Los Angeles.
Hayallerimi gerçekleştirmek istediğim bu kocaman şehire babam ve işi sayesinde taşınmıştık. Bakın, sayesinde diyorum, çünkü buraya taşınmayı istiyordum. Richmond gibi bir yerde yaşayıp, saçma bir okula gidip orada çürümek istemiyordum. Hayallerime giden yolların anahtarları, burada saklıydı.
Arabanın koltuğunda rahatsızca kıpırdandım. Annem ve babamın koltuklarının arasındaki boşluğa zayıf bedenimi sığdırdım ve "Eve gitmemize ne kadar kaldı?" diye sordum. Birbirlerine bakıp güldüler.
"Richmond'dan ayrılacağın için üzgün olduğunu sanıyordum Lottie," diye iğneledi babam gülümseyerek."Ya tabi, ne kadar üzüldüm." dedim ve elimi kalbime götürdüm. Bu hareketime karşılık annem kahkaha attı.
"Birkaç dakika sonra yeni evimizdeyiz tatlım," dedi ve arkasına dönüp uzanıp yanağımı sıktı.
"Pekala," diye mırıldanıp gözlerimi devirdim ve arkama yaslandım. Her genç kız gibi, odamı istediğim renge boyayacak ve seçtiğim mobilyaları kendi zevkime göre dizayn edecektim. Burası benim olacaktı. Hayallerim sonunda gerçek oluyordu. Umarım burada, benimle dalga geçmeyecek birilerini bulabilirim. Çünkü Richmon'da hiç arkadaşım yoktu. Genellikle 'zengin züppesi' denilen grubun içinde benim de adımı sayarlardı ama ben o gruptan hiç olmadım.
Okulun bahçesindeki banklara oturmak, kulaklığımı takıp Chris Brown eşliğinde bugünün hayalini kurmak beni bu aptallardan daha mutlu ediyordu.
Annem "İşte geldik!" diye heyecanla haykırdığında başımı çevirdim. Eve baktım. Yeni evimize.
Daha önceleri katalogdan ve internetteki sayfadan gördüğüm bu ev, gerçekte kat be kat daha güzeldi. 3 katlı bir villaydı ve tam istediğim gibi bir havuzu vardı.
Önümüzde yük kamyonu durduğunda babam da arabayı durdurdu. Onların inmesini beklemeden arabadan indim. Eve doğru koşup dışarıdaki demir kapısını açtım. Bahçesinde durup evin her tarafını inceledim. Gerçekten tek kelimeyle mükemmeldi.
Annem arkadan gelip bana sarıldığında bir heyecan çığlığı atıp ona sarıldım.
"Anne," dedim ve bedenimi ondan ayırıp evi işaret ettim. "Sonunda istediklerimiz oluyor, hayallerim gerçek olacak anne!" diye gülümseyerek tekrarladığımda yanaklarımı sevdi.
"Evet güzel kızım, bunca yıldır baban ve ben senin için çalıştık. Seni Los Angeles'ta prensesler gibi yaşatmak ve son derece güzel eğitim veren bir kolejde okuman için." dedi ve gözünden küçük bir damla yaş yanağına doğru hızla yuvarlandı. Dayanamayıp hemen sildim ve tekrar sarıldım. O da burnunu çekip güldü.
"Connor gel de bir bak!" diye babama seslendi.
Babam evin kapısını açtı ve çalışanlara eşyaları taşıması için çekildi. Onların dışarıda gezmelerini beklemeden evin içine daldım. Merdivenleri tırmanıp odam olarak seçtiğim odaya çıktım. Annem de arkamdan geliyordu.
Annem, kimsenin benimle arkadaşlık dahi etmek istemediği zamanlarda benim arkadaşım olmuştu. Birçok kızın istediği gibi örnek bir anneye sahiptim ve bu beni mutlu ediyordu. Okulda duyduğum hakaretleri yatağımda ağlayarak anneme anlattığımda tüm bunların geçeceğini söylerdi. Garip ama ona inanmazdım. İnanmak istemezdim. Çünkü benim için babamın patronuyla konuşup şirkette kendine göre bir yer ayarlamasını istemek ve yaptırtmak bir bencillik olurdu. Fakat, onlar beni bu cehennemden kurtarmaya heveslilerdi.
Gözümün önüne düşen saçlarımı arkaya attım ve odamı incelemeye başladım. Biz gelmeden bir hafta önce boya işlerini halletmişlerdi. Duvarların bazı kısımlarını çiçekli duvar kağıtlarıyla süslemişlerdi. Benim seçtiğim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotta Be You
FanfictionLottie Turner, hayallerini gerçekleştirmek için ailesinin imkanlarını zorlayarak Los Angeles'a taşınan, Richmond'daki hayatında daha önce hiç arkadaşı olmamış ve zengin birisi olup onun popüler olmasıyla hiçbir arkadaş grubuna alınmamış, kendi halin...