6

3.7K 299 143
                                    

Uykumun son bulması ile bir süre tavanla bakışıp bu kadar rahat olma nedenimi sorguladım. İlk kez tam anlamıyla aldığım uyku sayesinde yine Jungkook gelmişti aklıma. Onun kokusu bütün odayı donatmış olduğu için belki bu kadar güvende hissediyor, hissetmeye de devam ediyordum.

Sıcacıktım. Odadaki şömine sönmek üzereyken içeriye yansıyan turuncu güneş ışınları ile oda biraz olsun aydınlandığında daha yeni üzerimdeki kazağın renginin değiştiğini fark ettim. Hayır renk değişmemişti. Komple değişen kazağımdı ve böylelikle keşke uyumasaydım diye geçirdim.

Vücudumu gördüğü için utanmıyordum aslında. Sadece ona çok fazla iş aştığımdan biraz utanıyordum. Ve sürekli bana yardım edip duruyor olması ona karşı olan minnet duygumu besleyerek asla yapmam dediğim şeyleri bana tek tek yaptırıyordu.

Mesela bu gün onun için çok güzel bir fikrim vardı. Böylelikle kendime çeki düzen verip mutfak diye adlandırdıkları bölgeye yöneldim. En azından sarayda sadece o kısmı biliyordum ve bu şu anda işime yarayan en değerli bilgilerden sayılabilirdi.

Önce etrafa bakındım, sonrasında içeriye dalmıştım kimsenin olmadığını umut ederek. Evet içerisi ıssız bir ada kadar sakindi.

Saat çok erken olduğu için normal bir görüntüydü aslında. Çünkü saray görevlileri bu saatte uyuyor olması gerekirken çalışmalarını kimse beklemezdi. Zaten sarayda sadece Jungkook olduğundan belki de onun emriyle genelde yemekler geç yenir ve sonra herkes rutin haline gelmiş işlerine devam ederdi.

Yani, tabi ben bu kahvaltı masasında daha önce hiç oturmadığımdan sadece tahminde bulunuyordum şu an.

Bir saat boyunca kahvaltı hazırlayıp odasının önüne kadar gitmiştim. İçeriye girmeli miydim. Uyuyor olabilme ihtimali olduğundan kararsız kalarak kapıyı iki kez çok hafif bir şekilde tıklattım.

Onaylayan sesi kulağımda işitince içeriye girip bakışlarımı yerden gömleğini giymekle meşgul olan Jungkook'un üzerinde gezdirdim.

Siyah kot pantolonun üzerine hiç iliklenmemiş gömleğinden anladığım üzere yeni uyanmış giyiniyordu. Tam zamanında gelmiştim. Ona minnetimi gösterme yöntemim çok basit kaçabilir aslında ama ona verebilecek başka bir şeyim de yoktu.

Kasları ve mükemmel vücut hatlarına bakınca nefesim kesilmiş, yutkunmuştum. Gözlerimi zemine odaklayarak bu saçmalığa son vermek adına boğazımı temizledim.

"Hyung."

"Hmm."

Tekrar karın kaslarına odaklandığımda orada bir yara olduğunu fark etmiştim. Ya da gömleğini giymekle değil çıkarmakla uğraştığını daha yeni fark etmemle gömleğin kırmızı olduğunu da yeni yeni idrak edip ona doğru yaklaştım.

Elimdeki tepsiyi gelişi güzel komidinin üzerine bırakırken şaşkın bakışları eşliğinde yarasına baktım.

"Hyung iyi misin? Neden bu haldesin acıyor mu?"

Yazardan

Jungkook hızlı hızlı konuşan Jimin sayesinde kıkırdayıp omegasının şirinliğiyle tebessüm etti. Yüzüne anlamsız bakışlar yollayan Jimin ile ciddileşen alfa bir çırpıda kanlı gömlekten kurtularak sakin ses tonuyla konuştu.

"İyiyim Jimin."

Fakat küçük omega bu yanıttan tatmin olmamış olacak ki hemen etrafına bakındı. Jungkook az çok ne yapmaya çalıştığını anlamıştı.

"İyiyim mi? Ciddi misin hyung her yerin kan içinde kalmış."

Jimin dolaplardan birine yönelirken Jungkook onu bileğinden kavrayıp durdurarak gözlerinin içine odaklandı.

I Hate You, I Love You《JiKook》#Wattys 2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin