Death

996 62 94
                                    

'Bu evden nefret ediyorum'diye düşündü Charles. Bir zamanlar onun yuvasıydı. Raven'ın da yuvası olduğunu düşünmüştü. Hatta Erik'in bile yuvası olduğunu düşünmüştü.

Erik...

Charles onun yüzünü düşündüğünde bile -ki unutamıyordu zaten- kalbinde garip bir sızı oluyordu. Charles bunun ne anlama geldiğini biliyordu. Sadece istemiyordu.

Çünkü Erik'i sevmek ateşin barutu sevmesinden bile daha beterdi.

Kübada yaşananlardan sonra kendini eve kapatmıştı. Zamanını odasında geçiriyordu. Hank arada bir gelip onu dışarı çıkarmaya zorlasa da Charles kabul etmiyordu. Dışarı çıkmak için bir nedeni kalmamıştı. Çıktığında karşısında onu bekleyen bir Erik bulamayacaktı. Neden Erik'siz bir yere gitsin ki ?

Charles duygularından hiçbir zaman Hank'e bahsetmedi. Zamanla geçeceğine inanıyordu çünkü. Ama Erik'i göremediği her saniye ona daha fazla acı vermeye başlamışken bu duygunun geçmeyeceğini biliyordu.

Aşktı bu. Nasıl püf diye gelecekti ki ?

Charles bıkmıştı. Bu duygudan bıkmıştı. Her gün daha da fazla acı çekmekten bıkmıştı. Eriksiz bir hayat istemiyordu ama içinden bir ses onu asla göremeyeceğini söylüyordu.

Artık ne yaptığını o da bilmiyordu. Sarhoş olmuyordu ama sarhoş gibi geziniyordu etrafta. Erik'i aklından çıkaramıyordu.

Başka insanların zihniyle istediği gibi oynayabilirdi ama kendi zihnine söz geçiremiyordu.

Erik'in ona bakışını unutamıyordu. Charles vurulduktan sonra onu dizlerine yatırmış ve öyle bakmıştı ki Charles Erik'in kendi taraflarına geçeceğini sanmıştı. Onunla birlikte eve döneceğini sanmıştı.

Elbette bunlar olmadı. O Erikti. Aklına koyduğunu yapardı. Charles bunu Erik'i tanımadan bile gözlerine baktığında anlayabiliyordu. Onun aşık olduğu özelliklerinden biriydi bu kararlılığı.

Bu düşüncelerden aıyrılmaya çalışıp eline eskimiş bir defter aldı. Hiçbir işe yaramadan nefes almaktan bıkmıştı. Sevdiği adam yanında değilken yaşamaktan bıkmıştı. Hiçbir zaman onu sevmeyecek birine aşık olmaktan bıkmıştı.

Duygularını hiçbir zaman Erik'e söyleyemeyecekti. Ama Erik'in bunları bilmesini istiyordu. Onu ne kadar büyük bir acıya sürüklediğini bilmesini istiyordu.

Defteri yavaşça açtı. Eline kalemini aldı ve mavi gözleriyle boş sayfaları taradı. Erik'e olan duygularını nasıl sıradan kelimelere dökebilirdi ki ? Onun aşkı bu kadar basit değildi.

Charles ne yazacağını planlamaya çalışırken kalemi istemsizce sayfanın üzerinde hareket etmeye başladı. Charles'ın ne yazacağını düşünmesine gerek yoktu. Zaten biliyordu.

Seni seviyorum Erik Lansherr.
Seni o kadar seviyorum ki asla sensiz yaşayamayacağımı biliyorum. Yaptığım şey için sakın kendini suçlama. Senin gözlerine bakarken hayatımın en güzel zamanlarını geçirdim ben. Bunun için sana teşekkür ederim. Belki senin için bir değerim vardır diye düşünüp bunları yazdım. Çünkü ölmeden önce bana seni hatırlatacak bir şey yapmam lazımdı. Huzurla ölmek için seni her detayınla hatırlamam lazımdı.

.
.
.

Charles yazmayı bitirdiğinde kendini rahatlamış hissediyordu. Duygularının yoğunluğu karşısında kendi bile şaşırmıştı. Defterin ilk sayfasına Erik'e yazdıktan sonra kalemi yanına bıraktı. Zamanında yaşama sevinciyle parlayan masmavi gözleri şu an sönüktü ve hiç olmadığı kadar durgun bakıyordu. O mavi gözler masanın diğer ucundaki silaha baktı.

Charles kararlı bir şekilde ayağa kalktı. Hank'e bıraktığı kısa not içini acıtıyordu ama yapamazdı. Erikle vedalaşmak zaten fazla zordu. Bir de Hank'i hayal kırıklığına uğrattığı gerçeğiyle ölmek istemiyordu.

Silahı eline aldı ve odasının tam ortasında durdu. Nasıl öldüğü onun için fark etmiyordu. Sadece soğuk metali tutarken aynı zamanda Erik'i hissediyordu. Onun metallerle nasıl oynadığı aklına gelince Charles istemsizce gülümsedi.Burada veya değil Eric her zaman onu gülümsetirdi.

Bu yüzden Charles tetiği çekti.

Son anlarında Erik'in anısıyla gülümserken, kalbi hem aşk hem nefret doluyken kafasına yasladığı tetiği çekti. Gözleri açık bir şekilde yere yığıldı. Kırmızı dudakları son üç aydır hiç olmadığı kadar yukarı kıvrılmıştı ve gözleri sanki Erik'i görmüş gibi aylar sonra ilk defa eskisi gibi parlıyordu.

Charles Eriksiz bir hayata dayanamamıştı. Bir kez daha onun gözlerini göremeyecek olmayı düşünmesi bile kalbinin sıkışmasına yetiyordu.

Charles üç ay sonunda hiç olmadığı kadar huzurluydu. Hank içeri girip Charles'ın cesedini gördüğünde bir feryat kopardı.

Charles'ı onun için bıraktığı not kısa ve netti. 'Senin suçun değil. Erik'e defteri ver. Her şey için teşekkür ederim.'

~A Cherik Story~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin