2

4.5K 327 179
                                    

"O zaman cevabım evet, seninle evleneceğim prens jeon."

Soğuk havada sıcak nefesinin kim bilir kaçıncı kez dağılıp yok olmasına izin veriyordu. Kahverengi gözlerdi beni izlerken dudaklarında saniyelik oluşan tebessümü yok ederek konuştu.

"Biraz geç olsa da, iyi bir seçim yaptın küçük omega."

Biliyorum onunla evlenmektense ölmeyi tercih ediyordum. Şimdi ise teklifini kabul etmiştim. Fakat benim de çıkarlarım olacağını düşünürsek mantıksal olarak kabul etmem daha iyiydi benim için. O an duygularıma göre hareket ettiğimden kabul etmemiştim zaten.

Çıkarlarıma gelecek olursak hiçbir omega, alfa ve beta bana dokunamazdı onunla evlendiğimden. Biz kurtların çok katı kuralları vardı. Mesela bunlardan biri eğer biri eşine istemeyerek dokunacak olursa o kişiyi ölüm düellosu ile kimin kazanacağı belirnedirdi.

Böylelikle onunla evli olup kimsenin bana dokunamamasını garantiye alıyordum anlayacağınız. Cidden o pisliğin alacağı yüz ifadesini merak etmeye başlamıştım. Zaten az önceki olaydan sonra yeterince korkmuştu. Fakat yüzündeki ifadeyi karanlık sayesinde pek de görememiştim.

Düşüncelerimi bırakıp ona odaklandığım an beni kucağına almıştı. Böylelikle acı inlememi kulağında işittiği gibi dikkatini bana vermişti.

"İyi misin?"

Başımla iyi olduğumu işaret edip eskisine nazaran birkaç kurt ile dolmuş koridorda ilerleyişinin ritmiyle biraz rol yapmak amacıyla kollarımı omzuna dolayıp başımı da boyun grintisine koymuştum.

Etrafta bizi böyle görenler ilk başta öküzün trene baktığı gibi baksa da sonradan prens Jeon'dan korkup işlerine geri dönüyorlardı. Sonunda önceden hiç girmediğim, onun odası olarak tahmin ettiğim bir odaya girdik.

Birkaç adımdan sonra beni yere yavaşça bırakırken ağzımdan kaçan acı inlemem ile biçimli kaşlarını çatıp tekrardan kucağına almıştı beni.

"İyi bir oyuncusun omega ama beni kandıramazsın şimdi uslu ol ve iyilişmen için gerekli işlemleri yapmama izin ver."

Anında inkar etmek için kucağından inerek yere bastım. İlk adımımı atarken konuşmaya da başlamıştım.

"Ben iyiyim. Ahh, b- baksana yürüyebiliyorum. Hiçbirşeye ihtiyacım yok. Ahh-"

Güçlü gibi görünmek için ne kadar çabalasam da olmuyordu. Acı inlememe engel olamazken üzerine bir de kekelemiştim aptal gibi. Kollarını göğsünde birleştirip tek kaşını kaldırmıştı.

"Gerçekten mi? Su anda karşında bir aptal olsa inanmazdı sana."

Yavaş adımlarla büyük dolaptan birkaç malzeme alarak yanıma geldiğinde elimi uzatıp kremi elime almak için harekete geçtim.

"Ben yaparım."

Ellerimi göstererek ciddi misin der gibi baktı.

"Bu ellerle mi?"

İşaret ettiği noktaya baktığımda o an tırnaklarımı kendime geçirdiğimden paramparça olmuş avuç içlerimle karşılaştım.

Ne kadar haklı olsa da ısrar etmekte kararliydim. Tekrardan elindeki kreme uzandığımda yetişemeyeceğim yüksekliğe çıkarmıştı. Kaşlarım sinirle çatılırken son bir kez alma çabasına girmiştim kremi. Sonunda vazgeçip konuştum.

"Peki. Gerek yoktu zaten ben iyiyim."

İçerideki tekli koltuğa oturup onu izledim. Bana doğru yaklaşmaya başladığında kalkmaya yeltenip başarısız olmuştum.

I Hate You, I Love You《JiKook》#Wattys 2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin