Senaryoya Göre...

187 28 2
                                    

Burnumun üstünde olan o elini kavrayıp bir güzel büküyorum. O acıyla inlerken aynı ikazımı ikinci kez yapıyorum. "Sana, bana dokunursan seni mahvedeceğimi söylememe rağmen aynı hataya düşüyorsun! Ayrıca anlayamazsın da ne demek? Anlatırsan anlayacağım."

Kolunu benden kurtardıktan sonra acıdan yandığını tahmin ettiğim bileğini havada sallarken homurdanıyor. "Tamam, tamam! Anlatacağım ama anlar mısın bilemem. Şöyle söyleyeyim ki sen bende farklı duygular hissettiriyorsun." Üff! Ben de ne sanmıştım? "Nasıl aşık olduğunu falan anlatcaksan zahmet etme çünkü dinlemem." Arkamı dönüp ilerlemeye başlamamla hızla peşimden geliyor ve ellerini iki yana sallıyor. "Hayır, hayır! Öyle değil! Uff! Anlamayacağını söylemiştim."

Kaşlarımı çatıp pelerinimi omzuma atıyorum ve kollarımı da göğsümde kavuştururken yerde bir ritim tutturuyorum ayağımla. "Anlat o halde."

Derin bir nefes alıyor, başını arkaya atıyor, bekliyor, bekliyor ve en sonunda zahmet edip de başını indirerek yeşillerini gözlerime dikiyor. "Bak şimdi. Ana karakterlerin hafızalarını kaybetme gibi bir dezavantajı var ama bize göre bir de avantajları var. Onlar duyguları yaşayabiliyorlar."

Gözlerimi kısıyorum. Ne zaman denmeye çalışan şeyi anlamasam bunu yaparım çünkü. Sanki gerçek gözlerimin önünde de ben göremiyormuşum gibi... "Ne demek duyguları yaşayabiliyorlar? Siz yaşayamıyor musunuz ki de buna avantaj diyorsun?" Burukça gülümsüyor. Ellerini cebine atıp ayakkabısının burnunu bir taşa vurduktan sonra gözlerini yeniden yere dikiyor. Bu çocuk neden bir şey anlatırken gözlerime bakınmaktan kaçınıyor o an gerçekten merak ediyorum.

"Masal'a dahil olmayan kişiler herhangi bir duygu yaşayamazlar. Sevinemezler, üzülemezler, heyecanlanamaz ya da korkamazlar. Yani aslında tam yaşayamaz demek de doğru olmaz."

Sertçe "Açık konuş!" diye emretmemle sözüne kaldığı yerden devam ediyor. "Şöyle ki Masal'lar evrenseldirler ve ayrıca nesneldirler. Bir Masal Dünyası'nda hiçbir kavram öznel değildir. Mesela bir kız vardır ve güzeldir. O kız herkese göre güzel olur. Hiç kimse ona 'Çirkin.' diyemez. Kötü bir karakter olur o da ürkütücü durur. O herkes için ürkütücüdür. Kimse gidip de ona 'Sevimli.' demez. Biz duyguları hissederiz ama nesnel olaraktan. Bir adam gıcıksa herkese gıcık, sempatikse herkese sempatiktir. Kimse onu farklı görmez. Bizde bazı kurallar olur. Aynı anda birkaç duyguyu yaşayamayız ve her şey yıllar boyu aynı kalır. Mesela ben, bu Masal yazıldığı günden beri 18 yaşında bir gencim. Hiç büyümedim. Evlilik diye bir şey de yok. En azından Masal'ın dışında kalanlar için. Bir çocuk hep çocuktur. Onun anne babasının bir evlenme hikayesi yoktur. Kendilerini evli bulurlar. Yaşlanmak yok, duygu yok. Her şey nesnel burada. Örneğin benim kişilik özelliklerim kararlı ve esprili olmam. Herkes beni esprili görür. Herkes beni komik bulur ve komik bulmak da zorundadır aslında. Sen bulmayabilirsin orası başka. Herkesin espri anlayışı aynıdır çünkü. Birini sevemezsin, aşık olamazsı..."

"Aha! Biliyordum! Yalan söylediğini biliyordum! Madem aşık olamazsın o halde sen nasıl oldun? Hadi buna da bir kulp bul da göreyim." Sanki onun bildiği fakat benim hâlâ anlayamadığım bir espri varmışcasına gülüyor. "Sen buraya ait değilsin ki! Bu kuralların hepsi buradakiler için geçerli. Herkes seni farklı görecek burada. Kimisi sana ilk bakışta gıcık olucak. Kimisi seni komik bulucak kimisi de benim gibi aşık olu... Dur biraz! İyi de bu çok tehlikeli."

Tek elini saçlarına götürüp kıvırcık saçlarını sıkıntıyla karıştırıyor ve kendi etrafında yarım bir tur atıyor. "Sana bir sürü kişi aşık olacak! Ya da olmaz mı? Uff bilemedim! Burada herkesin sana bakışı farklı. Nereden bilebilirim ki seni nasıl gördüklerini? Sonuçta seni herkes benim gördüğüm gibi görmeyecek." Onun bu telaşına göz deviriyorum. Basbayağı saçmalıyor çünkü. Aşkmış... Yalan! "Senin aşkına bile inanmıyorum ki. Hiçbir duyguyu bugüne kadar kendi ruhuyla hissedemeyen biri nasıl ilk görüşte aşık olabilir ki?"

Kaf Dağının da ÖtesindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin