BÖLÜM 8

244 42 0
                                    

Kris büyük bir küveti odanın ortasına yerleştirmişti. Naeun Kris gittikten sonra kendini suya bırakmıştı. Birkaç gündür tüm vücudunun ağrıdığını hissediyordu ve su ona gerçekten çok iyi gelmişti.

Bu sırada Kris okul müdürünün kapısını çaldı.

"Gel!" Kris yavaşça içeri girdi.

"Ahh! Geldin mi? Yalnız mısın?" Okul müdürü onu görünce hızla ayağa kalkmıştı.

"Şey, amca!" Kris olanları nasıl açıklayacağını bilemediğinden duraksamıştı. Okul müdürü bay Leo yani amcası heyecanla yüzüne bakıyordu. "Hera yani kızın bu dünyaya geçiş yaptı fakat benimle değil. Ama iyi olduğuna eminim." Bay Leo, Kris içeriye girdiğinden beri tuttuğu nefesini verdi ve sandalyesine kendini serbest bıraktı.

"Sonunda geldi ya nasıl geldiği önemli değil. Teşekkür ederim Kris." Minnetle Krise bakıyordu. "Peki şimdi nerede?"

"Yıldız korumalarından birinin yanında."

"Yıldız koruması mı? İyi de benim kızımın yıldızı olamaz ki. O bu dünyada anne rahmine düştü."

"Amca!" Kris derin bir nefes aldı. "Sana anlatmam gereken şeyler var. Yıldız kuzenimin yıldızı değil zaten. Yıldız prenses Lisanın ikinci kızının yıldızı. Prenses Lisa bu dünyadan giderken kimse onun hamile olduğunu bilmiyormuş. Yıldız kayınca yıldız koruyucusu o dünyaya geçmiş. Yıldızın Heranın yıldızı olduğunu sanınca da onu bu dünyaya getirdi."

"Lisanın bir çocuğu daha mı olmuş?" Kris başını sallamakla yetindi.

"Kızım yıldız koruyucusunun yanındaysa güvendedir. Peki diğer prenses? Onu o dünyada bırakmadın değil mi? Eğer o dünyada kalmaya devam ederse-"

"Merak etme amca, o burada." Bay Leo merakla Krisin yüzüne baktı.

"Nerede?"

"Benim odamda!"

***

Bay Leo

Lisayı çok sevmiştim. Onunla sonuna kadar gitmeyi planlamıştım. Ama cadı olduğumdan kral buna izin vermedi ve Lisa farklı bir dünyaya kaçtı. Giderken haber vermemişti yani terkedilmiştim. Yıllarca Lisayı unutmaya çalıştım, yaşadığımız şeyleri unutmayı denedim. Yıllar geçti. Tam onu unuttuğum sırada eski kitaplarımın arasında bir mektup buldum, Lisadan bir mektup. Bilerek buraya koyduğundan emindim çünkü bu kitaplara hiç dokunmadığımı biliyordu. Mektupta giderken hamile olduğunu yazmıştı ve beni tamamen unutmak istediğini. Güvendiğim adamlarımdan birine Lisaya yazdığım mektubu verdim ve o dünyaya gidip mektubu Lisaya vermesini istedim. Adamım mektupla beraber geri döndü. Prenses Lisaya mektubu veremediğini çünkü onun öldüğünü söyledi.

Bir zamanlar Lisayla evlenmek istemiştim ve onunla yaşlanmak. Eğer o dünyada olmasaydı belki ölmezdi diye düşündüm, kendimi suçladım. Berbat bir haldeydim. Tam kendime gelmeye başladığımda bir şeyi fark ettim. Benim bir kızım vardı ve yarı cadıydı. Cadı güçleri ortaya çıkmaya başladığında eğer kontrol edemezse hem kendine hem de çevresindekilere zarar verecekti.

Yeğenim Krisi yanıma çağırdım ve kızımı bu dünyaya getirmesini istedim. Artık bir kızım olduğunu bilen iki kişiydik ve birazdan üç kişi olcağız.

Krisle beraber koridorda yürüyorduk. Diğer öğrenciler derste olduğundan koridor boştu. Krisin odasının önüne gelince durduk. Birazdan Lisamın diğer kızıyla karşılaşacaktım yani bu ülkenin prenseslerinden biriyle. Nedense heyecanlıydım. Belki de onun kızıma benzeyip benzemediğini merak ediyordum.

Elimle Krise işaret edip odaya önce onun girmesini istedim. Kris kapıyı açtı ve hemen geri kapattı. Arkasını döndüğünde yüzü kıpkırmızıydı.

***

Kris

Bunu nasıl yapabildim? Küveti odaya ben getirdim, banyo yaptığını biliyordum. Peki neden? Neden o kapıyı açtım? Off! Çok salağım. Naeunun yüzüne şimdi nasıl bakacağım? İçeri girdiğimde o tamamen... ÇIPLAKTI!!!

Düşünme Kris, düşünme! Ne gördüğünü unut. Hiçbir şey olmamış gibi davran. Ama bunu nasıl yapacağım? Kalbim bu kadar hızlı atarken... Hepsi amcamın yüzünden. Kapıyı açmamı o söyledi.

Amcam şu anda odamda Naeunla konuşuyor. Prenses Lisayı, Heranın babası olduğunu ve yıldız olayını anlatıyor. Umarım Naeun kolayca anlar ve kafası daha fazla karışmaz. Yaa! Neden şu anda onun için endişeleniyorum? O dünyaya gittiğimden beri kendimde değilim zaten. Off bana ne? Aptal bir insan sonuçta. Ama biraz önce gördüğüm... Hayır, hayır! Topla kafanı Kris. İnsanların tuzaklarına bu kadar kolay düşemezsin. Kendine gel! Pekala, bari gidip yüzümü yıkayayım.

***

Kai bir ağaç dalına oturmuş yanında duran Heraya bir yeri işaret ediyordu.

"Bak burası saray yani senin evin. Şurası da pazaryeri, yarın kurulacak. Süper değil mi? Bu ağacın tepesinden her yeri görebilirsin."

"Ne zaman döneceğiz?" Kai Heraya döndü. Sıkılmış görünüyordu.

"Şimdiden sıkıldın mı? Hey, burası senin dünyan!"

"Evet biliyorum. Peki şimdi ne olacak? Beni o saraya mı bırakacaksın, tanımadığım insanların arasına?"

"Şimdilik değil." Hera merakla Kaiye bakıyordu. "Seni şimdilik götüremem. Eğer o kapıdan içeriye girersen herkes senin prenses olduğunu öğrenecek. Sen prenses olmayı istemezken bu biraz canice olmaz mı?"

"Peki ne yapacağız?"

"Eğlenmeye bak ve bu dünyayı sevmeye çalış."

"Planın var mı?"

"Yarın pazaryerine gideriz. Hımm, salıncaklar var, ayak topu oynayan çocuklar var, at da binebiliriz." Hera gülümseyerek başını salladı.

"O zaman, hadi eve dönelim." Kai bunu söyledikten sonra dikkatle ağaçtan aşağıya indi. Sıra Heraya geldiğindeyse ayağı takıldı ve ağaçtan aşağıya düştü. Düştüğü yer çok yumuşak değildi, çok sert de değildi. Şu anda Kainin üzerinde boylu boyunca uzanıyordu. Başını hızla kaldırdığında Kaiyle göz göze geldi. Yüzleri birbirine çok yakındı. Birbirlerinin nefeslerini kendi yüzlerinde hissediyorlardı. İkisi de aynı anda seslice yutkundu. Heranın aklı ve tüm bedeni uyuşmuş gibiydi. Nefes aldığını bile hissetmiyordu. Yalnızca kalbini hissedebiliyordu, deli gibi atan kalbini. Düşüncelerinden sert zemine düşünce sıyrıldı. Kai onu üzerinden ittirip ayağa kalkmış ve üzerindeki tozları çırpıyordu. Hera, Kai onu ittirdikten sonra acımaya başlayan kolunu tutarak ayağa kalktı. Koluna baktığında derisinin soyulmuş olduğunu ve kanadığını gördü. Göz ucuyla Kaiye baktı. Hala tozlarla uğraşıyordu. Üzerine isteyerek düşmemişti yani o kadar sert ittirmesine gerek yoktu. Sinirle öne geçip yürümeye başladı, yürürken bir yandan da arkadan kendisini takip eden Kaiye küfürler savuruyordu.

BÖLÜM SONU

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin