BÖLÜM 6

305 46 0
                                    

Hera

Olanları bir türlü aklım almıyor. Yok annem bu ülkenin prensesiymiş de yani ben de prensesmişim de, yok yıldız kaymış da... Buraya gelir gelmez Kaiye dönüp Naeunun yanına gitmek istediğimi söyledim. O Kris denen herifin gözlerinde bir şey görmüştüm. Her ne kadar ne gördüğümü anlayamasam da Naeun için cidden endişeleniyordum. Kainin dediklerini umursamadım bile, yani bu prenses işini falan. Tek düşündüğüm Naeundu. Düşüncelerimi Kaiye anlattığımda içeriden gelen yaşlı kadın endişelenmememi söyledi. Kris Naeuna zarar vermezmiş. Nereden bildiğini sorduğumda bir şok daha geçirdim. Anlattıklarıma göre Krisin cadı olabileceğini söyledi. Cadılar insanları sevmezler ama zararsızdırlar falan dedi. Ahh! Cidden anlayamıyorum. İnanmama gibi bir durumum yok, gözlerimle gördüm zaten. Bir anda kendimi avlu gibi bir yerde bulmuştum; beyaz bir ışık gözlerimi doldurmuştu ve mekan değişmişti. Telefonum çalışmıyordu ki şarjı falan doluydu en son. Şu anda bir odada boş boş oturuyorum. Yorulmuş olabileceğimi, uyumamı söylediler ama hiç uykum yok. Zaten bu kafayla nasıl uyuyabilirim ki? Bulunduğum odaya bir göz attım. Küçük bir odaydı, aynı zamanda boş. Odada sadece şu anda üzerinde oturduğum battaniye vardı, bir de duvarda asılı olan yay ve oklar. Evin bütünü bizim tarihi evlerimize benziyordu; tarihi dizilerdeki köy evlerine. Acaba geçmişe falan mı geldim? Hayır, hayır bu mantıklı değil çünkü tarih aynı tarih. Peki, paralel evren? Bu mantıklı mı, sonuçta Kai o dünyaya beni aramak için gelmişti? Paralel evren olsaydı bu dünyada da benden bir tane daha olmaz mıydı? Ahh! Cidden sinir bozucu. Olanların hiçbir açıklaması yok ve ben burada kafayı yemek üzereyim. Rahatlamak için avluya çıkmaya karar verdim, zaten uykum da yoktu. Dışarı çıktığımda Kaiyi tahtadan bir yüksekliğin üzerinde yüz yukarı uzanırken buldum.

"Ne yapıyorsun?"

"Yıldızları izliyorum."

"Yıldızları sever misin?"

"Senin yıldızını seviyordum." Yavaşça yanına oturdum ve ben de yıldızlara bakmaya başladım. "Neden uyumadın?" Sesi çok yumuşaktı sanki ninni söyler gibi. Yıldızları izlemek onu rahatlatıyor olmalı diye düşündüm.

"Uyku tutmadı."

"Olanlar çok tuhaf değil mi? Bence tuhaf. Yıllarca o yıldızı izlemiştim ama kayabileceğini düşünmemiştim. Beklediğim şey bir anda oldu ve ben ne yapacağımı şaşırdım." Derin bir nefes aldı. "Şaka gibi." Bunu söylerken başını bana döndürmüştü. Gülümsediğini görünce ben de ona gülümseyerek karşılık verdim.

"Sanırım seni de uyku tutmamış."

"Yoo, çok uykum var aslında." Tam o sırada uzunca esnedi ve devam etti. "Odamda sen vardın o yüzden uyuyamadım."

"Şimdi buradayım, yani içeriye geçip-"

"Hadi git uyu. Burada yıldızlara bakarken sızıp kalmayı seviyorum. Hem yarın çok yorulacaksın."

"Neden?"

"Başına geçeceğin ülkeyi ve insanları tanıman gerek öyle değil mi?"

***

Kris

"Ne okulu?"

"Beni usta bir cadı yapacak olan okul."

Belki beş belki on dakika geçti ama henüz hiçbir tepki göstermedi. İfadesiz bir suratla yüzüme bakmaya devam ediyordu.

"Yaa! Bir şey söyle, tırsıyorum." Bunu söylediğimde kahkahalarla gülmeye başladı.

"Ahahah! Cadı ha? Ay karnım." Karnını tutarak gülmeye devam ediyordu. Omuzlarından tutup bana bakmasını sağladım. Alaylı bir ifadeyle yüzüme bakıyordu ve gülmemek için dudaklarını ısırıyordu.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin