arkasına dönüp kontrol bile etmiyor. Sınırlarını zorlamazsam elim boş dönerim. Bakalım evine girebilecek miyim?

-Ya görenler sizin apartmanınıza da girdi dediler aklım kalmasın oraya da bakalım.

(Evet işte bir tutarlı hamle daha. Hem bunu sorunca isteğin değerini düşürüyorum hem de -lım eki ile ona reddetme hakkı tanımamış oluyorum.)

Durdu biraz.

-Niye olmasın ay aklınızda kalmasın.

(Gerçekten aptal. Yavaş yavaş kendi ihtiyaçlarını unutup beni önemsemeye başlayacak.)

Yürümeye devam ettik. Yüzünde memnun bir gülümseme vardı. Çünkü onu düpedüz işimi yaptırdığımdan bir haberdi.

"Burası bizim semt" dedi.

Şimdi nazik ve düşünceli beyefendiyi oynama sırası. 

"Güzel semtmiş. Rica etsem evinize geçsek hava kararırsa sizin adınıza uygunsuz olabilir. Sizi zora sokmayı piç istemem."

AVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin