BÖLÜM 15

204 39 0
                                    

Hera

Yolculuk boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Ayrı atlarla gitmeyi teklif etmişti ama kabul etmemiştim. Sadece kollarımı beline dolayıp sırtına yaslandım ve bu anın hiç bitmemesini diledim.

"Geldik." Of ya ne çabuk? Hani cadılar şehir dışında yaşıyordu? Nasıl bu kadar çabuk gelebildik?

Kocaman bir yapının önünde durmuştuk. Okuldan çok şatoyu andırıyordu. Kabul, azıcık ürkütücüydü. Ama ürkütücü olması diğerlerinden korkmama falan asla sebep olamaz. Onlar benden korksun! Attan iner inmez hemen Kainin elini tuttum. Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. Ah ben de bilmiyorum, bana bu cesaret nerden geliyor! Ama son anlarımızı yaşıyoruz, ona yakın olmak benim hakkım değil mi? Bir süre tepkisiz kaldıktan sonra o da elimi sıkıca kavradı ve tüm dişlerini göstererek gülümsedi. Bu çocuk beni çok mu seviyor ne? Ahahah, ben de onu s- Neyse! Yavaşça şato görünümlü okula doğru ilerledik. Etrafta kimsecikler yok gibiydi. Bu da okulun daha gizemli görünmesine sebep oluyordu. Okulun kapısına kadar geldiğimizde kapının yan tarafında biri ayakta diğeri oturan iki kişi gördük. Heyecanla bir şey tartışıyorlardı ve geldiğimizi fark etmemişlerdi. Eee bunlar cadı mı şimdi? Bence eski okulumda toplanıp dedikodu yapanlardan hiçbir farkları yok. Kaiyle onlara doğru yaklaştık. Ayaktaki kız oturan çocuğa bir şeyler anlatıyordu.

"Jeniyle Mia az bile yapmış bence. Ne cesaretle bizim okulumuza gelip cadı numarası yapmaya kalkışır? Keşke Mia daha sert yapıştırsaymış." Yanlış duymadım değil mi? Cadı olmayan biri var ve d-dayak mı yemiş? Sinirden tüm vücudumun gerildiğini hissettim. Burayı başlarına yıkarım haberleri yok. Mia mı Mua mı artık her kimse nasıl benim kız kardeşime dokunabilir? Öfkemi boşaltmak için tam o dedikoducu cadılara doğru bir adım atmıştım ki bir el buna engel oldu. Kai hala bir eliyle elimi tutarken diğer elini de belime koymuştu. Kendisi de tam karşıma dikilmişti. Gözleriyle sakin olmamı falan söylüyor gibiydi ama açıkçası kendimi durdurabileceğimi hiç sanmıyordum.

"YAA SEN!" Bir elimle Kaiyi ittirip bir adım daha atmıştım ki bir anda geriye doğru çekildiğimi hissettim. Kai bir eliyle ağzımı kapatmış ve bir eliyle de beni kendine yapıştırmış hareket etmemi engelliyordu. Hayır, susamam. Bu ellerden mutlaka kurtulup onlara ağızlarının payını vermeliyim. Ama ne kadar tepinirsem tepineyim Kainin kaslı kollarından kurtulmayı başaramadım. O iki cadı konuşmayı bırakmış ve şaşkın bir ifadeyle bize bakıyorlardı. Daha nereden çıktığımızı bile anlayamamanın yanında bir de şu anki pozisyonumuza bakıp bir kez daha şok oldular.

"Pardon, bize yardımcı olur musunuz?" Musunuz mu? Ben adamlara neler demeyi planlıyorum Kainin dediği şeye bak! Bir de bana cadılara sert davranmamı söyleyip duruyordu.

"B-buyurun?"

"Biz Krisi arıyoruz da, nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?" Oturan çocuk yavaşça ayağa kalktı ve bize doğru yaklaştı.

"Tabi ki. Kim olduğunuzu söyleyeyim?" Son anda Kainin elini ağzımdan çekmeyi başardım ve öfkeyle bağırdım.

"İNSAN!"

***

Kris

"Kris, seninle görüşmek isteyen bir insan var!" Naeunun elini tutan elimin gevşediğini hissettim. Tam Taoya o insanın nerede olduğunu soracaktım ki Tao birden görüş alanımdan çıktı. Bakışlarım yeniden Taoyu bulduğunda onun yerde kıvrandığını gördüm. Biri Taonun dizine okkalı bir tekme geçirmişti. Bu sefer bakışlarımı Taonun saniyeler önce olduğu yere çevirdim. Sevgili kuzenim küçümseyen bakışlarla beni süzüyordu. Gözleri yavaş yavaş aşağılara doğru kaydı, Naeunun elini tutan elime. Elimi hızla geri çektim. Naeuna baktığımda onun sevinçten ağlamak üzere olduğunu fark ettim. Ablasını görmeyi hiç beklemediğinden olduğu yerde donup kalmıştı.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin