4.

88 7 0
                                    

   Sonunda bugün derse Sam de gelmişti. Şaşırılacak derecede iyi görünüyordu. Saçları her zamanki gibi parlak ve taranmış,  gömleği ütülü ve dişleri bembeyazdı. Her zamanki sıktığı parfümün ferahlatan kokusu belki de ben alışık olduğum için oturduğu yerden sınıfın kapısına kadar geliyordu. Ben sınıfa girdiğim sırada arkadaşlarıyla konuşuyordu. Belkide kendisini daha iyi hissediyordu ve benim Ashton'la çıkmam gerekmezdi.

   Ama belki de bunu kendim için de yapmalıydım. Sam benim her zaman ilk aşık olduğum adam olacaktı evet, ama bizim hikayemizin iyi bir sonu olmayacaktı ve belkide benim de yoluma bakmam gerekiyordu.

   Sınıfa girdiğimizde kapının açılma sesinden dolayı Sam'le birkaç saniyeliğine gözlerimiz buluştu ama ben sonra bakışlarımı geri çektim. Ginny ile sıramıza oturduk.

   Ders sırasında Sam bazen arkasını dönüp çaktırmamaya çalışarak bana bakıyordu, ben ise belli ede ede Ashton'u izliyordum. Yada onun böyle düşünmesini istiyordum.

   Bir süre sonra Sam kime baktığımı anladı ve kaşları çatıldı. Bense onu umursamamaya çalışarak bana dönen Ashton'a gülümsedim.

   Sarışın çocuk da bana gülümsedi ve sessizce çıkışta bir şeyler içip içemeyeceğimizi sordu.

   Gözucuyla Sam'e baktım. Hala kaşları çatılmış bir şekilde bizi izliyor ve konuşmamızı dinliyordu. Ashton'a dönüp 'olur' anlamında başımı salladım. Tüm olanları yanımdan izleyen Ginny cesaret verircesine omzuma elini koydu ve bana gülümsedi.

   Sam'e baktığımda sinirden köpürüyordu ve kıpkırmızı olmuştu. Bir hışımla sıranın üstündeki her şeyi toplayıp çantasını alarak hocayı umursamadan sınıftan çıktı.

   Yine kendisine bir şey yapar diye kalkmaya çalıştım Ginny beni bileğimden tutup oturtturdu. Ona döndüm.

   "Alicia, bırak gitsin, belkide sadece biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardır."
   "Ginny ben onu biliyorum, kendine bir şey yaparsa dayanamam, lütfen bırak beni."
   "Tamam ama dikkatli ol.
   "Tamam."

   Ginny'nin de onayını alınca ben de dersten çıktım. Nereye gitmiş olabilir diye bakınırken erkekler tuvaletinden bir kapı sesi geldi. Şu an herkes derste olduğundan muhtemelen Sam'den başka kimse yoktur diyerek içeri girdim. İçeride Sam bir aynanın karşısındaydı, tahmin ettiğim gibi tuvalet boştu ve Sam'in yüzü kıpkırmızıydı. Lavabonun tezgahını sıkmaktan eli de kıpkırmızı olmuştu.
 
   Anlamadığım bir anda bağırıp aynaya bir yumruk geçirdi ve ayna tuzla buz oldu. Sevdiğim adam, eli kanlar içinde, olmayan aynanın karşısında ayakta duruyordu şimdi. Hemen yanına koştum. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Bana bakmıyordu.

   "Sam, Sam bana bak lütfen"
   "Sam, seni revire götürmeliyiz, elin çok kötü kanıyor"
  
   Sabah kafama taktığım bandanayı alıp onun eline bağladım. Masmavi bandanam kırmızılara bürünmüştü bir anda.

   Bu halini görünce ağlamaya başladım. Sonunda yüzüme baktı. Ama ben ağlamaktan onu göremiyordum. Kanayan eline aldırmadan bana sımsıkı sarıldı.

   "Alicia, özür dilerim, ben, ben dayanamadım. O çocuğa öyle bakmana, gülümsemene dayanamadım."

   Hala ağlıyordum. Daha sıkı sardı beni. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. O da bana bakınca burunlarımız birbirine değdi. Ama ikimiz de daha fazlasını istiyorduk. İki hafta ayrılıktan sonra dudaklarının tadını özlemiştim. Yavaşça kafasını indirip dudaklarıma yaklaştı. Ben de parmak ucuna çıkıp dudaklarımızı birleştirdim. Gözyaşlarım hala dinmemişken dudaklarımız uyum içinde hareket ediyordu ve gözyaşlarım ara sıra aramıza giriyordu. O an onu nasıl özlediğimi daha çok fark ettim. Ayrıldığımızda ikimiz de nefes nefeseydik ve hala bana sarılıyordu. Ama bu doğru değildi. İkimiz birlikte olamazdık.

Help For Love (sammy fanfic)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin