Annemin beni yatakta dürtmesiyle irkildim. Elindeki telefonu gösterdi uyku sersemiyle telefonu kulağıma götürdüm,arayan Marie'di.
''Günaydın,çabuk hazırlan ve 15 dakika içinde aşağıda beni bekle.'' dedi.
''30 dakika içinde haz-'' diyordum ki telefonu suratıma kapattı. Ahh Marie.
Hemen yataktan doğruldum ve kendimi ılık bir duşun altına attım. Marie gelmiş olmalıydı ki aşağıdan arabanın korna sesleri geliyordu. Cama çıkıp bekle biraz diye bağırdım. İlk gün için ne giymeliydim açıkcası pek bir fikrim yoktu. Kot şortumu ve üstüne askılı kırmızı badimi geçirdim. Altına da beyaz converslerimi giydim, çantamıda alıp evden çıktım.
''Eğer beni bir daha bu kadar bekletirsen hiç beklemeden giderim Lottie.''
''Tamam tamam.'' dedim ve güldüm. Okul çok uzak değildi zaten. Yol boyunca hiç konuşmadık. Kafamı cama yasladım ve bugün acaba neler olucak diye düşünmeye başladım.
Okula giriş yaptık ve Marie ilk boş bulduğu yere arabayı park etti. Araba durduğunda kapıyı yavaşca açıp aşağı indim. Yeni olduğumu anlamış olacaklarki herkes bana bakıyordu. Açıkcası rahatsız olmuştum, Marie'de bunu anlamış olucak ki koluma girdi. Birlikte okul kapısının içine girdik. Ve bugünkü ilk dersim Matematikti. Ben bunu yaşayacak kadar ne yaptım ?! Allah'tan Marie'yla aynı sınıftaydık hemen geçip en arkaya oturduk. Hoca gelene kadar sınıftakilere göz gezdirdim. Tanrım bu okulda çok yakışıklı erkekler vardı. Hoca sınıfa girince hepimiz ayağa kalktık.
''Sen'' dedi eliyle beni göstererek. Eliyle diğerlerinin oturmasını işaret etti.
''Imm adım Lottie, Richmond'dan taşındık buraya'' dedim çekinerek.
''Tamam nerden geldiğini sormadım, otur.'' dedi. Ne kadar sert birisiydi. İlk günden nefret ettim.
Zilin çalmasını dört gözle bekliyordum, zil çalıncada ilk çıkan Marie'yla ben oldum.
''Lottie şimdi seçmeli dersler var ben girmek istemiyorum, sende girmek istemezsen yemekhanede oturabiliriz.''dedi. Kafamla onayladım.
Aşağı kattaki yemekhaneye indik. Boş bulduğumuz ilk yere oturduk.
Marie ''Acıktın mı ? '' diye sordu. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım.
''Bak Lottie dün akşam Effy'le konuştum, seni tanıştırmak istediğim birkaç arkadaşım var, bugün okuldan sonra sahilde basket sahasında bekliyolar bizi ve sen de geleceksin.''
Şu durumda ne diyebilirdim bilmiyorum ama şimdilik kafamla onayladım.
Okuldan çıktıktan sonra eve tabii kide Marie bıraktı. Marie'nin arkadaşlarıyla tanışmaya gidicektim bu yüzden eve gelir gelmez ne giysem diye dolabın kapaklarını açtım. Zor zamanlarımda sıkışınca giydiğim beyaz sadece bir elbisem vardı,onu giymeye karar verdim. Elbiseyi dolabımdan çıkardım ve yatağımın üstüne koydum. Doğrulurken komidinin üstündeki bandanayı gördüm. Elime aldım.Elbisemin altına kırmızı vanslarımı giyicektim bu yüzden bandanayı takarsam hoş olabilir diye düşündüm. Aynanın karşısına geçtim hafif bir göz makyajı ve parlatıcı yaptıktan sonra bandanayı taktım ve hazırdım. Telefonu elime aldım,rehberden Marie'yi buldum ve numarayı çevirdim.
''Nerdesiniz kraliçe, Marie sakın bana hala hazır değilim deme.''
Bir kahkaha patlattı.
''Ben sen miyim güzelim, Effy'le yoldayız seni almaya geliyoruz'' dedi. Tepki vermeden suratına kapattım telefonu, eminim buna bozulmuştur. Effy kim diye sorucak olursanız Marie'nin en yakın arkadaşı. Tabii kide en yakın arkadaşı ben değilim kızla bir iki gün vakit geçirdik diye en yakını olucak değilim ya !
Annem büyük ihtimal mutfakta yemek yapıyordu. Yanına gittim. Arkadan sarıldım ve yanağına bir öpücük bıraktım. O da elindeki işlerini bırakıp bana sarıldı. Bir kaç dakika öyle kaldıktan sonra geri çekildim.
''Ben çıkıyorum annecim geç kalmam''dedim.
''Geç kalman söz konusu bile olamaz saat 10'da evdesin'' dedi. Saatime baktım 3 civarıydı.
''Çok erken değil mi anne ? '' dedim oflayarak.
''Duyamadım'' dedi gülerek.
''Tamam tamam''dedim yanağına tekrar bir öpücük bıraktıktan sonra kapının yolunu tuttum. Kapının önüne çıktığımda çoktan gelmişlerdi.
Kendimi arabanın arka koltuğuna attım.
Effy kafamdaki bandanayı görmüş olucak ki bana ters ters baktı. Nedenini anlayamamıştım.
''Ne var''dedim gülerek. Dikiz aynasından hala ters ters baktığını görebiliyordum. Marie'da farketmiş olucak ki kaş göz işaretleriyle kafamdaki bandanayı çıkarmamı söylüyordu. Kafamı hayır anlamında salladım. Çünkü gerçekten hoşuma gitmişti. Bir bandana alt tarafı,neden bu kadar abarttıklarını anlamamıştım.
Sahile geldiğimizde Marie bir yere park etti. Effy'le aynı anda arabadan indik. Sanırım beni sevmediği için bu kadar ters davranıyordu. Marie'de arabadan indikten sonra sahanın olduğu yöne yürümeye başladık. Sahanın içine girdiğimizde Marie'ye dönüp ;
''Marie bu çocuklar şaka mı yoksa gerçek mi ?''dedim. Karşımda muhtemelen 10-15 çıplak çocuk basketbol oynuyordu. Hangisini izleyeceğimi şaşırdım.Gözlerimi sırayla hepsinden geçirirken geçen hafta sahilde ki çocuğu gördüm. Marie'da benim baktığım yöne doğru baktı.
''Marie arkadaşın olduğunu neden söylemedin ?''
''Çünkü arkadaşım değil.''
''Arkadaşın değilse burada işi ne'' dedim. Sanırım yüksek sesle dedim ki bikaç tane çocuk bana doğru baktı.
''Çocukların arkadaşı Lottie bunda ne var hepimiz aynı okuldayız.''
Bu çocuklardan birkaç tanesini okulda görmüştüm zaten,maç bitince yanlarına gittik. Elini herkesten önce gözleri hayatımda hiç görmediğim kadar güzel olan mavi gözlü çocuk uzattı.
''Ben Nash bunlar da arkadaşlarım Taylor,Shawn,Camer-''
''Nash kapa çeneni herkes kendini tanıtabilir seni yalaka.'' dedi Marie. İstemsizce kahkaha attım.Ben kahkaha atınca herkes kahkaha attı. Sonra herkesle sıradan el uzatıp tanıştım. Sıra ona gelince önce kafamdaki bandanaya baktı ve ''yakışmış'' dedi.Tebessüm ettim.
Arkadan seksi bir ses ''kızlarda geldiğine göre yeniden bir maç yapabiliriz'' dedi. O kadar çok kişilerdiki hepsinin adını hemen unutuvermiştim.Taylor hariç.
''Ben sanırım oturucam,bu elbiseyle oynayamam''dedikten sonra kafamı Marie'yla Effy'e çevirdim. İkisininde altında şort vardı. Rahatça oynayabilirlerdi. Ben nasıl akıl edememiştim. Sahanın en köşesine geçip yere bağdaş kurarak oturdum. Aradan 30 dk geçmiş olmalı telefonuma dalmıştım. Birisi gelip yanıma oturdu. Kafamı çevirdiğimde Taylor olduğunu gördüm.
''Yan tarafındaki su şişesini uzatır mısın ? '' dedi eliyle göstererek. Hemen yan tarafımdaki şu sişesini aldım ve ona uzattım.
Alnından yanaklarına yanaklarından boynuna akan ter damlaları onu aşırı derecede seksi gösteriyordu.
Eliyle saçlarını düzeltti,o anda ona öyle bir kilitlenmişim ki sesiyle irkildim.
''Efendim ne dedin ?''
''Diyorum ki kafandaki bandananın bana ait olduğuyla ilgili bir bilgin vardır herhalde. ''
''Ahh gerçekten bilmiyodum.. şey... özür dilerim,Marie'yle sahilde gezinirken bulmuştum ve hoşuma gitmişti bende öylesine taktım'' dedim. Elimi kafamdaki bandanaya götürdüm. Tam kafamdan çıkarıcaktımki elimi uzattı ve elimi tuttu.
''Hayır çıkarmana gerek yok bu kadar yakışıcağını bilseydim kendim verirdim zaten sana.'' dedi. İstemsizce sırıttım. O da sırıttı.
Sanırım adını hatırladıklarımdan diğeri de Nash'di. Taylor'a ''hadi seni bekliyoruz'' diye seslendi. O anda Taylor ayağa kalktı ve gitti. Bende diğer yarı bitene kadar ondan ne kadar etkilendiğimi düşünüp durdum. Eli elime değdiğinde titremiştim ama daha 1 saattir tanıdığım çocuğa aşık olmayı düşünmüyordum herhalde. Maçın bittiğini fark ettiğimde ayağa kalktım. Onların yanına doğru yürürken Effy'de benim oturduğum yerdeki çantasını almak için o tarafa doğru yürüyordu. Geçerken bana omuz attı. Hiç tepki vermeden diğerlerinin yanına ilerledim. Bu kızın benimle problemi neydi ?!
"Dikkat etsene!" diye ben yürürken arkamdan bağırdığında bir hiddetle ona doğru döndüm. Ne sanıyordu kendini? Aptal.
"Sen bana omuz attın, sence?" dedim ve kaşlarımı havalandırıp ona baktım. Çocukların maç hakkında konuştuklarını böğürmelerinden duyabiliyordum. Ama Effy'e o kadar sinir sinir olmuştum ki onlara odaklanacak halde değildim."Bak sen," dedi ve üzerime doğru yürümeye başladı. Ne yalan söyleyeyim, hayatımda daha önce hiçbir kızla kavga etmemiştim. Şimdi Taylor'ın gözü önünde hem de sevgilisiyle kavga edersem daha önce hiç bulamadığım arkadaşları da kaybetmiş olacaktım.
Saçımdaki bandanayı çekiştirirken bağırıyordu. "Bunun sevgilimin olduğundan haberin vardır umarım!"
Elini saçlarımdan kurtardığımda bandana gevşemiş ve boynuma düşmüştü. Lanet olası gözlerim hemen dolmaya başladığındaysa artık kavga ettiğimizi anladılar ve yanımıza gelmeye başladılar. Marie hemen ortamıza girdi ve "Effy saçmalıyorsun, sadece aptal bir bandana." diyerek ortamı sakinleştirmeye çalıştığında Effy Marie'nin çelimsiz bedenini aramızdan itti ve üzerime atladı. Saçlarımı çekiştirirken çocuklar araya girdi ve beni ondan kurtardılar. Beni kurtaranın kim olduğuna baktığımdaysa Taylor'la göz göze gelmem pek uzun sürmedi.
"Yürü gidiyoruz." diye benim belimden tuttu. Başımla onayladım ve beni her nereye götürmeyi planlıyorsa oraya götürmesine izin verdim.
Sahilden yukarı doğru çıkıp beni arabasına bindirdi. Beni başka bir yere götürmesine izin vermeden ona evimi tarif ettim. Önce şaşırdı sonra da bir şey demeden başıyla beni onayladı. Gaza köklenip sürmeye başladı. Boynuma düşen bandanaya baktım. Sinirle onu çıkardım elimde yumruk yapıp sıktım. Ellerimin üzerine küçük birkaç tırnak izi vardı. Gözlerim doldu ve birkaç damla yaş yanaklarımdan çeneme doğru yuvarlanmaya başladı.
Burnumu çekip başımı kaldırdığımda evimin önünde olduğumu fark ettim. Hemen gözlerimi sildim ve güneşlikteki küçük aynadan suratımı topladım. Bu sırada Taylor hiçbir şey dememişti. Sadece ben ağlarken sakinleştirici birkaç şey söylemişti ama tabi ki bu işe yaramamıştı. Arkadaşlarımla olan ilk buluşmamda kavga çıkarmıştım.
Bandanayı, uzanıp torpido gözüne koyacakken elimi tutup bunu engelledi. Ona baktım.
"Saçmalıyorsun," diye bana ters ters baktı.
"Asıl sen ve sevgilin saçmalıyorsunuz." dedim ve burnumu çekip devam ettim "Zaten senin bandanan yüzünden çıkmış bir kavga bu. Bir daha bu lanet şeyi takmaya devam edeceğimi falan mı düşünüyorsun? Eğer öyleyse-"
"Bak kötü bir olay olduğunu biliyo-"
"Hiçbir şey bildiğin yok senin." Onu susturdum. Bandanayı arabanın herhangi bir köşesine fırlattım. "Sadece Los Angeles'ın hayallerimin şehri olduğunu düşünmüştüm ama yanılmışım. Sizin gibiler her yerdeler." dedim ve arabadan inip kapısını sertçe kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotta Be You
FanfictionLottie Turner, hayallerini gerçekleştirmek için ailesinin imkanlarını zorlayarak Los Angeles'a taşınan, Richmond'daki hayatında daha önce hiç arkadaşı olmamış ve zengin birisi olup onun popüler olmasıyla hiçbir arkadaş grubuna alınmamış, kendi halin...