giriş|anlayışsız bir takipçi ve onun bitmeyen çiçekleri

3.1K 167 20
                                    

ALEVLERİN BİLE TİTREDİĞİ SLYTHERIN zindanlarında, saçlarından sular damlayan genç kız, ıslanmış cübbelerine sarınmış dizlerinin üzerinde duran deftere titreyen elleriyle bir şeyler yazmaya çabalıyordu. Ara sıra morarmış dudaklarından histerik bir çekiş kopuyor sonra endişeyle ağzına götürdüğü elleriyle gizlendiği köşeden tüm çiçeklerini adadığı oğlanı izliyordu. Bileğinden çözdüğü sarı renkli kurdele, her bir yaprağını teker teker okşadığı papatyaları birbirine, onları da titrek harflerin süslediği küçük nota bağlarken gözlerini bir an bile olsun ondan ayırmadı.

O bir yıldız çiçeğiydi ve o gün koptuğu gündü.

▪▪▪

İksir sınıfının hemen önünde bir genç bekliyor. Özenle geriye taranmış saçlarından dışarıya fırlamış birkaç tutam, kaliteli quidditch cübbesindeki yer yer çamur, başlangıçta yaratılmış imaja müthiş bir zıtlıkla karşı çıkıyor yüzündeki pembelik, loş koridora dağılan düzensiz nefes sesleri, zavallı oğlanın kötü ruh halini gözler önüne seriyordu. Bu perişan görünümlü genç; asil ve pek köklü Black ailesinin yasal varisi, on altı yaşındaki bedeninde kırk beşlik bir ruh taşıyan, anneciğinin favori evladı, sosyal sınıf farkını adeta somut sınırlarla ayıran bir grup beyni yıkanmış gencin sembolik lideri Regulus Arcturus Black'den başkası değildi. Onu apar topar quidditch antremanından koparıp zindanlara kadar koşturan şey de hemen o kapının arkasında, belki de oğlanın tüm çabasını boşa çıkaracak meraklı bir eldeydi.

Zamanın alay edercesine yavaş aktığı işkence dolu birkaç uzun dakikanın ardından nihayet duyulan çan sesi, Regulus'u kulağını dayadığı kapıdan hızlıca uzaklaştıran toplu bir toparlanma gürültüsünde boğuluyor. Acaleyle açılan kapıdan fırlayan küçük bir Hufflepuff, kapıda birinin bekleyebileceğini hesap etmemiş olacak ki, neredeyse kendi cüssesiyle eş kitaplarını dört bir yana dağıtan darbeyle yere düşüyor. Çarpmanın etkisiyle birkaç adım gerileyen Regulus, zavallı çocuğa tek bir bakış atmadan dosdoğru sınıf kapısına dönüyor.

Ne yazık ki öngörülemeyen ikinci bir darbe, aynı o cılız birinci sınıf gibi yere kapaklanmasını üstüne de antremanda incittiği kolunun yeniden uyarılmasını sağlıyor. Yırtıcı bir öfkeyle çarpma yönüne döndüğünde ise koşarak gözden kaybolan siyah bir cübbe akabinde tüm sefaletinin kaynağı olan küçük defteri buluyor. Onu hızla kavrayıp faydasız bir çabayla takipçisinin biraz önce kaybolduğu koridora dalıyor. Ve tabii ki hiçbir şey bulamıyor.

Öfkeli yüzü, ağrıyan başını baskılamak için alnına çıkardığı eline bulaşan kurumuş çamurla buruştu. Nefesinin altından basit bir gizleme büyüsünü unutup kendini küçük düşürdüğüne dair incitici birkaç kelime mırıldanıp gözlerini hala sıkıca kavradığı eskimiş deftere çevidi. Parmakları yıpranmış derinin üzerinden kayarak oraya zorla sıkıştırılmış şeyleri kavradı. Hayır bu çiçekler Regulus'un defterine ait değillerdi. Ölü cildi aralanmış papatyalarla doldurulmuştu. Bu saygısızlıktı. Kız(?) bunu anlamıyordu. Özel alanının kurcalanıyor olması onu etkilemiyor aksine tiksindiriyordu.

Defteri kapağından tutup silkeledi, bir demet papatya açılan kurdeleleriyle beraber etrafa dağıldığında elinde kare şeklinde katlanmış bir kağıt kalmıştı.

Alışık olduğunun aksine aceleyle karalanmış özensiz el yazısı zaten çatılı kaşlarını biraz daha yaklaştırdı birbirine.

Belides'in, Tanrı Vertumnus'un karşılıksız aşkından kaçmaya çalışırken kendini bir papatyaya dönüştürdüğünü biliyor muydun?

Regulus yenik bir nefes verdi ve kağıdı birkaç parçaya böldü. Zemine dağılmış çiçeklere aldırmadan geçerken not da peşi sıra ezilmiş çiçeklerin arasına dağıldı.

▪▪▪

Regulus Black sıklıkla eşyalarının arasındaki çiçeklerden yakınıyor. Aster Sanders ise favori oğlanına çiçekler yolluyordu.

koparılmış çiçekler ne kadar yaşar | r.a.b Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin