Bölümler 5-6. bölüme kadar kısa olacak.sonralarında beğeninize göre atmaya devam edeceğim. İyi okumalar.
___________________________Hayat çok garipti. Kimine iyi kimine kötü. İyi olduğu insana sıkıntılar çıkarmıyor kötü olduğu insana da gün yüzü göstermiyordu. Peki ben hayatın neresindeydim? Sanırım arafta kalmıştım. Bir tarafım yetimhanede sevilmeyen aptal kız, bir tarafım Kaya Kolejinde mükemmel zaman geçiren eğlenceli kız.
Kaya koleji yetimhaneme ne uzak ne yakındı. Bir zamanlar canım sıkıldıkça gidip tost yediğim büfenin olduğu cadde deydi. O okula her baktığımda Akif Amcaya söylerdim, liseyi burs kazanıp o okulda okuyacaktım. Bana çok çalışmam gerektiğini söylerdi. Zaten arkadaşım yoktu ki. Sadece ders çalışır bu büfeye gelirdim. İlk yıkımım da bu büfede oldu.
Kaya Kolejinde %100 burs kazanmıştım bunu öğrenir öğrenmez çığlık çığlığa koşarak Akif amcaya söylemeye gelmiştim. Büfeye girdiğimde Akif amcamın yerine yeğenini gördüm. Sınava gireceğim diye 1,5 aydır yetimhaneden çıkmamış ders çalışmıştım acaba emekli mi olmuştu diye düşündüm. Enes abiye yaklaşıp Akif amcayı sorunca gözleri buğulandı. O an çok korkmuştum. Bana Akif amcamın 1 ay önce kalp krizi geçirdiğini ve kurtulamadığını söyledi. O an ağlamadım sustum. Bir hafta boyunca sadece sustum ne ağladım ne bağırdım ne çağırdım. Biliyordum bunlar bana Akif amcamı geri getirmeyecekti. Çünkü annemi de babamı da getirmemişti. Hem Akif amca sevmezdi ağlamamı. O bana kimsenin göstermediği şefkati göstermişti. Onu asla unutmayacaktım. Ona söz vermiştim bir kere bu okulda geçirecektim lise hayatımı. Öylede oldu. 4 senemi bu okulda geçirmiştim. Beklediğim gibi olmadı. Kimse burslu olduğum için ya da yetimhaneden geldiğim için dışlamadı beni. Bu okula gelmemin en güzel yanı ilk arkadaşım İnciydi, okula alışmamı sağlayan kişi.
Kendisiyle aramda hiçbir sır gizli hiçbir şey yoktu. O da benim gibi annesiz babasız büyümüştü ama aramızdaki tek fark onu ve abisini evlatları gibi gören amcaları Haluk Bey ve eşi Serpil Hanım vardı. Beni onlarla tanıştırmayı çok istiyordu fakat onlar sürekli şehir dışına çıkıyorlardı benimde malum yetimhaneye gitmem için belirli sürem var. Bir de garip olarak abisi baranı hiç görmemiştim sosyal medyada kullanmıyorduk. Bu yüzden daha önceden görememiştim. Merak ettiğimden değil tabi sadece arkadaşımın en yakını sonuçta. Tanışmak isterdim. Hem belki iyi anlaşırdık ta bana da abilik yapardı.
Çok fazla derine dalmıştım saatin akşam 8 olduğunu görünce hızlıca oturduğum banktan kalkıp koşmaya başladım. Ayşen Hanım çok sinirlenecekti. Zaten 18 yaşıma girdiğim şu iki haftadır beni göndermeye çalışıyordu. Neymiş yatak yetmiyormuş aman zaten bir benim kıçımın kapladığı yer ona batıyor. Menopozdan kime saracağını şaşırdı. 5 dakika sonunda yetimhanenin önündeydim. Nefesimi düzene sokup içeri girdim. Ayşen Hanım bahçedeydi. Girdiğim gibi sinirli bakışlarıyla karşıladı beni. "Oo kızımızda gelmiş." Özür dileyip saati fark etmediğimi söyleyecekken tekrar o buruşuk ağzını açtı. "Bu yetimhanede 250 kızla baş edebiliyorum ama seninle baş edemiyorum Duru Yıldırım. Bugün valizini topla yarın nereye cehennem olacaksan ol da kurtulayım senden.". Sözleri sebepsizce canımı acıtıyordu. Beni eski bir eşya gibi atmaya çalışıyordu. Daha fazla ezdiremezdim kendimi. "Merak etmeyin Ayşen Hanım ben zaten çantamı toplamaya gelmiştim. Sizin bu cehennemi aratmayacak yetimhanenizde 1 dakika bile durmam artık. Ama şunu da bilin ki size hakkımı helal etmeyeceğim. Siz ki yetim öksüz bir kıza bu yaşına kadar eziyet ettiniz umarım bunun acısı en kısa zamanda sizden çıkacaktır. Şeytan görsün yüzünüzü diyeceğim ama sizin yüzünüze şeytan bile bakmak istemez!". "Hadsiz ukala!" yüzünün moruna da anca bu cümle yakışırdı.
Seri adımlarla odama ilerlerken ağladığımın farkında değildim. Kaldığım odanın kapısını sertçe açıp içeri girdim. Dolaptan sadece çalışıp kendi paramla aldığım şeyleri alıp sırt çantama doldurdum. Yatağımın yanındaki komodinden annemden bana tak kalan şey olan bandanayı alıp bileğime sardım. Oda arkadaşlarımla vedalaşma gereği duymadım çünkü kendilerini hiç sevmem yüzlerine bile bakmadan odadan kapıyı çarpıp çıktım. Önce yetimhaneden sonra bahçeden kimseye bakmadan çıktım. Ağlarken hızlıca yürümeye başladım. Ne yapacaktım şimdi? Artık tam anlamıyla evsizdim. Ağlamaktan düşünemiyordum. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece yürüyordum. Ne olacaktı şimdi? Bu saatte kalacak yeri nereden bulacaktım? Tekrar aynı banka gelip oturduğumu fark etmemiştim bile. Çalan telefonumun sesiyle gözyaşlarımı sildim. İnci arıyordu. Ona bir şey fark ettirmemek için biraz sesimi toparladım. Telefonu açtığım an inci konuşmaya başladı. "Neredesin kızım sen. Telefonun çekmiyordu yetimhaneyi aradım. Bunak müdiren bir şeyler saçmaladı. Yetimhaneden çıktın mı cidden?" burnumu çektiğimde inci anlamıştı ağladığımı. "Ya sen ağlıyorsun. Yetimhanenin arkasındaki parktasın dimi. Abimi alıp geliyorum burada kalacaksın." Tam gelmemesini söyleyecekken yüzüme kapattı. Bu saatte rahatsız edecektim abisini. Zaten holding yönetiyor adam birde benim yüzümden yorulacaktı.
Onlar gelene kadar kendime gelmeye çalıştım. Orayı sevmiyordum ama önemli olan bu değildi. Bu hayatta anne babanın ölmesi kimseden saygı ve görmeyeceğin demek değildi. Bana böyle davranması hele ki o kadar yetim, öksüz kızın başında duran bir kadının böyle davranması çok kötüydü. Benimle ne sorunu olabilirdi ki? Tekrar düşüncelere dalmışken İncinin sesini duydum. Ayağı kalkıp arkamı döndüğümde inci ve abisi arabadan inmişti.
________________________
Umarım beğenmişsinizdir. ☺️
Hoşça kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır çiçeği
ChickLit"Orman gibi gözlerin var kır çiçeği. Baktıkça daha derine gidiyorum ve çıkışımı imkansız kılıyorlar."