Midyeciye geldiğimizde bir masaya oturmuştuk, kalbim normalden çok daha hızlıydı ve midem bulanıyordu. Sanırım hasta olacaktım. Yağız 100 tane midye ile gelip karşıma oturdu.
"Sen kazanırsan ben sana numaramı vereceğim, ben kazanırsam sen bana numaranı vereceksin anlaştık mı?" cümlesini bitirince gülümseyerek bana baktı ama benim gözlerim gamzelerindeydi. Bir gamze bu kadar ancak bu kadar güzel olabilirdi. Kalbim beynimi ele geçirmişti sanki, kurduğum cümlelerin beynimin izniyle olmasının imkanı yoktu çünkü.
"Anlaştık o zaman." bende gülümsemiştim. Yokuş aşağı son hızla giden arabanın freninin tutmaması gibi bende kendimi tutamıyordum. Sonu belliydi belki de ama sonuna kadar yaşanacak olan her şeyin son salisesine kadar bile tadını almalıydım.
Midyenin birini eline alıp açtı, sonrasındaysa limon sıkarak bana uzattı, tüm bunları yaparken gözlerini bir an olsun ayırmamıştı gözlerimden. Onun gibi gözlerimi gözlerinden bir an olsun ayırmadan uzattığı midyeyi yemeye başladım. İnanın bana bir midyenin tadı hiç bu kadar güzel gelmemişti daha önce. Yeşil gözleri üzerimdeyken fazlasıyla rahattım bu rahatlığımı bozan tek şey deli gibi çarpan kalbimdi. Onun bana yaptığı gibi bende midyeyi açıp üzerine limon sıktım, gözlerimi gözlerine kenetleyerek hazırladığım midyeyi ona uzattım. Tekrar gülümsedi ve uzattığım midyeyi yemeye başladı. Konuşmuyorduk ikimizde ama sanki hiç susmadan konuşuyormuşuz gibiydi. Etraftaki seslere aldırış etmiyordum, edemiyordum.
Yarım saat geçmişti midyeciye gelmemizin üzerinden ve midyelerin yarısını yedikten sonra ikimizin de nefes alacak yeri kalmamıştı. Birbirimizi tanımaya yönelik birçok konudan bahsetmiştik numaralarımızı telefonlarımıza kaydetmiştik.
"Demek annenin alerjisinden dolayı hayvan besleyemediğin için sana barınak hediye ettiler."
"Fazla abartılı görünebilir belki ama bu tek benim için olan bir hediye değildi, dışarıda yardıma muhtaç olan bir sürü hayvan için büyük bir fırsat." onaylarcasına kafasını yukarı aşağı salladı.
"Eğer sende istersen bir gün barınağı ziyaret etmek isterim." hayvanları seven biriyle karşılaşmak gerçekten beni çok mutlu etmişti.
"Eğer müsaitsen hemen şimdi gidebiliriz." gülümseyerek göz kırpıp kafasını 'hadi' der gibi salladı.
"Ne duruyoruz o zaman hadi gidelim." ayağa kalktığı zaman bende onunla birlikte ayağa kalktım. Dışarı çıktığımızda arabasının kilidini açtı. Arabaya yaklaşıp ön kapıyı açtı ve bana bakarak gülümsedi.
"Buyurun Okyanus Hanım önce siz." gülümsemesine karşılık vererek ben de ona gülümsedim.
"Teşekkür ederim Yağız Bey fazlasıyla kibarsınız." ön koltuğa oturduğum sırada kahkahası geldi kulaklarıma. Kapımı örttükten sürücü koltuğuna doğru geçti. Ben emniyet kemerimi takana kadar Yağız çoktan koltuğuna oturmuş, emniyet kemerini takmış ve arabayı çalıştırmıştı. Adresi Yağız'a söyledikten sonra navigasyon cihazına adresi kaydedip sesli yol tarifini açtı. Çok özeniyordum araba kullanabilen insanlara, çünkü benim pek fazla cesaretim yoktu. Sesli komutun başlamasıyla arabayı sürmeye başlayan Yağız'ı izlemeyi bıraktım ve camdan dışarıyı seyretmeye başladım.
"İstersen şarkı açabilirsin Okyanus." ona bakıp onaylar bir şekilde kafamı salladım, daha sonrasındaysa telefonumu ekrana bağlayarak Oğuzhan Koç - Bitmedi Elem açtım. Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Bu şarkı bana fazlasıyla huzur veriyordu.
"Müzik zevkini beğendim." gözlerimi açıp ona baktım.
"Dinledin mi daha önce bu şarkıyı?" gülümsedim ve cevap vermesini bekledim, gözlerini kısa süreliğine yoldan ayırıp bana baktı.
"Hayır ama sanırım bundan sonra sürekli dinleyeceğim." göz kırpıp tekrar yola bakmaya başladı. Bin çabayla sakin olmasını sağladığım kalbim tekrardan hızlı atmaya başlamıştı. Ah bu kalbim beni gerçekten çok yoruyordu. Şarkı bitmişti başka şarkı açmak için telefonumu elime aldım.
"Yolumuz uzun bir kere daha dinleyebiliriz bence, ne dersin?" gözünü yoldan ayırmamıştı ama tek kaşını kaldırarak cevap beklediğini belli ediyordu.
"Tabi ki, fazla güzel bir şarkı." kendimi dizginlemekte zorlanıyordum ama elimdeki ipleri bırakmaya da niyetim yoktu. Şarkıyı tekrardan başlatıp bittikten sonra açacağım müziği seçmeye başladım. Şarkının ortalarına doğru telefonum çalmaya başladı arayanın annem olduğunu görünce bağlantıyı kesip telefonu açtım.
"Efendim annem?" Yağız'a kaydı gözüm, bana bakarken tebessüm kondurmuştu dudaklarına.
"Anneciğim neredesin? Seni bekliyoruz babanla." kaşlarımı çattım neden bekliyorlardı ki?
"Neden bekliyorsunuz ki anne?"
"Kızım daha dün konuşmuştuk barınağa gidecektik hep birlikte, getirdiğin yavruları göstermek için o kadar ısrar ettin anneciğim. Unuttun mu yoksa?" ahh.. Tabi ki de unutmuştum.
"Aşk olsun meleğim unutur muyum hiç? Yoldayım ben barınağa doğru gidiyoruz bir arkadaşımla siz de oraya gelin orada buluşuruz olur mu annem?" Yağız ister miydi hiç bilmiyordum ama bunu yapmaktan başka bir şansım yoktu çünkü babam savcı annem ise avukattı yani fazla boş vakitleri olmuyordu.
"Tamam kızım 1 saat içerisinde orada oluruz."
"Tamam bir tanem dikkat edin." annem gülümsemişti, biliyordum çünkü onu tanıyordum.
"Tamam kızım sizde dikkat edin."
Telefonu kapatıp Yağız'a baktım, gerilmiştim birazcık çünkü emrivaki yapıyordum şu an.
"Annemle babama söz vermiştim bugün barınağa gideceğimize dair. Özür dilerim gerçekten eğer rahatsız olacaksan gelmek zorunda değilsin gerçekten." gelmesini istiyordum ama bir yandan da onu zorlamak istemiyordum.
"Sorun değil annen ve babanda bir insan neden gelmek istemeyeyim ki? Onlar için sorun olmazsa benim için de sorun olmaz." rahatlamış olmanın verdiği hisle gülümsedim.
"Yok onlar için de sorun olmaz. Tekrardan kusura bakma." bana bakıp sorun olmadığını göstermek için gülümsedi.
"Tekrar söylüyorum gerçekten sorun olmaz. Ayrıca 20 dakikaya orada oluruz bence bir şarkı daha dinleyebiliriz." gamzeleri yine gözlerimin önündeydi. Kendime gelip telefonu tekrardan bağladım ve Oğuzhan Koç - Yok Sanayım açtım. Altında yatan bir ima olduğundan dolayı gülümsedim. O da bana bakarak gülümsedi. Nakaratında Yağız'da eşlik etmeye başladı. Sesi çok güzeldi, şarkıya eşlik ederken ona bakmak dışarıyı izlemekten daha güzeldi. Şarkıyı tekrardan başlatıp eşlik etmesini bekledim, beklediğim gibi de oldu. Şarkıya eşlik ettikçe daha da güzel geliyordu sesi. Şarkı bittiği zaman barınağa da ulaşmıştık. Barınağın yolu daha önce hiç bu kadar kısa ve güzel gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste.
Paranormalİnsanların bir şekilde birbirlerine bağlı olduklarına inanır mısınız? Bir düğüm gibi ya da bir kelepçe. Peki ya hiç tanımadığınız birine başından beri hiç bilmeden bağlandınız mı? Onunla tanışmadan önce yalandan yaşayıp yalandan kurulmuş hayatlarda...