Sinirden ellerim titrerken kapıyı zorla açtım. Zaten aptal Effy'le kavga ettiğim yetmiyormuş gibi üstüne bir de Taylor'la kavga ettim. Hemde ilk günden ! Eve geldiğimde annemin yanına bile gitmeden merdivenlerden yukarı koştum ve kapıyı kilitledim. Sinirden duvarları yumrukluyordum. Üstümü bile değiştirmeden kendimi yatağa attım. Sonra doğrulup hem ağlıyordum hem de çekmecelerden yara bandı arıyordum. Bulamayınca biraz daha sinirlendim ve duvara bu sefer daha sert bir yumruk attım. Acıyla inledim. Sesleri duymuş olmalı ki annem geldi. O sinirle anneme de defol diye bağırmıştım. Komidinin üstündeki su şişesini alıp kafama diktim ve kendimi biraz sakinleştirmeye çalıştım. Aradan yarım saat ya geçti ya geçmedi annemin uyuduğundan emin olup sessizce aşağı kata indim. Babam zaten işden sabahları dönüyordu bu yüzden sorun yoktu. Evin kapısını sessizce açtım ve üstündende kilitledim. Sahille ev arasında 20 dk ya var ya yoktu. Koşmaya başladım. Nefesimin tükenince yavaşladım. Sağ tarafta ki marketlerden birine girip 2 bira aldım. Gerçekten şu an ne yaptığımı bilmiyordum. Saat 11'di. Annem bu saatte dışarda olduğumu ve üstüne üstlük bira aldığımı öğrense beni öldürürdü sanırım. 18 yaşıma henüz girmemiştim bir kaç ay vardı ve biraları nasıl alabildiğimi bende bilmiyordum. Elimleki poşetle sessizce sahile ilerledim. Ayaklarımın kuma değmesi için ayakkabılarımı elime aldım. Bunu yapmak gerçekten hoşuma gidiyordu ve biraz daha ilerleyip kıyıya oturdum. İlk biramı açtım ve bitirdim. Richmond'da böyle şeyleri 1 kere bile yapmışlığım yoktur. Bu cesareti nereden aldıysam. Tam 2.birayı açıcekken omuzumda iki çift el hissettim. Korkudan irkildim ve o korkuyla birden arkama döndüm. Tanrıya şükürler olsun ki Nash'di.
''Bu saatte burda ne arıyorsun Lottie. Aklını felan mı kaçırdın ?'' dedi. Yüz ifadesinden bu durumdan hoşlanmadığı belliydi.
''Pardonda sen kim oluyorsunda karışıyorsun ?'' dedim ama ciddi olarak söylememiştim. Yanıma oturdu. Bana döndü ve
''Burası Richmond'a benzemez güzellik. ''
''Ne, güzellik mi '' deyip ister istemez kahkaha attım. Sesim tüm sahil boyunca yankılanmıştı. Çekinerek ''tamam gülmemeliydim.'' dedim.
Hiçbirşey demeden elimdeki birayı kaptığı gibi kafasına dikti. Elinden almaya çalıştım ama başarılı olamadım. Gecenin 1inde sahilde bira kavgası yapıyorduk..
''Nash'' dememle birlikte mavi gözlerını gözlerime çevirip kenetledi.
''Peki sen bu saatte burda ne arıyordun ?''
''Bilmem belkide senin gibi manyak kızlar gecenin bir saatinde sahile gelip tek başlarına oturmasınlar diye bekçilik yapıyorumdur.''
''Ha ha ha ne komik.'' dememle birlikte derin ve muhteşem bir kahkaha attı. Daha sonra devam etti.
''Bir şey söyleyeyim mi Taylor seni götürdükten sonra Effy kudurdu.'' dedi gülerek.
''Bende arabada sinirden kudurdum merak etme.''
''Taylor'la nereye gittiniz''
''Beni eve bıraktı. Yolda sakinleştirmeye çalıştı ama onunla da kavga ettim ve herşeyi bok ettim.''
''O kavgada o durumda 2 yıllık sevgilisini değilde seni seçmesi herkesi şaşırttı Lottie.''
Kaşımın tekini kaldırarak şaşırmış bir şekilde Nash'e baktım. Sahiden neden Effy'i değilde beni sakinleştirmeye çalıştı. Ordan Effy'i de uzaklaştırabilirdi ama beni götürdü. Bu durum hoşuma gitmişti.Kavgada bizi ayırdıktan sonra belimden tutup *hadi gidiyoruz* dediği an aklıma geldi ve istemsizce kendi kendime sırıttım. Şükürler olsun ki Nash sırıttığımı görmedi.
Saçlarımı düzeltip Nash'e doğru döndüm ki uzaktan bize doğru koşan büyük ve siyah bir köpek gördüm. Korkuyla çığlık atarak ayağa kalktım. Nash bir şey anlamadığı için kaşlarını havalandırarak bana baktı. 5 yaşımdan 13 yaşımda kadar köpeklere aşırı bağlıydım.Richmond'daki bahçeli evimize her yıl 3 köpek alırdım. Daha sonraları annemle kavga etmeye başladık. Köpekleri sevmiyordu. Bütün köpeklerimi ya sokağa attı ya da sattı. Elimde sadece *çelo* adındaki köpeğim kaldı. O da yaklaşık 5 ay sonra öldü. O öldükten sonra köpeklerden nefret etmeye başladım. Sonra nefretim korkuya dönüştü. 3 senedir köpek fobim var. Ayağa kalktığımda hala çığlık atmaya devam ediyordum. Nash baktığım yöne doğru baktı. Kocaman bir rottweiler'dı. Nash'de ayağa kalktı. Korktuğum her türlü belliydi. Nash kollarıyla bacaklarımı tuttu sonra sağ kolunu belimin altından geçirdi ve beni kucağına aldı sonrada koşmaya başladı. Ben çığlık atıyordum o ise kahkaha... Sinirim bozulmuştu,durmasını söyledim.
''Eğer durursam sabah gözlerini her yerin ısırılmış bir vaziyette hastanede açabilirsin.'' dedi ve gene kahkaha attı.
Sinirden gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Lanet köpek o kadar hızlı koşuyorduki nerdeyse bize yetişmişti. Nash boylu boyunca uzanan kumsalda koşuyordu ama birden yönünü denize doğru çevirdi. ''Napıyorsun ?'' dedim hiddetle. Domuz ya hala gülüyordu. Sonra tekrar bir çığlık attım ve ikimizinde bedeni suyla buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotta Be You
FanficLottie Turner, hayallerini gerçekleştirmek için ailesinin imkanlarını zorlayarak Los Angeles'a taşınan, Richmond'daki hayatında daha önce hiç arkadaşı olmamış ve zengin birisi olup onun popüler olmasıyla hiçbir arkadaş grubuna alınmamış, kendi halin...