Bu zamana kadar kendisine her türlü yakıştırma yapıldı. Belkide Osmanlıda en kötülenen padişah Abdülhamid Han'la birlikte oydu.Osmanlı'nın son padişahı Vahdettin Han'ı yakından tanıtacağız.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Refet Bele)
16 Kasım 1922 tarihinde TBMM'nin temsilcisi sıfatıyla Yıldız Sarayı'na Sultan Vahdettin'le görüşmeye gelen Refet Bele şöyle anlatıyor;
"Bacak bacak üstüne attım, bacaklarımı sallarken nerdeyse ayağımın ucu Vahdettin'in burnuna deyecekti." Sonra ona;
"Halife Hazretleri saltanat kaldırıldı, bu ülkeden gitmelisin." der.
Sultan Vahdettin ise;
"Saltanatsız bir halife, kanatsız bir kuşa benzer uçmaz. Gitmem, burası benim ülkem. Ceddimin arasında bu ülkeyi terk eden yok bende terk etmem, burada ölürüm." diye cevap verir.
Refet Bele tekrar söz alarak;
"Bu ülkeden git, zirâ halk Saltanatçılar ve Cumhuriyetçiler olarak ikiye bölündü. Bunlar birbirlerini vurucaklar, git belli bir süre kal, sonra gelirsin." der. (Kaynak: Refet Bele'nin Hatıraları)
Bunun üzerine Vahdettin gardrobunun tamamını boşaltmaz sadece 3 tane takım elbise alır, hazine kethüdası Refik Bey'i huzuruna çağırır, maaşının 13 günlüğünün ne kadar yaptığını sorar ve;
"Anlaşıldı ki, ben bu millete 13 gün padişahlık yapamayacağım" der ve 13 günlük maaşı ne kadar ise onu hazineye geri verir.
Eğer Vahdettin kaçtı ise 13 günlük maaşı neden verdi bunuda kaçtı diyenlere sormak lazım...
Gitmeden önceki son sözü ise;
"Ben ülkemin üstünden düşmanları kovamadıysamda, bütün suçlamaları üzerime alarak bir paratonel görevi gördüm. Ben yandım, ülkem kurtuldu. Vatan sağ olsun." bu şekilde olmuştur.
