"Öyle birini tanımıyorum anne. Karıştırmış herhalde."
"Ama o seni tanıyor Jennie. Adresine kadar biliyor. Git ne istediğini sor. Arkadaş edin. Sadece onu düşünerek yaşayamazsın."
"Ben, sadece onu düşünerek yaşayabilirim. Bu seni ilgilendirmez." Jennie annesine çarparak odadan çıktı. Kapıya doğru ilerlerken göğüs kafesinin sıkıştığını hissediyordu.
Aralık olan kapıya çekti ve ona baktı. Gerçekten Jihyo'ydu. Kaşlarını kaldırarak ona bakmaya başladı.
"Can we talk?" Jennie içinden, 'Şimdi mi anladı Korece konuşamadığımı,' diye düşünse de onu onayladı. Kapının arkasına astığı hırkasını aldı ve evden çıktı.
Apartmandan çıktıklarında Jennie, "Yes, listening to you," dediğinde Jihyo sıkıntıyla nefes verdi. -artık türkçe yazıyorum, gerisine beynim yetmez kkk-
"Yoongi'yi tanıyorsundur, bizi az önce tehdit etti. Hatta yapacağını da söyledi. Lütfen, yapmayacağını biliyorum ama, şansımı denemek istiyorum. Onunla konuşup, sorun olmadığını söylesen? Lütfen. Hepimizin hayatı biter. Ben, bunu yaparsa Kore'de yaşayamam." Jennie onu ne hakkında konuştuğunu anlamamıştı.
"Ne tehditi, ne hayatı? Anlamıyorum. Ayrıca Yoongi'yi falan da tanımıyorum." Jihyo kaşlarını kaldırıp ona baktı, inanmamıştı.
"Tanımadığına emin misin? Seni neden korudu o zaman? Yalan söylemene gerek yok, yapmayacağım desen hiçbir zorlama yapmam. Sadece arkadaşlarım ve benim okuması gereken bir üniversite var. Yapacak mısın?" Jennie derin bir nefes aldı, bu tavrı sinirini bozuyordu.
"Sana tanımıyorum dediysem tanımıyorum. Neden yalan söyleyeyim? Ne için tehdit ediyor?"
"Cidden, yaptığı hiçbir şeyi daha önceden duymadın mı?" Jennie hayır anlamında başını iki yana salladı. "Duyduysam bile anlamamışımdır, malum Korece bilmiyorum?"
Jihyo derin bir nefes aldı, bunu anlatması zor olacaktı. "Yoongi, bir hacker. Yani duyduklarıma göre. Olmayadabilir. Bilmiyorum, neyse. Neden olduğunu bilmiyoruz, ama olduğunu biliyoruz. Geçen dönem bizim okuldaydı, gitmişti, dönmemesi gerekiyordu. Dur çok ayrıntıya girdim. Yoongi, sinirini bozan insanların, dur İngilizcede nasıl söyleniyor, heh anasından girip büyükbabasından çıkıyor. Bilmem anlatabildim mi?"
"Anladım da, benim ne yapmamı bekliyorsun? İsmini bile şimdi senden öğrendim. Ne yapmam gerek."
"Çok safsın, Jennie. Ona yardım mı edeceksin?" Bu ses Jihyo'dan gelmemişti, onun arkasında duran Yoongi'den gelmişti.
×××
Şu 'Neden bu kadar aptalım?' değil de 'Neden bu kadar aptalsın?' olsa güzel olurdu be.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
translator • yoongi.jennie
FanfictionKim Jennie × Min Yoongi • • • "Seni anlamıyorum." "Oh, peki şimdi?" "Evet. Teşekkür ederim." "Senin çevirmenin olacağım, Jennie." ××× -Bu kitap kapağı flowerfunctionx'den alınmıştır-