Alarmın sesiyle birlikte uyandım. Yatakta yan tarafıma baktım Taylor yoktu,iyi de nereye gitmiş olabilirdiki ? Zaten dün akşama dair hiçbir şey hatırlamıyordum. Sadece o lanet kapıyı açtığımı hatırlıyorum ve karşımda Taylor'ın yüzünü..
Saate baktığımda tam olarak 7'ydi. Banyoda elimi yüzümü yıkayıp merdivenlerden koşarak indim. Annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu.
''Anne nereye gitti ?''
''Kim nereye gitti Lottie ?''
''Anne Taylor'u diyorum dün akşam gelmiştiya hani ?
''Ha şu rüyanda sayıkladığın çocuktanmı bahsedıyorsun ?''
'' Anne dün buraya birisi gelmedimi ?''
''Hayır sen eve geldin ağlıyordun sonra bende seni biraz sakinleştirdim sonrada kollarımda uyuyakaldın zaten.''
Kahretsin rüyaymış.. Bana hiç rüya gibi gelmemişti. Aslında bir bakımdanda rüya olduğuna sevinmiştim,kapıda öyle karşımda dikilse heyecandan ne yapardım acaba ?
''Annecim senden bir şey isticem. ''
''İste tatlım.''
''Benim için okuldan 1 hafta izin alırmısın ? Kendimi gerçekten berbat hissediyorum.'' Annem önce garip bir surat ifadesiyle bana baktı sonra sarılmam için kollarını uzattı.
''Teşekkür ederim beni kırmayacağını biliyordum.'' diyip sarıldım.
***
O lanet 1 hafta dolmuştu. 1 hafta ne Taylor cidden kapıma gelmişti,ne Marie. Üstelik Marie 1 kere bile aramamıştı.Hadi aramayı geçtim insan mesaj atar. İnsan hiç mi merak etmez,bir de en yakın arkadaşım diyecektim ben buna. Ama tabii kide beni tek bir insan unutmadı. Nash. O 7 gün boyunca her akşam mesaj attı.Bazen çocuğun mesajlarına cevap vermiyordum ama olsun,insan hiç mi mesaj atmaktan vazgeçmez. Bir dur yahu !Yataktan doğruldum banyoya gittim neyseki akşam banyo yapmıştım. Bu yüzden saçlarıma maşa yaptım,her zamanki gibi göz kalemi-parlatıcı,kısacası sade bir makyaj yaptıktan sonra odama gittim ve dolabın kapaklarını açtım. Uğraşmak istemiyordum. Altıma kot şortumu üstüme üstünde değişik yazılar ama güzel olan siyah bodymi geçirdim. Sonra aşağı kata indim. Annem uyanmamıştı,babam her zamanki gibi işden gelmemişti. Zaten babamı günde en fazla 1 saat görüyorumdur. Ahh şu işi olmasa. Dolaptan bir kaç şey çıkardım,canım çok fazla yemek istemiyordu zaten. Kısacası atıştırdıktan sonra çantamı aldım ve evden çıktım. Okula hızlı adımlarla yürüyerek gittim. Zaten 7 gün gitmemiştim,şimdide geç kalmak istemiyordum. Okulun giriş kapısında yine bizimkiler grup halinde toplanmış konuşuyorlardı. Hiçbirlerine bakmadan *özellike Effy'e* başım dik bir şekilde okuldan içeri girdim. Hemen dolabımın yanına gittim. Dolabımın kapağını açtığımda o bandana kitaplarımın üstünde duruyordu. Ah genemi bu aptal bandana. Belli ki Taylor koymuştu. Şuan tek bir amacım vardı. Effy'i kıskandırmak ve en iyi çözüm yolu o bandanayı takmaktı. Tuvalete gittim. Ellerimle saçlarımı hafif kabarttım ardındanda bandanayı taktım. O aptal Effy'den daha mükemmelim. Ne diyorum ben ? Tabii ki de Effy benden bin kat daha güzel. Benim mavi gözlerim sarı saçlarım hiçbir boka yaramıyordu anlayacağınız. Kızın beline kadar uzanan simsiyah saçları bal rengindede gözleri vardı. Ve gerçekten doğal bir güzelliği vardı. Ayrıca vücut çalışıyordu. Yani Taylor'u her türlü o kazanıyordu. Neyse bu düşüncelerden sıyrılıp sınıfa girdim. Tüm gün o sınıftan bu sınıfa. Teneffüslere de çıkmadım. Bizimkilerden birinin özellikle Effy'nin yüzünü görmeye tahammül edemezdim. Son dersin zili çaldıktan sonra kitaplarımı aceleyle toplayıp sınıfın kapısından ilk çıkan ben oldum. Çıkış kapısından çıkarken birisiyle çarpıştım. Kafamı kaldırıp baktığımda Taylor'dı. Tabii onun yüzünü daha önce bu kadar yakından hiç görmemiştim. Yüzümüz birbirine o kadar yakındıki nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Üstüme doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotta Be You
FanficLottie Turner, hayallerini gerçekleştirmek için ailesinin imkanlarını zorlayarak Los Angeles'a taşınan, Richmond'daki hayatında daha önce hiç arkadaşı olmamış ve zengin birisi olup onun popüler olmasıyla hiçbir arkadaş grubuna alınmamış, kendi halin...