"Alicia?"
"Alicia?!"Gözlerim yavaş yavaş kapanırken tek görebildiğim şeyse ağzıma mendil kapatan adamın kolundaki pentagram dövmesiydi.
Sam'in ağzından:
Alicia aradığında daha yeni duştan çıkmıştım. Herhalde eve gittiğini haber vermek için arıyordu. Telefonu açtım.
"Alicia?"
"Sam, sana bir şey söylemeliyim."Bir şey mi olmuştu? Telaşlanmıştım.
"Evet?"
"Bebeğim, hemen telaşlanma ama ben takip ediliyor..."Bir anda Alicia'nın konuşması kesildi, muhtemelen elindeki telefon yere düştü ki bir çatlama sesi geldi. Çok endişelenmiştim. Terlemeye başladım.
"Alicia?!"
"Alicia?!!!"Daha yeni onu kazanmışken tekrar kaybetmek istemiyordum. Vampirlerle, kurt adamlarla, şekil değiştirenlerle savaşmış ama hiçbirinden korkmayan Sam Winchester, aşırı derecede korku yaşıyordu şimdi. Evet korkuyordum. Onun saçının teline dahi en ufak bir zarar gelse dünyayı yakabilirdim.
Hiçbir şeyi umursamadan evin ve arabanın anahtarını alarak evden çıktım. Hiç kullanmadığım kadar hızlı kullanıyordum arabayı. Yolda bir yandan da Ginny'i aradım.
"Alo, Ginny?"
"Evet, Sam?"
"Ginny, Alicia nerde?!"
"Eve gidiyordu Sam. Ben yürüyebilirim diyerek yanımdan ayrıldı."Lanet olsun. Benim yanımdan da öyle ayrılmıştı. Onun eve tek gitmesine nasıl izin verebildim!
Ona bir şey demeden telefonu kapattım.
Ginny'nin evinden az ileride arabayı kenara bırakıp aşağı indim. Alicia'nın evinin olduğu tarafa doğru ilerledim.
Bir iki dakika yürüdükten sonra yerde Alicia'nın telefonunu gördüm. Kırılmıştı ama hala çalışıyordu. Başka hiçbir iz yoktu. Lanet olsun! Onu yalnız bırakmamalıydın Sam! Hepsi senin hatan!
Yere, telefonun yanına çöktüm ve ellerimle yüzümü kapattım. Küçük çocuk gibi ağlamayacaktım şuan. Ağlamamalıydım. Sadece düşünmem ve sevdiğim kadını bulmam gerekiyordu. Soğukkanlı olmalıydım. Polise haber versek de bir işe yaramayacaktı çünkü belli ki kaçıranlar da avcıydı.
Yine de önce polisi arayıp kız arkadaşımın kaybolduğunu söyledim. Ne olur ne olmaz, bazen polisler ve onların telsizleri bağlantılı olayları bulmamızda bize yardımcı oluyordu.
Polis dışında şuan için arayabileceğim ve bana yardım edebilecek tek bir kişi vardı sadece.
Alicia'nın telefonunu yerden alıp abisinin numarasını buldum. Kendi telefonuma tuşladım.
"George?"
"Evet, siz kimsiniz?"
"Ben Sam, Sam Winchester."
"Ne istiyorsun Sam Winchester? Kardeşimden uzak dur yoksa seni..."Lafını kestim.
"George, üzgünüm ama konumuz şuan bu değil. Alicia kaçırıldı. Ve ben... Ben ne yapacağımı bilemiyorum."
"Ne?!"
"Ginny'nin evinden dönerken beni arayıp takip edildiğini hissettiğini söyledi George. Sonra bir anda telefon elinden düştü. O... Sanırım kaçırıldı..."
Bir anlık bir sessizlik oldu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu şuan sanırım. Afallamıştı."Nerdesin, söyle geliyorum."
Telefonu kapatıp ona konumumu gönderdim. Birkaç dakika sonra George kaşlarını çatmış bir şekilde yanımdaydı. Polislerden önce gelmişti.
George da benim gibi fazlasıyla telaşlıydı, bunu hissedebiliyordum fakat bana belli etmek istemiyor, saklamaya çalışıyordu. Bana neden bu kadar sinirliydi bilmiyordum, ben onu Alicia'dan önce tanımıyordum bile. Belli ki babamla onların ailesi arasında bir şeyler olmuştu. Ama benim bildiğim bir şey yoktu. O yüzden bana bu kadar sinir dolu olması... Saçmaydı. Ama bu konuyu sonra halledebilirdik sanırım. Şu an çok daha büyük bir sorunumuz vardı.
Ne olur Alicia'ma bir şey olmamış olsun.
Tanışma faslını es geçip -ki yeterince birbirimizi tanıyorduk bence- çevreye bakınmaya başladık polisler gelene kadar. Ama pek bir şey bulduğumuz söylenemezdi. Biz de polisleri bekledik, o gecenin çoğunu orda geçirdik, elimizde hiçbir delil veya herhangi bir şey olmamasına rağmen. Hoş, evde de olsam uyuyabileceğimi sanmıyordum.
Alicia, bebeğim, nerdesin?
Ginny'nin ağzından:
Sam aradığında bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştım. Tamam barışmış olabilirlerdi ama Sam gece gece beni niye arasın ki? Umarım Alicia'ya bir şey olmamıştır diyerek telefonu açtım.
Bana Alicia'nın nerde olduğunu sorup bir şey demeden telefonu da kapatınca endişe seviyem tavan yaptı haliyle. Sanırım Sam konuşamayacak durumdaydı, George'u da arayamazdım ama birisiyle bunu konuşmam gerekiyordu. Kimi arayacağımı bilemiyordum. Böyle stresli anlarımda çoğu zaman Alicia'yı arardım ama malum...
Derken telefonum çaldı.
"Alo, Ashton?"
"Alo, Ginny... Alicia sizde mi? On dakika içinde evde olacağını söylemişti ama... Yarım saat geçti."Ona nasıl söyleyecektim şimdi?
"Ashton, Alicia..."
"Ne oldu Ginny? Alicia iyi mi?"
Yutkundum."Bilmiyorum Ashton..."
Alicia'nın ağzından;
Gözlerim yavaş yavaş aralanırken burnuma dolan koku rahatsız ediciydi. Yavaş yavaş kendime geliyordum sanırım. Birkaç penceresi olan yarı karanlık bir odada bir sandalyede oturuyordum. Ellerimi hareket ettirmeye çalıştım. Beceremedim. Arkadan sıkı bir şekilde iple bağlanmışlardı. Ayaklarım da aynı şekilde. Gözlerimi sonunda açabildiğimde yavaşça kafamı kaldırdım. Köşede eski bir koltuk, üzerinde bıçağını bileyen kirli sakallı bir adam hafif uzanır şekilde oturuyordu. Onun az ilerisinde, kapıya doğru giderken orta büyüklükte bir masanın üzerinde eski bir bilgisayar duruyordu. Onun başında ise bana arkası dönük, uzun saçlı, yapılı bir adam oturuyor; bilgisayardan bir şeylere bakıyordu.
Etrafa bakmak için sağa doğru kafamı çevirdiğimdeyse bana gelen onu gördüm. Sarı saçları dağınık, biraz da kirlenmişti. Her zamanki parlak rengi yoktu. Gözleri önceki kadar şehvetli bakmıyordu bana, daha çok... Yorgun gibiydi. Yanıma kadar geldi, çöktü. Seneler sonra gözlerimizin birbirine kenetlenmesi korkutmuyor değildi beni açıkçası. Elindeki ufak bıçağı yanağıma yaklaştırdı. Sinsice gülümsedi.
"Yeniden karşılaştık güzelim."
Sam'in şuan beni aradığını düşünüyordum. Sam, ne olur çabuk ol...
Sam'in ağzından:
Alicia, nerdesin bebeğim... Çıldıracağım.
Alicia için George'la birlikte çalışmaya başlamıştık. Normal avlarda olduğu gibi araştırma yapmaya başlamıştık. Arada George'un bana sinirli sinirli bakması ve benim endişeden sürekli terlemem dışında her şey ben lisedeyken babam ve Dean'le birlikte çıktığımız avlardaki gibiydi. Araştırma işiyle başlayıp bilgi toparladıktan sonra basılması gereken yerleri basar, öldürülmesi gereken canavarları öldürür, kurtarılması gereken masum insanları kurtarıp bir sonraki ava geçerdik. Her seferinde bu olaylar düzgün gitmezdi tabii ama bu sefer her şeyin kusursuz olması gerekiyordu. Ucunda Alicia vardı. Onu kurtarmamız gerekiyordu.
Alicia, dayan sevgilim. Seni bulacağım. Ucunda kendi hayatım olsa bile...
"Hi guyss. Gecikme için hepinizden tek tek özür dileyerek başlamak istiyorum, sınavdan çıkar çıkmaz birkaç gün sonra yazmaya başladım aslında ama biraz tıkandım sanırım :( Ve sınavdan sonra kendimi toparlamak için biraz zamana ihtiyacım vardı, hoşgörünüze sığınıyorum. Ama merak etmeyin, yavaş yavaş kafamda şekilleniyor hikaye. Arayı çok açmadan sizleri yeni bölümlerle buluşturmayı istiyorum. Hepinizi seviyorum. Yeni bölümlerde görüşmek üzere :)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Help For Love (sammy fanfic)
Fanfiction"Ben ilk kez bir adama aşık olmuştum, ve o şimdi ellerimden kayıp gidiyordu..."