4. Bölüm-Fular

19 2 4
                                    


 Gelen Barandı. Arabasından inip kapıya doğru yürüyordu. Bende hızlıca kapıya ulaşıp açtım. Baran beni gördüğünde şaşırmıştı. Sonra kendini toparlayıp içeriye girince kapıyı kapatacakken bir anda beni kendisine çekip kapıyı kendisi kapattı ve beni kapıya yasladı. Sol eli başımın yan tarafında kapıya yaslı, sağ eli kolumu sıkmadan tutuyordu. Gözlerimi kocaman açmış ve nefesimi tutmuştum. Ağzını açıp ta söylediği şeyin sonucu kısa çaplı şok geçiriyordum.

"Neden her gece bu şekilde karşılaşıyoruz küçük fare." Biraz durup yüzüme baktı. Bu soruyu beklemiyor olduğumdan bu kadar şaşırmıştım. Belki de dibimde olmasının etkisiyle... Sanırım cevap vermemi bekliyordu. "B-beni uyku tutmamıştı bende televizyon izlemeye geldim. Sonra arabanın sesini duyunca kapıyı açayım dedim. K-kötü mü yaptım ki?" Yüzüme garip bir şekilde bakıyordu. Sanki çekiniyor gibi. Böyle ne bileyim. Yüzüme bakmak yasakmış ta o bakıyormuş gibiydi. "Yok, çok iyi yaptın." Yüzünü biraz daha bana doğru eğince kendimi duvara öyle bir yapıştırdım ki artık bel kıvrımım yok olmuştu. Kafasını boynuma yöneltince korkmaya başlamıştım. "Baran ne yapıyorsun. Sarhoşsun sen!" üzerinde adını bilmediğim bir koku vardı. Muhtemelen bu bir içki çeşidinin kokusuydu. İki elimi göğsüne koyup ittirmeye çalışınca sağ eliyle iki elimi kolayca yakaladı ve tuttu. Sol elini belime yerleştirince gözlerim dolmuştu. Bana bir şey yapmazdı değil mi? Kafasını tekrar boynuma götürünce içine derin bir nefes çektiğini duydum. "Kır çiçeği gibi kokuyorsun ufaklık." Kafasını kaldırıp gözlerime bakınca sanıyorum ki gözlerimin dolduğunu yeni gördü. Hızlıca uzaklaştı benden. Uzaklaşınca rahatlayacağımı hissedeceğim yerde boşluk hissetmiştim çok saçmaydı. "Seni korkuttum mu?" Ses çıkarmayıp kafamı eğdiğimde bir şey mırıldandı. Tekrar yaklaşıp iki eliyle yüzümü kavradı. Şefkatle bakıyordu bana. Başparmaklarıyla dolan gözlerimi silince yeniden uzaklaştı. "Özür dilerim ufaklık. Sadece bir şeyden emin olmak istemiştim. Bu kadar korkacağını tahmin etmemiştim." Bu son sözü olmuştu. Hızlıca merdivenleri tırmandı ve odasına girdi. Bende vakit kaybetmeden televizyonu kapatıp odama çıktım. Kapımı kapatıp Hızlıca yatağa girdim. Bir de benim üzerimde pijama vardı dimi!

Düşünmeye başladım az önceki anı. İçimdeki duygu sadece korku değildi. Sanırım heyecanda vardı. Bunu Baranın şahsına bağlamayın. Ben kızların içerisinde büyümüştüm. O yüzden hiçbir erkekle böyle bir yakınlıkta bulunmamıştım. Çok fazla yakındı. Korkmuş olsam da bu yakınlık sayesinde onu inceleme fırsatı bulmuştum. Çıkık elmacık kemikleri vardı. Çenesinin köşe kısımları bu yüzden gölgede kalıyordu. Dudakları fazla olmayacak şekilde dolgun ve gülkurusu renge sahipti. Kaşları doğal düz bir biçimde, gözleri kısık ve mavi renkti. Ama öyle bir mavi ki her tonu içinde barındırıyor. Bu gün maviliklerinde bir kararma vardı. Sebebini merak ettim. İnsanın gözlerinin kararmasında birçok duygu arayabilirdiniz. Öfke, sevgi, hırs, üzüntü, arzu ve aşk gibi duygular gözlere gölge düşürebilirmiş. Akif amcam anlatmıştı. Peki ya Baranın gözündeki duygu neydi?

Fazla ileriye gittiğimi anlayıp düşünmeyi bıraktım. Bana neydi ki Baranın duygularından. Şuanda kafam fazlasıyla karışmıştı. Kokumu tanıdığını söylemişti. Ama ben parfüm kullanmam ki. Tanıması mümkün değil. Ayrıca bu gün fazla gezmiştik. Acaba ter falan kokuyor olabilir miydim? Hemen kendimi koklayıp ter kokusunun olmadığına kanaat getirince rahatlamıştım. Fazla düşünmekten beynimin ağrıdığını hissedince gözlerimi sıkıca kapayıp uykuya dalmayı bekledim.

Barandan:

Yatağımda dönüp duruyor fakat uyuyamıyordum. Cidden ne bokuma böyle bir şey yaptım ki? Aklımca nasıl bir kız olduğunu test edecektim ama salak gibi korkacağını düşünemeyip yakınlaşmıştım kıza. Tabi o korktu ama olan bana olmuştu. Dolabımın kapağını açıp kravat çekmecemde olan fuları elime aldım. Fuların kokusunu derince içime çektim. Bu aynı kokuydu. İki haftadır çekmecemde duran fuları arabamda bulmuştum. Demek ki sahibi Duruydu.

İki hafta önce İnci benden Arabamı almak için çok ısrar etmişti. Arkadaşıyla gezmek istediğini söylemişti. Araba sürmeyi ona geçen yaz öğretmiştim. Güzel sürdüğünden emin olduğum için anahtarı vermiştim. Ertesi gün arabaya bindiğimde silik bir koku vardı. Çiçeğimsi bir kokuydu ama farklı bir çiçek. Torpidonun üzerinde açık mavi fuları gördüm. Elime alıp incelerken İncinin olmadığını fark ettim. Aklıma arkadaşının olabileceği gelmişti. İnci okula erken gittiği için akşam veririm diye düşündüm. Fuları rast gele katlayıp üst bölmeye koyacakken elimden kayıp yüzüme doğru düşmüştü. O an kokuyu aldım. Arabadaki kokunun daha yoğunuydu ama bunaltıcı bir yoğunlukta değil. Alkollü bir parfüm gibi değildi. Daha çok... daha çok kır çiçekleri gibiydi. Bu koku anında gevşetmişti beni. Fuları arabada bırakmaktan vazgeçip cebime koymuştum. O günden beri odamda çekmecemde duruyordu.

Zaten kız gün boyu aklıma gelip duruyordu. Bir de bu kokunun sahibi çıkması fazlaydı. Vicdanım yüzünden olduğunu düşünüyorum. Yetimhane müdiresinin Duruya yaptığı şeyleri kafama takıp vicdan yapmıştım. Duru da bizim gibiydi belki bu yüzden onu koruyasım geliyordu. Belki de o masum çocuksu suratı yüzündendir. Bilemiyorum. Tek bildiğim şey içinde onu koruma dürtüsünün olmasıydı. Kardeşimin yaşıtı olduğu içindir. Ama içimde bazı şeylerin ona yöneldiğini hissediyordum. Çok saçmaydı. Daha iki gündür tanıdığım ve çok az konuştuğum kızın beynimde yer edinmesine anlam veremedim. Bu yaşıma kadar etrafımdaki kadınların hiç biri aklıma dahi gelmemişken bir kız çocuğundan etkilenmem yanlıştı. Yani en azından bana göre. Aklımın daha fazla Duru ile dolup taşmasını istemediğimden düşünmeyi bırakıp gözlerimi kapadım. Hoş Duru karşımdaki odadayken bu pek mümkün değildi de neyse. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kır çiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin