sekiz|ephigeus'ı bulmak

649 77 100
                                    

ERTESİ GÜN REGULUS, AÇIK TUTABİLMEK için bir hayli çaba gösterdiği kızarmış gözleri ve öğrenim hayatının belki en gelişigüzel ödeviyle Binns'in sınıfına giderken yanındaki oğlanın söylediği tek bir kelimeyi bile anlamıyordu. Adı Conrad Macmillian'dı ve belli ki Quidditch antremanı hakkında Regulus'un dinlese iyi edeceği bir şeyler mırıldanıyordu. Ne yazık ki koşarak yatakhaneye dönmek ve ertesi gün ağırana kadar da uyanmamanın hayalini kurmak Regulus için tüm bu Gryffindor'a gününü göstereceğiz şeyinden daha öncelikliydi. Bu yüzden yedinci sınıf, muhtemelen sorduğu bir sorunun cevabını beklerken yüzüne aval aval bakmakla yetindi.

Zavallı Conrad, "safkanlar üstündür ama bazıları daha üstündür"* şeklindeki Regulus'a pek manasız gelen ancak faydalarından da epey yararlandığı çarpık bir anlayıştan muzdarip olsa gerek sabırla karşısındaki oğlanın cevabını bekliyordu.

Regulus'u sorusunu bilmediği yanıttan kurtaran şey ise, sıkıca topladığı sarı saçları dağılmış -muhtemelen yanlarına kadar koşarak gelmesinden- nefesini düzene sokmaya çabalarken bir yandan da konuşmaya çalışan Laila Burnell'dan başkası değildi. "Konuşabilir miyiz?" dedi dosdoğru Regulus'a, nihayet rahat bir soluk alabildiğinde.

Regulus çoğunlukla oğlandan kurtulmak biraz da merakla kızı onayladı. Conrad hoşnutsuzlukla iç çekmiş olsa da üstelemedi ve ona doğru son bir "anlaştık o zaman" baş sallamasıyla çekip gitti.

"Ben okudum!" dedi kız aniden. Regulus hâlâ onun bu halini anlamlandırmaya çalışıyordu. "Belides ve Vertumnus'u okudum. Benimle hiçbir alakan yokken neden birdenbire böyle bir şey sorduğunu çok düşündüm sonra araştırmaya karar verdim. Açıkçası başta hiçbir şey bulamadım sonra muggle bölümüne baktım ve bir tür mit olduğunu fark ettim. Yani senin muggle efsaneleriyle ilgileniyor oluşun da epey şaşırttı tabii ama bunu söylemeyecektim." Bir süre duraksadı. Kelimelerini toparlamaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. Regulus sadece çok hızlı konuştuğunda "r"leri söylemediğini ve bazı harfleri aşırı bastırdığı bir aksana sahip olduğunu fark etti. Belki Alman? "Sonuç olarak bana öylesine karşılıksız bir aşktan kurtulmak için kendini çiçeğe dönüştüren birini sormayacağını düşündüm. Sana nasıl bir izlenim verdim bilmiyorum ama senden hoşlandığım falan yok."

"Aksini düşünmüyordum." dedi Regulus ifadesizce. Gözleri öylesine tablolarda dolanıyordu. Orta yaşlarında hafif tıknaz bir kadın, Naiplik Döneminin "rahat" moda anlayışını yansıtan geceliğinin dekoltesini düzeltip öfkeyle sırtını dönene kadar da izlemeye devam etti.

Laila tablonun öfkesine hafifçe sırıttı ama sonra şüpheyle kaşlarını çattı. "O zaman neden bu kadar zaman birbirimizi görmezden geliyorken aniden böyle bir soru sordun?"

"Canım istedi." dedi Regulus lakayıt bir tavırla. Göz temasını yeniden sık aralıklarla kesip hiç ilgilenmemesine rağmen koridordan geçenlere bakıyordu.

Gryffindor, ona başarılı olduğunun kanıtı niteliğinde öfkeyle "Kibirlisin." dedikten sonra aynı hışımla çekip gitti.

Regulus Sihir Tarihi sınıfına girmeden önce yüzündeki sırıtışı silmek zorunda kalmıştı.

▪▪▪

O öğle molasında, gün boyu kendini yatakhanede bir uyku kaçamağıyla motive etmiş olmasına rağmen çok gizli bazı nedenlerden dolayı -Regulus'un kendi bile bilmiyordu- iflah olmaz bir heyecanla harabeye dönmüş kilisenin yolunu tutmuştu.

Lotus bulduğu her boşluğu burada geçirdiğini söylüyordu, Regulus da boşluklarını değerlendirse ne olacaktı sanki.

"Regulus Black." dedi Lotus hülyalı bir sesle. Başını okuduğu kitaptan kaldırmamıştı bile. Regulus kızın kendi sihir enerjisini tanıdığını yahut buranın gerçekten de onların küçük sırrı olduğunu düşündü ve her iki ihtimalden de hoşlandı.

koparılmış çiçekler ne kadar yaşar | r.a.b Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin