Bölüm 7 - Para

471 39 15
                                    

Teşekkür etmeden geçemeyeceğim 1031 olmuşuz, yani en son öyleydi. Neyse yb sizi bekliyor okuyun!

Bu sözü Justin'e ithaf ediyorum ;

Seni uzaktan sevmeyi, bana bakmadan görmeyi, seni duymadan dinlemeyi, gözyaşlarımla gülmeyi, kavuşmak için sabretmeyi...

Herşeyi öğrendim ama sensiz olmayı ASLA!

rumeysabieberr'ın Umutsuz Aşık kitabının tanıtımıydı, çok hoşuma gitti yazdım, kendisine teşekkür borçluyum.

Önceki Bölümden

"Justin! Ben Boston'a dönmek zorundayım." "Hemen mi?" "Hemen!"

Bölüm 7 - Para

Bilardo salonunun çıkış kapısına doğru hızla yürürken gözyaşlarım akmayı bırakmıştı ve aklım derin bir karmaşanın içinde kaybolmuştu. Justin beni kendine çekene kadar kolumdan tuttuğunu farkedememiştim "Justin, gitmeliyim." "Neden? Bak, bana anlatabilirsin." "Sana anlatmak mı? B-bu imkansız! Sana anlatamam, geçmişimi bilmemelisin." "Geçmiş ya da gelecek ne fark eder? Sana dair ne varsa bilmek istiyorum. Anlat artık!" dedikleri karşısında sanki buzdan duvarlar arasında sıkışmış ve buzun yakıcı etkisine kapılmış kadar çaresiz hissediyordum. "T-tamam! Ama ilk önce uçak bileti bulmalıyız." "Boston'a?" "Evet, Boston'a giden ilk uçak!" Birlikte Justin'in arabasına ilerlediğimizde düşündüm, bir kere de onunlayken bir sorun çıkmasa olmaz mı? Kapımı açtı ve benim binmemin ardından hızla kapatıp sol tarafa gitti ve kendi koltuğuna yerleşti.

Kontağı çevirmeden önce ikimizin de camını açtı çünkü arabadaki hava çok bunaltıcıydı. Gaza bastığı an hızımız doruğa ulaşmıştı, gerçekten çok kıvrak araba kullanıyordu ama bu kadar hız fazlaydı "Ölmek istemiyorum, yavaşla!" "Ölmek mi? Benim arabamda ölmezsin!" deyip gazdan çekmediği ayağını daha kuvvetle gaza bastırdı. "Lütfen yavaşla! İlk uçak olmazsa diğer uçağa yetişebilirim değil mi?" derken direksiyonu kontrol eden elini tuttum. Bu tavrım üzerine ayağını hafif hafif gazdan çekmeye başladı "Pekala, bu arada..." deyip gülmeye başladı, komik olan neydi ki? Elim terlemeye başlayınca hala onun elini tuttuğumu gördüm, o da konuşmasına devam etti "Elini çekersen arabayı daha rahat sürebilirim." deyip tekrar güldü, hışımla elimi kendime çektim ve başımı camdan dışarı çıkardım. Hızla esen rüzgar yüzümü okşuyordu.

Havaalanının garajına arabasını park ettiğinde camı kapattım ve aşağıya indim. "Bekle!" Justin'in sesiyle durakladım ve benimle aynı hizaya gelene kadar bekledim, siyah gözlükleriyle bana bakıyordu "İyi bir seçim değil!" "Beğenmediysen çıkarıyorum." "Aslında güzel bir model." "Sorun yok, beğenmemiş olabilirsin." deyip gözlüğünü çıkardı. Bilet almak için görevli ile konuşacağımız sırada Justin'in telefonu çaldı, eliyle bir dakika işareti yaparak uzaklaştı. O sırada görevlinin sesini duydum "Merhaba hanımefendi, nasıl yardımcı olabilirim?" "Ben Boston'a ilk uçaktan bilet almak istiyorum." "Rezervasyon yaptırdınız mı?" "Hayır!" "Pekala, yer olup olmadığına bakıyorum." saniyeler içinde devam etti "Beş kişilik yer var sanırım, cam kenarı iki koltuk var, şanslısınız." Evet, çok şanslıyım, başımda büyük bir bela olmasına rağmen.

"Pekala, herhangi biri olabilir farketmez." "Sadece gidiş mi? Gidiş-dönüş mü?" "Gidiş-dö..." arkamı dönüp Justin'e baktım, hala telefonla konuşuyordu. "Sadece gidiş!" "Pekala, gerekli evraklarınızı alabilir miyim?" "Her zaman çantamda bulunur, buyurun!" bayanın işlemleri bitirmesini beklerken sıkılmıştım, Justin'in de bana doğru yaklaştığını gördüğüm sırada yüzünde üzgün bir ifade olduğunu fark ettim. "Neyin var?" "Selena aradı." "Ne diyor?" "Konuşmamız gerekiyormuş." "Tabi, gidebilirsin, ben başımın çaresine bakarım." "Yok yok, zaten yarın konuşucaz da senin çantan yok, eşyaların yok. Ne yapacaksın?" "Merak etme evime gidiyorum, orada herşeyim var." görevli biletimi uzattığında uçuş saatine baktım, 01:30. Saat ise daha 00:45 di ve Justin çok yorgun görünüyordu, yüzünde yaralar da vardı. Elimi dudağındaki patlağa değdirdiğimde canı yanmıştı.

Underground Fighter (Yeraltı Dövüşçüsü)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin