Herkese yeniden merhaba! Bu hikayeyi baştan kurguluyorum. Yeniden yazmaya başlayacağımı sizlere söylemiştim. Her şeyiyle yeni bir hikaye oldu. Umarım beğenirsiniz. ❤️
Keyifli okumalar!
Bir gün daha istediğim gibi yitip giderken amacıma ulaşıyor olmanın verdiği heyecanın tadı başka hiçbir şey de yoktu. Benim başından beri olmak istediğim kişi, yapmak istediğim her şey belliydi.
Karşımda oturan, çocukluğumdan beri yenilmez bir gücü anımsatan babamı incelemekle meşguldüm. Benim için hâlâ aynı şeyleri anımsatıyordu. Her ne kadar on sekiz yaşıma girmiş olsam da babam hâlâ yenilmez bir güç, başarıların birer anahtarıydı.Liseden mezun olduktan sonra her gün soluğu babamın şirketinde almış, onunla ilgili olan her şeyi benimsemiştim. Babama ve işine son derece saygı duyuyordum. Ağzından çıkan her bilgi için deliriyor, aklımın en parlak köşelerinde tutuyordum. Yeni de olsa işin mantığını kavrayabilmiş her şey de olduğu gibi iş hayatımda da babam gibi olma yolunda ilerlemek istemiştim. Başarılı bir iş adamı olarak kalmayacak aile hayatımda da tıpkı babam gibi olacaktım. Başka olmak istediğim biri yoktu. Başka türlüsü olamazdı.
Şimdi ise incelemekte olduğum babamdan bakışlarımı henüz çekmiştim. Koltukta rahatça kurulmuş daha şimdiden istediğim her şey yolunda olduğu için dudaklarımda beliren küçük sırıtmışsa engel olamamıştım. Babamla ilgili daldığım düşüncelerden derinlerden gelen bir hıçkırık sesiyle aniden çıktım. Kaşlarım istemsizce çatılırken ne olduğunu anlamaya çalışırcasına sesin geldiği yöne çevirdim başımı. Aynı ses tekrar kulaklarıma dolduğunda ise ağlayanın annem olduğunu anlamıştım.
Koltuktan kalktığım gibi adımlarımı yatak odasına yönlendirdim. Bir şeyler vardı. Son zamanlarda annem pek iyi görünmüyordu. Babamla o kadar çok meşguldüm ki annemle düzgünce ilgilenememiştim bile. Her odaya girdiğimde boş bakışları içime işliyordu. Bana bakan o gözler her zaman sevgi ve şefkat doluydu. Son zamanlarda sanki kim olduğumu bilmiyormuş, beni tanımıyormuş gibi bakıyordu. Onunla konuşma çabamı her defasında başına kadar çektiği yorgan ile geri itiyordu. Babam bile annemin dilinden anlamamış, saatlerce onunla konuşmaya çalışmaktan vazgeçmişti. Vazgeçirilmişti. Çünkü annem her seferinde kırıp döküyor, ağlıyordu.
Her adımda duyduğum sesle kalbime iğneler batıyordu. Annemin ağlaması dışında sessizliğin kol gezdiği evde, büyük bir gürültünün kopmasıyla ani hareketle sesin geldiği yöne döndüm. Kapı büyük bir gürültüyle tekemeleniyor ardından çığlıklar yükseliyordu. Babam okuduğu kitabını hızla bırakmış, oturduğu yerden seri bir hareketle ayağa fırlayıp kapıya koşmuştu. Kapıyı açtığı anda bir kadın delirmiş gibi babamı itmişti.
Siktir!
Yatak odasının kapısı gürültüyle açıldı ve annem sanki bunu bekliyormuşçasına gözyaşları içinde adımını attı. Acı dolu çığlık kulaklarıma tekrar dolduğunda neler olduğuna anlam verememiştim. İliklerime kadar hissettiğim, beni neredeyse titreten bir korkuyla babamın olduğu tarafa koştum. Salonumuzun ortasına alev topu gibi düşen yabancı bir kadın vardı.
"Baba!" dedim korkuyla. Neler olduğuna anlam veremezken yabancı kadın çatlamış sesiyle konuşuyordu.
"Şimdi burada, güya bu mutlu aşk yuvanızda her şeyi geride bırakarak mı yaşayacaksınız?" diyerek çığlık çığlığa bağıran bu yabancı kadın elindeki büyük şişeden etrafa benzin saçıyordu. Babamın bile engel olma çabaları nafileydi.
"İstediğim tek bir adam vardı. O adam da birden hayatıma girdi. Önce tüm eksikliğimi giderircesine benimle oldu. Sonra sonunu düşünmeden pervasızca terk etti. Ve birden hayatımdan hızla çıktı!"
Kadın çığlık çığlığa bağırırken ne elindeki etrafa saçtığı benzini
ne de ailemi kurtarmayı umursadım. Bu kadın evimize bir alev topu gibi düştü ve sadece beni yaktı. Bir an sonra kadın cebinden çakmağını çıkarıp çaktı ve babama baktı.Umursamadan, arkasında ne denli acılar çeken bir kadın bıraktığını düşünmeden öylece hayatına devam ettin!"
O an kadının elindeki çakmak yere düştü ve aniden harlayan alevle geriye sendeledim.
Bu kadın kimdi? Hayır hayır! Yalan söylüyordu! Sadece para koparmaya çalışan kadınlardan biriydi. Babam bunu yapmazdı, yapamazdı. Benim babam bu değildi. Benim babam böyle bir adam değildi. O sadece benim hayran olduğum babamdı!
Kadın bağırmaya devam ederken arkamdan gelen sesle hızla döndüm. Annem yere yığılmış güçsüzce öksürüyordu. Korkudan, çaresizlikten titreyerek yanına koştum. Alevler her yanı sarmıştı. Kulaklarım uğuldamaya başlarken, ciğerlerimi kasıp kavuran acıyla öksürmeye başladım.
"Anne!" diye bağırırken buldum kendimi. Bu defa ağzımdan çıkan tek kelime buydu. Anne.
Annemi kollarıma aldığımda nefesim kesiliyordu. Nefes alışlarım güçsüzleşiyordu. Annemi buradan çıkarmam lazımdı. Hayır, şimdi olmaz Poyraz. Şimdi güçsüz olma zamanı değil!
Babamın ilk defa korkuyla bağırdığını duydum. Onu göremiyordum. Alevler her yeri sarmış, dumanlardan hiçbir şey görünmüyordu.
Babam korkuyla "Yanına geleceğim oğlum." diye bağırırken o kadın kahkahalar atıyordu.
"Senin buradan gideceğin tek yer cehennem Serhat! Senin ve ailenin, gideceğiniz tek yer cehennem!"
O kadının bağırışlarından sonra her şey tüm hızıyla gerçekleşti.
Tek seferde büyük ve güçlü bir yangın evimizi yakıp kül etmeye yetmemiş, kaçınılmaz son buymuş gibi alevler büyük bir güçle annemi, babamı ve hayatımızda büyük bir felakete sebep olan o kadını yutmuştu. Ben hariç.
Kendimi bir anda dumanların arasından nefes almaya çalışırak koşarken buldum. Bedenim oksijen diye yalvarıyordu. İlk defa zihnim, düşüncelerim durmuş, bütün sesler susmuştu. Bir şey hissedemiyordum. Önce temiz hava çarptı yüzüme sonra daha fazla dayanamayarak kendimi yere attım. Canım çok yanıyordu. Sanki ruhum evimizde kalmış alevlerin içinde cayır cayır yanıyordu.
Yanıp küle dönen evimize şok içinde bakarken yaklaşmakta olan siren seslerini sonradan duymuştum. Yarı yarıya yanmış bedenimin acısını bile hissedemiyordum. Boş gözlerle evime bakıyordum. Annemin, babamın ve o kadının yanıp küle döndüğü evime...
Umutlar, hayaller, mutluluklar, tek seferde yanıp kül olabilir miydi?
Hayatımda daha önce hissetmediğimiz acıyla karışık bir öfke içimde harlamaya devam ederken, tamamiyle küle dönen evimden ayırtmadım gözlerimi. Bir hayat daha ne kadar mahvedilebilirdi?
İtfaiye ekiplerinin ve ambulansın geldiğini sanki bir sis bulutunun içinden hissediyor gibiydim. Gözlerim o ana mühürlenmeye yemin etmiş gibi takılı kalmıştı. Alevlerin gözlerimin içindeki yansımasını hissetmiş, baktığım her yeri ateşe verebilirmiş gibi, tüm bu olanlara tezatla güçle doluyordum. Ambulans ekiplerinin yardım etmeye çalıştıklarını, seslendiklerini bile gidip gelen aklımla kavramaya çalışıyordum. Bir acı daha belirdi. Çok güçlü, beni içine çekip yutmak isteyen karanlıklarla dolu acılardı. Bu ne ilk andaki acı gibiydi ne de daha önce hissettiğim bir şeydi. Tarifi imkansız bir şeydi bu. Sanki derilerim yüzülüyormuş, vücudum türlü işkencelerin altında kalıyormuş gibi hissettiren bir acıydı. Bu acı benliğimde büyüyor artık dayanamayacağım hale geliyordu. Karanlıklarla dolu acılar benliğimi çekip yutmadan önce hatırladığım son şey her yeri kasıp kavuran Alevlerle dolu çığlıklardı. Hem o an yaşadıklarımın bırakacağı izlerin hem de geleceğimin karanlıklarla bezenmiş çığlıklarıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ (YENİDEN KURGULANIYOR)
RomanceBir aile Nasıl mahvedilirdi? Saplantılı bir aşk, tamamiyle hastalıklı duygular bir ailenin sonunu getirmeye yeter miydi? Belki de daha fazlası... Bir yabancının aniden bir ailenin ortasına alev topu gibi düşmesi ve her yeri kaplayan bir yangın... Y...