"Yani sen şimdi bize, Taeyeon'un önceden erkek olduğunu mu anlatmaya çalışıyorsun? Hatta doğum gününde bile erkekti, öyle mi?"
Namjoon hyung, Jungkook'a ve bana inanmadığını bakışlarıyla belli ediyordu ve onun bakışları altında geriliyordum. İkimiz de yanılıyor olamazdık, ben erkektim ve doğum günü dileğimden sonra değişmiştim. Evet, dilek!
"Hyung- Oppa. Ahh, nasıl bir durumun içerisindeyim ben? Namjoon hyunga bile oppa diyorum.. Ve bu kelimeyi asla bir kez daha tekrarlamayacağım. Her neyse, doğum günü dileklerini saçma bulduğumu biliyorsun, değil mi?" Namjoon hyung kafasını onaylarcasına salladı. "Ve bana zorla dilek tutturmuştunuz. Bunu da hatırlaman gerekiyor." Yeniden aynı şekilde kafa salladı. "O zaman ben.. Ben kız olmayı dilemiştim ve dileğim gerçekleşti! Evren ile asla dalga geçmeyeceğim, dersimi aldım ben. Bedenime geri dönmeliyim!" Ben Namjoon hyunga yakınmaya devam ederken Jimin içeriye koşarak girdi. "Tanrı'ya şükürler olsun.." Nefes nefeseydi. "İyi misin Taehyung-" Sözünü yarıda kesip bir an duraksadı ve Jungkook'a döndü. "Bu da kim?"
Avucumu hızla alnıma vurdum, bunalmıştım. Bu nasıl bir çıkmazdı böyle? Anladığım kadarıyla Jimin ve Jungkook haricindekiler beni doğumumdan beri kız sanıyorlardı. Bu başıma gelen en saçma olaylardan biri olabilirdi fakat asla birinci sıraya yerleşemezdi.
"Benim, Jimin."
"Vay canına, 'Benim, Jimin.' dedin ve nasıl da tanıdım seni öyle?" Dudaklarımı sinirle birbirine bastırdım ve elimi Jungkook'un omuzuna koyup onun omzunu sıvazladım. "Benden bu kadar, başıma ağrılar giriyor ve sinir basıyor beni. Ah- Sanırım şimdi de regl oluyorum, harika." Tek solukta söylediğim cümle nedeniyle Jungkook bana gülerek bakıyordu.
"Seni öperek susturmak isterdim, hyung- Yani noona ya da Taehyung- Hayır hayır, Taeyeon. Ah, siktir. Kafam çorba oldu." Jungkook'un saçma sözlerinden ötürü ona göz devirdim ve bu karmaşanın içerisinden kurtulabilmek adına dua ettim.
"Bunun nesi karışık? Taeyeon=Kız. Taehyung=Erkek."
Jungkook tek kaşını kaldırarak Namjoon hyunga baktı. "Hyung, ne diyorsun sen, Tanrı aşkına?" Jimin kahkahalarla ikisinin atışmasını izliyordu. Sonunda o da dayanamamış olmalı ki konuşmaya katıldı. "Bakın, Taehyung'un erkek olduğunu hatırlıyorum. Dün geceden kalma fotoğrafımız bile var, biliyorsunuz. İzin verin, göstereyim."
Jimin ceketinin cebini biraz kurcalayıp telefonunu eline aldı ve hızla galeriye girdi. Daha sonra hepimizin bulunduğu dün geceki grup resmini buldu ve resmi bana doğru yakınlaştırdı. "Bakın, o erkek." Namjoon hyung resmi daha iyi incelemek adına Jimin'in elinden telefonu aldı. "Benim gözlerimde mi sorun var bilmiyorum ama ben 'Taehyung'u 'Taeyeon' olarak görüyorum. Şu anki ile aynı görünüyor."
Jimin şaşırarak telefonu Namjoon hyungdan aldı ve resme baktı. "Siktir, bu nasıl olabilir?" Gördüklerine inanmayarak gözlerini ovuşturdu, daha sonra yeniden ekrana baktı. "Jungkook, sen de telefonunu kontrol eder misin?"
Şu an bu olaydan gerçekten sıkılmıştım. Kız olduğum gerçeğini kabullenmeyi ben de istemiyordum ama şu vakitten sonra kabullenmemin gerektiğini iyi biliyordum. "Hey, millet! Sakin olur musunuz? Ben artık kızım, tamam mı? Hiçbirimizin bu olaya bu kadar takılmamasını istiyorum şu dakikadan itibaren." Jungkook sırıtarak kafasını aşağı yukarı hareket ettirdi. "Jungkook, sırıtma. Ve millet, şu da var ki hiçbirinize oppa diyebileceğimi sanmıyorum. Ben hyung demeye alışkınım, oppa bana göre fazla itici. O yüzden keyfime göre hyung diyeceğim. Bundan dolayı rahatsız olacak olan varsa şimdi söylesin, ona adı ile sesleneceğim." Elini yukarı kaldıran Jungkook'a baktım. Yüzündeki sırıtışı hâlâ silmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
not gentleman, not lady | taekook
Proză scurtăDoğum günü dileği saçmalığına inanmayan Kim Taehyung bir dilek dilemişti. ----------------------------- top jk | bottom tae