sabah erkenden kalktım saat 09:19 gösteriyordu bugün spora gidecektim sonra planım yoktu iş bakmaya başlamam gerektiğini cüzdanıma bakınca farkettim bi kafe de garsonluk olabilirdi zaten sürekli çalıştığım yer yoktu hep istifa ederdim bunalırdım yataktan hızlıca kalktım o an bi baş dönmesi oldu ama aldırmadım hep olurdu bana zaten elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirip spor çantamı aldım ve evden çıktım spor salonuna giden yolda bulunan bi yerden tost aldım yolda bitirdim 10 dakikalık yürüme mesafem kalmıştı yanımdan arabalar hızla geçerken asfaltın sıcaklığı bedenime dağılıyordu bu hoşuma gitmişti hemen yanımdan geçen ferrariyi farketmemek aptallık olurdu içimden geçirdim üüüüf yavruya bak!!! bende istiyordum ondaan bu arada salona gelmiştim hemen soyunma odasına ilerledim ve giyinmeye başladım gözüm bileğimdeki ize kaydı bi anda aklıma film şeridi gibi sıralandı olanlar onu vurmuştum ve hayat devam ediyordu kaybedecek bişeyim yoktu hepsinin anasını belleyebilirdim tek sorun defneydi yoluma taş koyuyordu taşın kendisi oydu ama ben okyanus tum onu boğuyordum yüzüp yukarı çıkamıyordu haşin dalgalarımı kıyıya vurmadan yakalayıp yumuşatıyordu sakin bi okyanus olmak istemiyordum önümden çekilmiyordu boğuluyordu aşınıyordu ağlanacak halime gülüyordum ben resmen içimdeki alevler bedenimi sarıyor defne gelip beni söndürüyordu acı çekiyordum miğdem kasılıyor kusamıyordum acımı yine ve yine içime attım bir küfür savurdum kaçışımdı belkide küfür unutmak isteyişimdi izin verselerdi tabi başımı saran akbabalar her seferinde tekrarlıyor unutturmuyor unutmuyor acı veriyordu mutlu bir hayat istemedim bana çok ama böyle olmasını ne annem ne babam isterdi bu hayatta emin olduğum belkide tek şey di
bol eşofmanımın bağcığını bağladım ve soyunma odasından çıktım ortada ısınmaya başladım bir saatlik sıkı bir çalışmanın ardından üstümü değiştirdim ve kasaya gittim emreye bi selam verdim hemen yanıma geldi
-abla seni bi çocuk sordu
-tamam emre borcum ne?
-kim olduğunu sormucan mı abla borcun yok çocuk ödedi
-sormuyorum aslanım umrumda değil al şunu dedim yirmi lirayı masaya bıraktım
-abla adam ödedi sen al bunu
-ben bedavacı değilim kardeşim al bu parayı o adamın verdiğinide kendine harçlık yap çık akşam gez dolaş hadi koçum benim bidahada benim paramı kimseden alma başlatma dayına
-tamam abla allah razı olsun
-lafı olmaz hadi ben kaçar dedim ve salondan çıktım karnım baya acıkmıştı marketten iki ekmek aldım eve geçtim iş bakma işini yemek yedikten sonra halledebilirdim yolda telefonum titredi ekranı kırık telefonumu çıkardım mesaj gelmişti isimsiz şaşırmamıştım telefonumda defne,ekrem, salih üçü kayıtlıydı kimdi şimdi bu sikimsonik kişi mesaj kutusuna bastım ve okumaya başladım
'kahvaltı hazır mı?'
kim bu diye beynimi zorlayamam hiç telefonu cebime attım bi titreme daha bakmadım önemli değil çünkü eve gelmiştim binaya girdim şerefin kapısına gittim ve çaldım ikinci çalmaya açtı
-naber canım
-bu halin daha iyi dün akşam ruh gibiydin
-temizlendim kan yok artık gülümsedim samimi değildi çünkü yine aklıma gelmişti ama şeref anlayamazdı sakladım her zamanki gibi
-özletme kendini gel böyle geç içeri
ben tam cevap verecekken binadan bi çuval düşme sesi geldi of içinde ne varsa kesin kırıldı şeref hemen evden çıktı yukarı doğru bakmaya başladık ve dan it ler toplanmış
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it herif
RomanceKim istemez mutlu olmayı, ama mutsuzluğa da var mısın? Her ne kadar hayattan bıksan da darbe yesen de, hayatına bir gün öyle biri girecek ki sana geçmişi unutturup yeniden hayata bağlayacaktır. dedi Karanlıktaysan, gölgen bile seni yalnız bırakır.d...