Güneş daha gökyüzünü yeni yeni aydınlatmaya başlarken ben de sabah kahvemi yudumluyordum. Yıllardır bu sabahları erken kalkma olayını alışkanlık haline getirmiştim. Sanki güneş doğduktan uyanırsam her şeyin daha kötü olacağına inanıyordum. Yıllar önce bundan nefret ederken şimdi ise izin günlerimde bile sabahın 5'inde ayağa dikiliyordum. Hoş.. Yapmam dediğim ne varsa yapmıştım zaten. Dur kızım yapma, o yolun sonu karanlık dediğim kaç bin tane yol varsa hepsinden geçmiştim tek tek. Hâlâ yaşıyordum işte, tabii buna yaşamak denirse. Artık yaşama dair tek bir amacım ve tek bir sorum vardı. Ve bir cevap arıyordum.Formda kalabilmek için istisnasız her sabah ve boş vakitlerimde çıktığım koşunun ardından tekrar eve döndüğümde bilgisayarın başına geçtim. Bir şeyler atıştırırken bir yandan da Cihan'la mesajlaşıyordum. Görüşmek istediğini söylüyordu, uzun zamandır peşinde olduğum biriyle ilk buluşmayı gerçekleştirmek için güzel bir gündü. Efekan'ı arayıp biraz gecikeceğimi söyledikten hemen sonra üstümü değiştirip dışarıya çıktım. Sahile gittiğimde elinde bir demet çiçekle beni beklediğini gördüğümde önce derin bir nefes aldım, hemen ardından da yanına gittim. Oturup biraz sohbet ettikten sonra gitmeyi teklif ettiği hiçbir yer hoşuma gitmeyince beni evine davet etti, ben de seve seve kabul ettim.
"İstersen bir kahve içelim önce. Nasıl alırsın?"
"Sade, lütfen." gülümseyerek mutfağa gitti.
"Fotoğrafını ilk gördüğüm anda etkilendim. Sitede daha önce hiç senin kadar güzel birini görmemiştim. Çok hoşuma gittin." o mutfaktan konuşmaya devam ederken ben de masanın üzerinde duran dizüstü bilgisayarını açtım.
"Hislerimiz karşılıklı. Ben de senden çok etkilendim. Tam hayallerimdeki gibi biriydin."
"Bunları duymak güzel."
"Ama ne iş yaptığın hakkında bir bilgi yoktu profilinde. Merak ediyorum açıkçası." bilgisayarına şifre kırıcı bir cihaz taktıktan sonra programı açtım ve beklemeye başladım. Amacım; çalıştığı örgüt tarafından kurulmuş olan bir programın veri tabanına sızmaktı. Böylece geleceğe yönelik tehdit oluşturacak her türlü planlarının önüne geçmiş olacaktık. Zamanım kısıtlıydı ve bir an önce halletmem gerekiyordu. Yüklenmenin tamamlanmasına çok kısa bir süre kala arkamdan gelip saçlarımı kavradı ve beni ayağa kaldırıp duvara itti. Daha sonra da ellerimi, duvar ve elleri arasında sıkıştırdı.
"Kimsin sen?"
"Ne demek istediğini anlamıyorum."
"Kimsin dedim. Kandırdın beni. Kim için çalışıyorsun?" silahını çıkarıp boğazıma dayadı. "Söyle. Söyle yoksa o güzel yüzüne yazık olur."
"Aç kapıyı, polis!" dışarıdan gelen sesleri duyduğu anda kafasını kapıya doğru çevirdi.
"Bence o kadar emin olma." diyerek bileğinden tutup karın boşluğuna dizimle sertçe vurduktan sonra kolunu ters çevirdim. Ben kelepçeyi takarken ekip arkadaşlarım kapıyı nihayet kırıp içeriye girebilmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Deli Hasret | ZeyKer
ActionGözüpek bir polis ve başarılı bir doktorun tutkulu aşk hikayesi... Tamam dedi genç kadın. İşte aradığım aşkı buldum. Adı kadar emindi buna. Her şeyin çok güzel olacağına inancı sonsuzdu. Hiçbir zaman umudunu kaybetmemişti zaten. Ta ki o geceye kadar...