on iki|morsalkım bakiresi

89 8 0
                                    

"Ben de senin gibiymişim!" dedi eski püskü elbisesinde kır çiçekleri olan küçük kız. Oğlan mağrur bir ifadeyle onun bu pejmürde haline baktı. Baştan ayağı hor görüyordu onu. "Sen benim gibi olamazsın." dedi hırsla. "Ben bir safkanım sense iğrenç bir mug-bulanıksın."

Kız sadece bir anlığına kafası karışmış göründü sonra bilmiş bir ifadeyle toparladı. "Hayır." dedi kendinden emin. "Bu mektup bana senin gibi olduğumu söylüyor. Sen ne yapıyorsan ben de yapabilirim."

"Hayır!" dedi oğlan öfkeyle. Yüzü soluk pembe renk almıştı.

"Sen sadece kıskanıyorsun." dedi kız kıkırdayarak. "Mektubumu senden önce aldım."

"Çünkü benden yaşlısın.'' dedi oğlan bastıra bastıra. "Daha iyi olduğundan falan değil."

▪︎▪︎▪︎

Regulus, yıldız çiçeği kim biliyordu elbet. Lakin onun Lotus olabilmesi ihtimal dahilinde bile değildi. Sadece onun gibi hiçbir özelliği olmayan bayağı biri nasıl olur da Regulus'un uykularını kaçırabilirdi ki? İkisinin aynı tabloda tahayyülü bile birbirlerine olan devasa tezatlığı göz önüne seriyordu. Lotus bir çiçeğin zarafetini taşıyorsa o kız buruşuk, çarpık bir dikendi. Lotus bir çiçek bahçesiyse, o; bahçeye ulaşmak için ayağının altında ezdiğin yabani ottu. Nymphe ne ise, yıldız çiçeği onun olmadığı diğer önemsiz şeylerdi. Hal böyleyken nasıl olur da Lotus böyle bir şey ima edebilirdi? Regulus'un o ikinci sınıf bulanıktan haz etmediğini bilmiyor muydu?

Gözleri Gryffindor masasını baştan sona üç kez turladı ama aradığını bulamadı. Gerçi Regulus o kızın çehresini bile hayal meyal hatırlıyordu ancak hangi binada olduğu ezberindeydi. Bunu eskiz defterinden yırtıp attığı sayfalardan biliyordu. O kargacık burgacık yazısıyla Regulus'a Hogwarts'ın ne kadar mükemmel bir yer olduğunu, Sirius'la aynı binaya ayrıldığı ve onun gelmesi için sabırsızlandığına dair saçma sapan karalamalar yollamıştı. Regulus ona kendisine bir daha yazmaması hakkında bir çığırtkan gönderene kadar da her hafta penceresinden baykuş pisliği temizlemişti. Annesi o bulanık kızla mektuplaştığını öğrenseydi eğer Hogwarts'a gidene kadar odasında kilitli kalırdı.

Bakışları Burnell'a takıldı. Sarı saçlarını kelebekli bir tokayla tutturmuştu. Boyuna kanatlarını çırpıyordu. Yine de Regulus o asalak kızı çoktan eleyivermişti. Değil Lotus, çiçekçi kız bile (ikisinin aynı kişi olması da oldukça muhtemel) olamazdı. Şimdi elleri çenesinde uzun uzun Sirius'a bakıyordu. Sanki birkaç ay önce kendisinden hoşlanmıyormuş gibi Regulus ona acıdı. Sirius'un budala arkadaşlarından başını çevirip herhangi bir kıza gözünün ucuyla bile baktığı görülmemişti.

Önündeki tabak hafif bir pof sesiyle ortadan kaybolduğunda sarışın kız ayaklandı. Regulus'un gözleri bilinçsizce büyük salondan çıkana kadar onu takip etti. Kendine geldiğinde kahvaltı saati bitmişti ve düşünmekten yemeyi unutmuştu.

Aynı şey öğle vaktinde de oldu. Hastalıklı bir merakla tüm Gryffindor'u tek tek incelerken yine o olabilecek hiç kimseyi görmedi. Şüphe damarlarına sızmaya başlarken aniden ayaklandı.

"Hey," dedi Barty niyetini anlayarak. "Bir kez daha dersleri ekersen Bayan Black çılgın çığırtkanlar yollayacak."

"Alınma dostum." dedi Avery hafif mahcubiyet ince alayla. "Annenin yüksek oktav sesini yeterince duyduk." Göz ucuyla Gryffindor masasına baktı.

Regulus önemsemedi. Zihni parça parça bölünmüş o kadar sorunla doluydu ki Sirius'un uygunsuz davranışları ya da annesinin öfkesi umursayacağı son şeydi.

Huzursuz hissediyor. Ne zaman Lotus hakkında hülyasız düşünecek olsa hafızasında bir delik varmış gibi düşüncelerini bir araya getiremiyor. Zaten bölük pörçük hatıralar, üzerlerine çöken yoğun pusla anlaşılmaz hale geliyor. Üstelik bu bozuk duygu durumu yetmiyormuş gibi bir de sıklıkla baş ağrıları çekiyor.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 18 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

koparılmış çiçekler ne kadar yaşar | r.a.b Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin