"Tamam o zaman ben hemen gidip gelirim."Shawn kapıya doğru ilerledi. Elini kapı koluna uzattı. "Liora bir sorunumuz var."dediğinde anlamayan gözlerle ona baktım. Sorun neydi? Hiçbir şey anlamamıştım..
"Anlamıyorum Shawn. Sorun ne?"
"Sanırım kilitli kaldık Liora."
"Şaka yapıyorsan bu hiç komik değil Shawn."
"Saçmalama Liora. İnanmıyorsan gel, kapıyı açmayı dene."
Başımı sallayıp yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim. Kapının kolundan tutup açmaya çalıştım kapı açılmayınca belki bir umut açılır diye -tam bir aptallık- daha hızlı bir şekilde kapı kolunu aşağı indirdim ve kapıyı itmeye çalıştım.
Shawn bu hareketimi komik buldu ve kıkırdadı. "Açılmıyor işte Liora. Zorlama."
"Ne yani kilitli mi kaldık biz burada."
"Biraz öyle oldu sanırım. Şuan kilitli kalmamız pek umrumda değil aslında. Çok açım."diye isyan etti Shawn karnını tutarken.
"Burda kilitli kalmamız senin açlığından daha büyük bir sorun Shawn."
"Yanımızda hiç yiyecek bişey yok. Açlığım daha büyük sorun teşkil ediyor Liora. Sağlığım, hayatım söz konusu."
"Sadece iki dakika bekle."dedim ve Shawn'ın çantasını alıp içinden sabah koyduğum muffinleri çıkarttım. "Sanırım bu açlığını yok edebilir ne dersin?"
"Yani bi miktar, azaltabilir."dedi elimdeki muffin dolu kutuyu alırken.
"Afiyet olsun o zaman."
Elindeki muffinden koca bir ısırık alıp konuştu. "Sen yemiyor musun?"
"Ben aç değilim. Sen ye hem onlar sana anca yeter."
"Muffinleri seninle paylaşabilirim."
"Çok cömertsin. Ama gerçekten aç değilim."
Shawn eline bir muffin alıp bana uzattı. "Bir tane ye bari. Lütfen."
"Çok ısrar ettin. Bir tane yerim ama sadece bir tane."diyerek uzattığı muffini aldım.
"Hiç yememenden iyidir." Muffine bakıp konuşmaya devam etti. "Şu güzelim, muazzam şeyi nasıl yemek istemezsin. Aklım almıyor. Neyse hepsini ben yerim."
Çok kısa sürede -yaklaşık 5 dakikada- Shawn bütün muffinleri bitirmişti. Hatta kutuda kırık bile kalmamıştı.
"Karnın doyduysa artık buradan nasıl çıkacağımızı düşünebilir miyiz?"
"Karnım doydu ama.."
"Ama.." Derin bir nefes aldım. "Yine ne var Shawn?"
"Susadım."
"İsteklerin de bir bitmiyor."diye söylenirken çantamdan su şişesini çıkarıp uzattım. Shawn teşekkür ederek şişeyi aldı, suyu yarısına kadar içti. "İçecek misin?"diye sordu. Başımı evet anlamında aşağı yukarı salladım. Uzattığı şişeyi alıp kalan suyu içtim.
"Eğer başka bir isteğin yoksa artık buradan çıkabilir miyiz?"
"Bi düşüneyim."diyerek elini çenesine koydu. "Şaka şaka başka bir isteğim yok. Çocukları arayalım bizi burdan çıkarmanın elbet bir yolunu bulurlar." Telefonunu eline aldı birini arayıp telefonu kulağına yerleştirdi. "Hadi Gilinsky aç şu telefonu."diye söylendi.
Yarım saatin sonunda Shawn çocukların her birini 1000 kere aramıştı-belki de daha fazla bu konuda emin değilim-. Fakat hiç biri açmamıştı. Bende durum daha kötüydü. Arayabileceğim tek kişi Mia'ydı ve onun telefonu kapalıydı. Shawn telefonu kulağına götürdü bir kaç dakika bekledikten sonra sinirle kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen | Shawn Mendes
Short Story"Hadi pes atalım" dedi Matthew. Hemen karşı çıktım. "Hayır olmaz." diye bağırdım. "Daha önemli işlerimiz var. Pesi sonra da atarız." Hepsi bana anlamayan gözlerle bakıyorlardı. Bu nedenle açıklama yapmam gerekiyordu. "Bilinmeyeni bulacağız."