1, 2, 3, 4, 5...Hedefime ulaşmalıydım. 30 saniye dayanmalıydım. Ama kızların konuşmaları dikkatimi tamamen dağıtıyordu.
"13 saniye oldu, ölmüş olabilir mi acaba? Bak ben ölü görmeye dayanamam."
Yağmur'un kurduğu cümleyle gülmemek için olağanüstü bir çaba sarfettim.
"Yağmur hayatında kaç defa ölü gördün? Ayrıca saçmalamayı bırak da bak bir hiç ölüye benzer bir hali var mı?"
Hazan'ın sorusu üzerine Yağmur'dan ses çıkmayınca tahmin ettiğim olayın gerçekleşeceğini anladım. Bu durumda gülmemek çok zordu. Anlaşılan hedefime ulaşamadan savaşımı sonlandıracaktım.
"Vaar."
İkisi de aynı anda bağırıp beni kolumdan tuttukları gibi denizin içinden çıkarttılar. Yüzümdeki suları silerken gözlerimi açabilmek için bir süre çabaladım. Açılan göz kapaklarımın ardında bana bakan 2 çift gözle karşılaştım. Sinirlerime hakim olmaya çalışarak konuştum.
"Kaç saniye kalabildim?"
"25 saniye bence mükteşem bir skor. Ben 10 saniye bile kalamam." diyor kötü gün dostu Yağmur.
Zihnimde canlanan Yağmur'u suya batırıp boğma görüntülerini kafamı sağa sola sallayıp yok ettim. Ona göz devirdikten sonra konuyu daha fazla uzatmamaya karar verip kıyıya doğru yürümeye başladım.
"Hadi çıkalım artık ellerim buruştu suda dura dura."
Kızlardan ses çıkmayınca yavaşça arkamı döndüm. Dönmemle suratıma suratıma çarpan suyla kalakaldım. Ağzıma dolan tuzlu suyu püskürtüp görünmez savaş boyalarımı sürdüm. Demek savaş istiyorsunuz. O halde sizi kıramayacağım. Bundan sonrası benim acımasız hamlelerimle ve Hazan'a yosun fırlatmam sonucu attığı çığlıklarla devam etti.
**
Akşam yorgunluktan bitik bir şekilde kendimi koltuğa atıyorum. Banyodan sonra saçlarımı bile kurutacak halim kalmadığı için onları kendi doğal yollarıyla kurumaya bırakıyorum. Tabi bunu Yağmurdan gizleyemiyorum. Kendisi son saç kurutucu olduğu için elinde saç kurutma makinesi ile gezen bir varlık.
"Biri son saç kurutucuyu mu çağırdı? Emrinize amadeyim efendim. Migrene, zatüreye son. Benimle güvendesiniz."
Elinde saç kurutma makinesi, kablosunu boynuna dolamış şekilde odaya dalan Yağmur'a bakıyorum. Hedefine kitlenmiş şekilde bana doğru gelmeye başlıyor. O saç kurutma makinesini prize takıp makineyi çalıştırırken ben de Hazan'a ıslık çalıyorum.
"Heaah" diye bir ses çıkarınca Yağmurla bir ağızdan "Çüşş" diyoruz.
"Az kibar ol ya dağdan mı indin şehire."
Hazan bana göz devirip: "Zaten siz 'çüş'derken çok kibardınız değil mi pardon." deyince savunacak bir tarafımızın olmadığını farkedip susuyoruz.
"Bir kesin de yarın değil, ondan sonraki gün değil, ondan sonraki gün okullar açılıyor. O gün ben ne giyecem ya!"
Yağmurun kurduğu olağanüstü cümle karşısında sadece ağzına çakabiliyorum.
"Aaahh. Ne oluyor be?"
"Birincisi kısaca üç gün sonra diyebilirsin. İkincisi okula gidiyorsun düğüne değil."
Hazan kafa sallayıp beni onayladıktan sonra konuya olan ilgisini belli eden o cümleleri kuruyor;
"Az önce yere düşmekte olan yastığı tekme atarak tekrar koltuktaki eski yerine gönderdim. Tabi siz kaçırdınız bu olağanüstü refleks gösterimi."