-----------------------------------------------------------
"Aslında Liora biraz daha kalsak iyi olur. Çünkü seninle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var."
Yoksa...
Bilinmeyen olduğumumu öğrenmişti.
Hayır olamaz.
Olamaz değil mi?
İmkansız...-----------------------------------------------------------
"Tamam konuşalım. Seni dinliyorum."
"Oturmayacak mısın Liora?"
"İyiyim böyle. Söyle sen dinliyorum ben."
"Liora saçmalama. Oturur musun? Lütfen."
"Peki tamam, oturuyorum." dedim ve Shawn'ın yanına oturup yüzümü ona çevirdim.
"Nasıl ya da nereden başlayacağımı bilmiyorum. Söyleyeceklerim sana saçma da gelebilir. Ama bu böyle olmak zorunda."
"Bu böyle olmak zorunda olan ne Shawn? Anlat lütfen, dinliyorum.
"Liora biz bir süre beraber görünmesek iyi olur. Yanlış anlama lütfen. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Axel eğer ikimizi birlikte görürse seni rahat bırakmaz. Bundan eminim. İkincisi ise hoşlandığım biri var. Onun, hakkımda yanlış şeyler düşünmesini istemiyorum. Kısacası birbirimizden ayrı olmamız ikimiz için de çok iyi olur."
Hoşlandığım biri var cümlesinden sonraki cümleleri duymamıştım. Bilinmeyen olduğumu öğrenmediğine mi sevineyim? Hoşlandığı biri olduğuna mı üzüleyim. Beynim durmuştu, hayattan kopmuştum, nefes almayı unutmuştum. Hatta ölmüştüm de gömmeyi unutmuşlardı. Kendimi biraz da olsa toplayabilmiştim.
"Kararına saygı duyuyorum. Ve haklı olduğunu da düşünüyorum. Birbirimizden ayrı olmak ikimiz için de en iyisi."
"Böyle düşünmene sevindim." dedi yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdim.
"Sen git hadi. Beş on dakikaya çıkarım ben de."
Kendimi sıkmaktan bütün kaslarım kasılıyordu. "Tamam." dedi ve oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Sonra da çıkıp gitti.
Gitmesiyle kendimi serbest bıraktım. Gözlerimden yaşlar akmaya, nefesim kesilmeye başlamıştı. Çalan telefonumu elime aldım. Johnson arıyordu. Aramayı açtım.
"Liora."
"Efendim Jack."
"Sen, sen ağlıyor musun? Söyle nerdesin, geliyorum."
İyi olmak için Jack'e ihtiyacım vardı.
"Revirdeyim. Shawn nereye gittiğini sorarsa sakın buraya geldiğini söyleme."
"Tamam, tamam. Hemen geliyorum."
"Görüşürüz." dedim güçsüz çıkan sesimle. Daha sonra aramayı bitirip telefonumu kapattım.
Ne yapacağımı bilmeden, elim kolum bağlı öylece oturup Jack'i beklemeye başladım. Yanaklarımdan süzülen göz yaşlarıma da engel olamıyordum.
Yaklaşık beş dakika sonra kapı açıldı. Jack endişeli yüz ifadesi ile bana bakıyordu. Hemen koşarak yanıma geldi. Beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı. Başımı göğsüne yasladım. Sakinleşmemi bekledi, sakinleşinceye kadar tek kelime etmedi. Sakinleştiğimde göz yaşlarım akmayı bıraktığında Jack yüzümü avuçlarının arasına aldı. Islak yanaklarımı baş parmaklarıyla sildi.
"Ne oldu güzelim? Anlat bana."
"Jack... Shawn hoşlandığı biri olduğunu birbirimizden uzak durmamız gerektiğini söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen | Shawn Mendes
Short Story"Hadi pes atalım" dedi Matthew. Hemen karşı çıktım. "Hayır olmaz." diye bağırdım. "Daha önemli işlerimiz var. Pesi sonra da atarız." Hepsi bana anlamayan gözlerle bakıyorlardı. Bu nedenle açıklama yapmam gerekiyordu. "Bilinmeyeni bulacağız."