art

11 2 0
                                    



🎼 Eurielle - city of the dead 🎶

:*:✼✿ ✿✼:*

Kalemi iki parmağının arasında çevirmeye devam ederken camdan sızan güneş ışığı saçlarına değiyordu. Mavi saçının rengi güneşte kırılıp rengi dahada açılıyordu. Elini çenesine yaslayıp boş olan kağıda boş bakışlar atıyordu. Aralık pencereden hafifçe esen rüzgar üşütmüyordu aksine güzel bir bahar esintisi vardı. Saç telleri rüzgarın akışına kapılıp hafif hafif kalkıyordu.
Parmaklarında durdurak bilmeden çevirdiği kalem hızını alamadan yere düştü. Tok bir sesle kendine gelip kafasını yere çevirdi. Bir kaç hareketten sonra sabit kalan kalem sonunda Yoonginin dikkatini çekmişti. Eğilip kalemi alırken masanın altındaki boyaları dikkatini çekmişti.

Mavi ve turuncu boya dikkatini çekerken kalemi unutup ona doğru uzandı.

Tekrar doğrulduğunda masanın üstüne boyalarını bırakıp ne yapabileceğini düşündü. Sandalyeden kalkıp, camın yanındaki tuvalı aldı. *Şovaleyi yerinden kaldırıp çalışma masasını camın önünden itekleyip köşeye çekti. Boydan boya olan camın önüne şovaleyi sabitleyip aralık olan perdeyi tamamen açtı. Güneş ışıkları odaya merhaba derken tuvali şovaleye sabitledi.

Sandalyesini tam karşısına çekip oturdu. Yerde olan boya fırcalarını düzenledi ve yanındaki küçük tahta sehpaya yerleştirdi. Temiz boya paletini alıp yavaşça boylarını damlattı. Baş parmağına yerleştirip derin bir nefes aldı.
Fırcayı gelişi güzel salladı.

Bu tablo sadece mavi ve turuncudan ibaret olacaktı.

Min Yoongi fırcayı her tuvale değdirdiği anda biraz daha huzurla doluyordu. O sanatçıydı. Sanatı kendine meslek edinmiş bir o kadarda onunla bütünleşmişti. Kendini sakin ve huzurlu bulduğu nadir anlardan birindeydi. Adeta bir savaşçı gibi elindeki fırcayı sert darbelerle tuvale imlik imlik işliyordu. Ne yaptığı, nasıl yaptığı umrunda değildi.
Her ne yapıyorsa huzurluydu.

Dalgalı saçları anlının üstüne düşüyordu. Gün geçtikçe akan mavi boya turkuaza dönüyordu. Beyaz tenine mavi çok yakışıyordu. Aralarında olan sarımtırak röfleleri güneş ışığı her çarptığında sanki daha çok parlayacakmış gibi daha çok parlıyordu. Altın sarıları açık mavi saçlarının arasından gülümsüyordu.

Damarlı elleri bir yandan boya paletini tutup bir yandan da fırcaya yön veriyordu. Kızarık dudakları beyaz teninin zıttına şarabı anımsatıyordu.

İyi bir resimde el, kafa ve yürek uyum içindedir.

|•|

Nefes nefes kaldığında elindeki fırcayı tuvale leke bırakarak aşağı doğru kaydırdı. Artık güneş yerini gün batımına bırakmıştı. İçeriye giren cılız ışık sokak lambasından başkası değildi. Yoongi ne zamadır uğraşıyordu napmıştı bimiyordu. Adeta bir kukla gibi tuvalin önünde elinde fırcasıyla can vermişti. Fırcası ona sormadan aklındakini tuvale aktarmıştı.

Gerçeğin bu kadar şaşırtıcı olduğunu bilmiyordu Yoongi.

Dudakları yavaşça aralandı. Şaşkındı. Sabahtan beri başında oturup bu resmi o yapmamıştı. Hayır olamazdı. Zihni ona oyun mu oynuyordu?

İlk olarak elindeki boya paletini yavaşça yere bıraktı. Yerde yuvarlanan paletten etrafa boya sıçrıyordu. Ahşap parkede çıkardığı tok sesler odanın içinde gidip geliyordu. Ses Yoonginin kafasına dank edercesine çoğalırken yavaşça yerinden kalktı. Hayır, hayır bunları bilinçli yapmıyordu. Paytak adımlarına bulaşan boyalar ayaklarını kirletiyordu, önemsemedi. Elini ensesine götürdü ve saçını çekiştirdi. Boya olan ahşap parkeyi görmezden gelerek resmine daha dikkatli baktı.
Bu yüz tanıdıktı.
Ayağıyla boya tüplerini devirdi. Mavi renk ahşap parkede yolunu çizercesine dağıldı. Ayaklarının etrafından akan boya onu ürpertmişti. Katı sıvının soğukluğu çıplak tenine diken gibi batıyordu. Ayağının etrafını saran boyaya baktı. Bir kaç saat öncesine kadar büyülenerek bu sandalyeye oturmuştu. Buna emindi.

☤ 𝓎𝑜𝑜𝓃𝓂𝒾𝓃 ➶  𝔰𝔢𝔫𝔱𝔦𝔢𝔯𝔬  𝔞𝔷𝔷𝔲𝔯𝔯𝔬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin