you are in love | the end; chapter 1

474 89 38
                                    

Kim Yerim evinin olduğu apartmanın önünde, dövme demir parmaklıklı kapının dışında kalan kaldırımda Lucas'ın gelmesini beklerken oldukça gergindi. Eteğinin uçlarını kavrayıp yumruk yaptığı ellerine bakarken aklında, dünkü konuşmalarından kalmış kelimeler dolanıp duruyordu.

Lucas'ın hoşlandığı biri vardı.

Yeri bu habere nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu ama midesinin tam ortasına, ciğerlerindeki bütün havayı çekip alan sert bir yumruk yemiş gibi hissetmeyi de beklemiyordu doğrusu. Arkadaşı adına mutlu olmalıydı ama bunu da yapamıyordu.

Varlığından emin olduğu tek şey sonunun hangi duyguya çıktığını kestiremediği bir boşluk hissiydi ve bu durum onu afallatıyordu. Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamış, ne hissettiğini bilmediği bir zaman olmamıştı.

Kalbinin tam ortasına konan bu belirsizliğin yabancısıydı.

Çok geçmeden sokağın sonunda parlak bir çift ışık belirdi ve bir araba ona doğru yaklaşmaya başlarken karanlığın içinde yavaş yavaş göze çarpan bir hal almaya başladı. Camdan gülümseyerek ona kısa bir baş selamı veren Lucas'ı gördüğünde vakit kaybetmeden ön taraftaki yolcu koltuğuna doğru ilerledi ve kapıyı yumuşak bir bilek hareketiyle açıp kendini arabanın içine attı.

"Selam."dedi Lucas, Yeri emniyet kemerini takarken itinayla ona bakmaktan kaçınsa da çocuğun gözlerinin onun üzerinde olduğunu hissediyordu. Teninin üzerinde bir çift alev topu dolanıyordu sanki.

"Merhaba."diye mırıldandı Yeri nihayet bakışlarını onunkilerle buluştururken. Ama daha bunu yapar yapmaz kafasını hiç kaldırmamış olmayı diledi. Lucas cidden çok yakışıklıydı ve sokak lambasının aydınlattığı yüzü can yakacak kadar güzel görünüyordu.

Yeri birden bire ona neden böylesine kapıldığına anlam veremiyordu. Lucas arkadaşıydı, başka hiçbir şeyi değil. Ve şimdi onun hoşlandığı birisi varken ona, daha önce yaptığının aksine arzulayan gözlerle bakmak canını sıkıyordu ama elinde değildi işte. Sanki sihirli bir değnek değmişti ve Lucas gözlerinin önünde parıldayan ama asla ulaşamayacağı için canını yakan bir tür hazineye dönüşmüştü ; bir zamanlar onun olan ama aptal bir yanlış anlaşma yüzünden kaybettiği.

Yeri gülümsedi, alayla "Ee," diye sordu. "Beni nereye götürüyorsun?"

Tam o sırada Lucas gaza basmış ve arabayı ana caddeye çıkarmıştı. Dudaklarında hınzır bir tebessümün iziyle "Sahile." dedi.

Yeri kaşlarını çattı. Aldığı cevap onu şaşırtmıştı. "Sahile mi?"

"Evet, sahile."

"Bu saatte mi?"

"Evet, bu saatte."

Soracağı başka sorular da vardı ama hepsi Lucas'ın hoşlandığı o isimsiz kızla ilgili olduğu için çenesini kapatmak zorunda kaldı. Konuyu o açmadığı müddetçe bütün bu olup biten hakkında herhangi bir şey sormayacaktı, sorarsa Lucas onun öğrenmek için ne denli hevesli olduğunun farkına varabilirdi ve bunun olmasındansa boş caddede hızla ilerleyen arabanın kapısını açıp kendisini yola atmayı tercih ederdi doğrusu.

Yol boyunca bir daha hiç konuşmadılar, Lucas bir ara radyoyu açmayı teklif etti ama Yeri, dinleyecek güzel bir şeyler olmadığı bahanesiyle alel acele radyoyu kapattı. O bunu yaparken Lucas ona yandan bir gülüş atmıştı, sanki Yeri'nin radyoyu kapatmasındaki asıl sebebin genç kızın şu an yapmak istediği son şeyin midesine sancılar sokan aşk şarkıları dinlemek olduğunun bilincindeydi.

lie | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin